Sivasspor Avrupa Ligi play-off turunda ilkini 3-1 kaybettiği eşleşmenin ikinci maçında Malmö’ye 2-0 mağlup olarak turnuvaya veda etti. Bu sonuçla Sivasspor UEFA Konferans Ligi gruplarından Avrupa macerasına devam edecek.
Köşe Yazarımız Ertuğrul Dalbastı Yazdı “Sivasspor 0-2 Malmö: Hücum verimi noksan bir takım”
Maça öncesinde Rıza Çalımbay’ın merkezi güçlü olan Malmö’ye karşı kenardan gerek uzun gerekse diyagonal paslarla topu 3. bölgeye taşımayı ana plan haline getireceği beklenebilir bir şeydi.
Maçın genelinde bu oyunun tercih edildiği bir gerçek, ancak Yatabare’nin sağ kanatta, Leke James’in ise merkezde tercih edildiği hücum üçlüsü ne denli efektif olur sorusu zihnimde canlandı.
Bu gibi fiziksel gücü fazla olan takımlara karşı hızlı hücumlarla rakip yarı alana hareketlenmek daha isabetlidir. Yatabare’nin sağ tarafta tercih edilmesi de bence bu planlamayla eşleşen bir durum değildi.
Sivasspor özellikle ilk yarıda topa sahip olma noktasında rakibine üstünlük sağlamayı başardı. Bunu Sivasspor’un oyuna koyduğu üstünlük olarak değerlendirmek tam anlamıyla sahada olanı karşılamaz, zira ilk maçtan avantajlı bir skorla ayrılan taraf olan Malmö’nün, Sivasspor’u 1. bölgenin merkezinde karşılayarak oyun içi efektifliğini skora dönüştürmesini engellemeyi ilk yarıda bir plan haline getirdiğini ve bu planda da başarılı olduklarını söylemek gerekiyor.
Sivasspor’un ilk 30 dakikada Yatabare’nin olduğu sağ taraftan 3. bölgeye ulaşmaya çalıştığı ve Yatabare’nin bu ihtiyacı karşılamadığını düşünüyorum.
Zaten belli bir süreden sonra Yatabare’nin Gradel’le bölge değiştirerek merkeze yaklaştığı da bunun bir göstergesi. Birkaç pozisyon dışında topu merkeze indirmeyi de başaramayan Sivasspor, her ne kadar topa daha fazla sahip olan taraf olsa da rakibin savunmasını yıpratmayı, katı savunmayı aşmayı başaramadı ve ilk yarı 0-0’lık skorla tamamlandı.
İkinci yarıya da aynı üstünlükle başlayan temsilcimizin oyuna koyduğu efektiflik, Malmö’nün iyiden iyiye oyunu soğutmak için gösterdiği çaba ile eridi.
Malmö’nün stratejisini anlamak çok basit; kendilerine hücum çeşitliliği ve çizilmiş hücum planı ile cevap veremeyen bir takımın oyununu soğutmak ve zamanın da etkisiyle yıpranmasını beklemek en iyi alternatif olacaktı, nitekim de öyle oldu.
Özellikle 60’lı dakikalardan sonra soğuyan oyun Malmö’nün, geriye dönmekte zorlanan Sivasspor orta sahasını hızlı hücumlarına bir nevi vesile oldu.
Pozisyonlar bularak Sivasspor savunmasını yıpratan Georgson’un öğrencileri temsilcimizin defansif aksiyon alamadığı hızlı hücumlarının ilk sonucunu da 76. dakikada Birmancevic’in golü ile aldı.
1-0 öne geçen İsveç ekibinin bu dakikadan sonra işleri çok daha kolay oldu. Sonradan oyuna giren Clinton N’jie’nin değerlendiremediği pozisyonun hemen ardından Thelin’le 2. golü de bularak Sivasspor’u Avrupa Ligi’nin dışına itti.
Sivasspor’un Malmö eşleşmesinde elenmesini bir kenara bırakarak gözlemlediğim bazı yanlışları konuşmak istiyorum. Malmö’ye elenmek olabilecek bir şey, zira hem Sivasspor’dan daha hazır hem de daha kaliteli bir takım Malmö. Ancak üstünlük sağladığınız dakikalarda daha hızlı olan Leke James’in sol kenarda, Gradel’i sağda ve Yatabare’yi merkezde kullandığınız, Yatabare’nin dar alan becerisini Malmö’nün katı savunması için antizehir olarak, Leke James’i de kenardan içe deplase olan bir kenar forvet olarak kullandığınız bol hücum alternatifli bir planlama benim aklıma geldiği teknik ekibin de aklına gelmedi mi?
Veyahut Clinton N’jie ikinci yarıda oyuna dahil edilerek ikinci yarının başında sağlanan hücum üstünlüğü kendisinin topsuz oyun becerisi ile verimli bir hale getirilemez miydi? Tabii bu sorular oyun içi detaylarla daha çok uzayabilir.
Ben Sivasspor için UEFA Konferans Ligi’nin daha isabetli olacağını düşünüyorum. Keita ve Charisis’in orta alandaki temposunu ve kenarlara yakın tercih edilmelerini beğendim.
N’jie tam anlamıyla hazır olduktan sonra hücum çeşitliliğine etki edebileceği düşüncemi muhafaza etmekle beraber, Leke James’in de planlama içerisinde yer alabilecek görüntü verdiğini düşünüyorum.
Büyük Sivas Haber