DOLAR 35,6137 % 0.08
EURO 36,9880 % -0.35
STERLIN 43,7748 % -0.34
FRANG 39,2092 % -0.15
ALTIN 3.107,95 % 0,28
BITCOIN 100.989,28 0.345

Kaldırıp Atın

Yayınlanma Tarihi : Google News
Kaldırıp Atın

Yeni sisteme geçiş için karar vermeye günler kaldı. Meclisten referandum kararı çıkınca sokaklar savaş alanına döner, bol bol patlama olur ve kaos ortamındaki Türkiye referandumu erteler ya da iptal eder düşüncesi hatta umudu vardı bazı çevrelerde. Böyle bir durum olsa muhalefet lideri muhtemelen “Evet dedirtmek için insanları ölümle korkutuyorlar” diyecekti ve elindeki bütün malzeme bu olacaktı. Ama beklenen olmadı çünkü içimizdeki hainlerin büyük bölümü darbe girişimiyle kendilerini açığa çıkarmış ve derdest edilerek büyük yol alınmıştı. Hatta askerin yaptığı operasyonlar terör örgütünün nefes almasına dahi engel olmuştu. Yani göstermelik baskınlar yapılmıyor, boş dağlar bombalanmıyordu. Nokta atışlarla yüzlerce leş cehennemi boyluyordu. Demek ki bugüne kadar terörle mücadelede yeterli seviyeye ulaşılmamasının sebebi içimizdeki hainlerdi. O hainlerin eli ve beli kırıldığı için rahat bir seçim süreci geçiriyoruz.

Biz rahatız ama Avrupa’nın ne kadar rahatsız olduğu her geçen gün daha da netleşiyor. Elinde silahıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef gösterip “öldürün” diyen bir pankartın açılması demokratik geçinen Avrupa’nın orta yerinde boy gösteriyorsa ve buna müsaade ediliyorsa Türkiye’nin kabuk değiştirmesi ne kadar rahatsız edici varın siz hesaplayın. Hesaplayın diyorum ama hala bu hesabın çıkarlar üstüne kurulduğunu sanan insanlar var.  Hala biz yeni sisteme geçersek Avrupa bizi dışlar, demokrasi tarihimiz çöp olur diyenler var. Avrupa Türkiye’yi ne zaman kucakladı hatırlayan var mı? Can Dündar ya da darbe girişimine katılan isimleri kucakladı tamam ama bizim hangi mücadelemizde yanımızda oldular? Almanya’dan tank alacağımız zaman ilk şart o tankların pkk ile yapılan mücadelede kullanılmamasıydı unuttunuz mu? Savunma sistemleri almaya kalktığımızda bin dereden su getirip bizi oyalayanlar kimlerdi? Kötü komşu insanı mal sahibi yaparmış derler ya işte bu yüzden kendi savunma sistemlerimizi geliştiriyor, kendi silahımızı üretmek için çalışmalar yapıyoruz.

Hem bu ülkede demokrasiyi gerçekten gören var mı? İnsanların dini inançları ve kıyafetlerine izin verilmemesi midir demokrasi?  Terör suçu işlememiş ama inanan insanların partilerinin tarafsız(!) olduğu söylenen savcılarca kapatılması mıdır demokrasi? Sahi bu demokrasi dediğiniz her 10 yılda bir darbe yapılması mıdır? Darbeyi yapanların ilk cümlesi “vatan elden gidiyor” idi ama nedense darbecilerin ceplerini doldurmaktan başka bir işe yaramadı. Bu nedenledir 80 darbesinin ünlü paşası Tahsin Şahinkaya’nın mal varlığının 2 milyar dolar olması ve dünyanın en zengin askerlerinden biri sayılması. Yine inanmayanlar olabilir ama zahmet olacak açıp okuyun iki satır. Başımıza ne geldiyse zaten okumamaktan, araştırmamaktan gelmiyor mu? Hadi okumuyorsunuz biraz belgesel izleyin. Belgesel sadece aslanların ceylanları yakalaması değil ey ademoğlu. İnanın bu memleketin Osmanlı’dan sonraki hikayesi öyle güzel anlatılıyor ki belgesellerde şaşar kalırsınız. Şaşar kalırsınız dediğime bakmayın üzüntüden ve sizi demokrasiyle kandıran onlarca ismin yaptıklarına hiddetlenir ve muhtemelen hepsinin geçmişine bir güzel okursunuz. Size yüzlerce kitap da tavsiye edebilirim ama biliyorum zamanınız yok çünkü şuan ışınlanma aleti üzerinde çalışıyorsunuz. Bu sözlerim herkese değil tabi, kendini eğitimli sanıp “evet” diyeni cahil ilan ederken küçümseyen gözlerle bakanlara.

Kusura bakmayın beyzadelerim size demokrasi diye yutturulan şey Papa Franciscus’un Avrupa’lı liderleri dizinin dibine toplaması ve dindaşlarıyla hasbihal etmesidir. Yani Avrupa kendi siyasetini inancına göre belirler ve buna göre hareket eder. Siz demokrasiyi çağdaşlık sanırsınız ama demokrasi papanın iki dudağının arasından geçer. Batı siyasetinde din ilk plandadır. Bizim siyasetimizde ise din mutlaka uzak tutulmalıdır. Hatta ne siyaseti canım sosyal yaşantının tamamından da uzak tutulmalıdır. Laik olmak bunu gerektirir. Din ile devlet işleri ayrı olmalıdır ama kışlada, okulda, devlet dairesinde dahi kendi inancının gereğine göre giyinmen yasaktır sonuçta bu siyasi bir simgedir. Bak yine itiraz eden sesler geliyor kulağıma ve ben de sizi yine siyasi tarihimizde bir yolculuğa davet ediyorum. Siz davete icabet edip belgeseli izlerken fark ettim ki bu haftaki köşe yazıma girişi yapmış ama sonuçlandıramamışım. Neyse siz cümlelerin arasından heybenize istediklerinizi alın, gerisini bizim demokrasi gibi çöp sayabilir ve “evet” kaldırıp atabilirsiniz, vesselam…


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.