Şöyle oturuversek ıssız bir köşeye ve sessize alsak dünyayı tüm bu keşmekeşten uzaklaşsak bir anlıkta olsa, elimizde dumanı üstünde tavşan kanı bir çay , önümüz sonsuz maviliklerde ardımızda yemyeşil uzasa dağlar..
Yurdal Epsileli’den “Sîretlerini Kaybetmiş Suretler” Adlı Köşe Yazısı
Huzuru hiçliği sessizliği an’ı yaşayabilsek ve elimizde bir aynayla beraber..
Hakikatin aynası olsa mesela ismi suretleri değil sîretleri yansıtsa!!
Desek ki ayna ayna söyle bana …
Gördüğünü, benim göstermeye çalıştıklarımdan ziyade senin bende gördüğünü, göremediğini, benim dahi bîhaber olduklarımı ,gizleri ,sırları ,olmuşları olmamışları …
Kendimi, gerçek beni, unuttuklarımı, kaçırdıklarımı…
Kaçımız bakabilirdik bu hakikat aynasına cesurca veya ne kadar dayanabilirdik bize gösterilenlere…
Dışımızı süslemek kolaydı yaptık, istediğimiz imaja çok rahatlıkla bürünebiliyorduk , imajitasyon çağındayız zira bunun için bir ustalığa da gerek yoktu başardık çoğumuz..
Sosyal medyadan ondan bundan aşırdığımız bikaç afilli kelam ardından vatan millet edebiyatı hassaten din iman elden giyiyor goygoylarıyla günü de kotararak, algı yoluyla da insanları uyuttuk zannederek göz boyadık bambaşka bir kabuk ördük suretimizle sîretimize..
Hepsi bu kadar bakın ne kadar da kolay oldu değilmi?
Yanınıza yörenize de bikaç biat eden kişi bulduysanız aliyyül âla değmeyin keyfinize artık başardınız!!!
Oysa unuttuk dışımızı çoğalttıkça içimizden boşalttığımızı…
farkında olmadan bomboş ve kupkuru kalıverdiğimizi …
Öyle bir an geldi ki artık ,gerçek benliğimizden o derece uzaklaştık öyle kaçtık ki hakikat aynasında gördüğümüzü biz bile tanıyamaz olduk, yabancılaştık ona ayna ki o kabuğa o içi boş yapay imaja biz bile inanır olduk…
İşte tamda bu yüzden sîretimizi gösteren aynalara muhtacız bazen…
Bize gerçek bizi hatırlatan, bizi özümüze çağıran sen bu değilsin kaybolma suretlerde diyen..
Kendine gel dercesine tıpkı sevr mağarasında Cebrail as ın Peygamberimizi sıkıp sıkıp bırakması gibi ruhumuza gerçek manada reset attıran…
Özüne döndüren kendimizi arayışımız yolunda bize rehber olan…
Yeniden insan olmayı yaratılış gayemizi nereden gelipte nereye gittiğimizi bize gösteren…
Nisyanda mı isyanda mı yoksa imanda mıyız hatırlatan…
Değerli Dostlar,
Bir Ramazan ayı daha geçti ömürdenn bu sene..
Sîretlere dokunabildik mi bilinmez…
Veya ne kadar Sessize alabildik dünyayı …
Huzuru ,bereketi, hiçliği tattırabildik mi ruhumuza…
Kirliliğinden arındırabildik mi iç dünyamızı…
Gönül gözüyle bakmayı öğrenebildik mi örneğin…
Yolculuğumuzu hatırlayıp yol haritamızı yeniden gözden geçirebildik mi…
Sevgisiz şefkatsiz merhametsiz kalan dünyamıza sevgi tohumları ekebildikmi
Allahu Alem?
Sözün özü kıymetli okurlar,
Suretlerinizi değil sîretlerinizi gösteren aynalara rast gelsin ömrünüz…
Muhabbetle…
Büyük Sivas Haber