DOLAR 34,5735 % 0.26
EURO 36,2978 % 0.16
STERLIN 43,5071 % -0.14
FRANG 39,0352 % 0.35
ALTIN 2.996,59 % 1,17
BITCOIN 99.355,66 2.34

Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 14’üncü yılı!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 14’üncü yılı!

BBP Eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 25 Mart 2009’da Kahramanmaraş’ta Çağlayancerit İlçesi’nde düzenlenen seçim mitinginden Yozgat Yerköy’e giderken meydana gelen helikopter kazasında yaşamını yitirdi. Genç yaşta atıldığı siyasette ilkeli ve dik duruşuyla tanınan, darbe karşıtı söylemleriyle öne çıkan Yazıcıoğlu’nun vefatının üzerinden 14 yıl geçti. Yol arkadaşları, Yazıcıoğlu’nu anlattı: Sivaslı bir çiftçinin evladı olarak, Anadolu insanının bütün özelliklerini Ankara’ya taşıdı. Onu tanımış olmak, onun arkadaşı olmaktan hep gurur duyduk..

Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının 14’üncü yılı!

Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının üzerinden tam 14 yıl geçti. 2009 yılında Kahramanmaraş’ta helikopterinin düşmesi sonucu hayatını kaybeden Yazıcıoğlu, vefatının yıldönümünde rahmetle anılıyor..

Türk siyasi hayatına haksızlıklara karşı verdiği mücadelesiyle damgasını vuran Yazıcıoğlu, siyaset tarihinin son kırk yılının en etkin liderleri arasında yer aldı..

“ÜŞÜYORUM” ŞİİRİ SİMGE OLDU
Muhsin Yazıcıoğlu’nun siyasi yaşamı boyunca hafızalara kazınan sözleri şöyle: “Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için, bu kadar fırıldak olmaya gerek yok.”, “Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir.”, “Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ancak söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz”.

Taceddin Dergahı’na defnedilen Yazıcıoğlu’nun, Mamak Cezaevi’nde bulunduğu dönemde yazdığı “Üşüyorum” başlıklı şiir, ölümünden sonra simge haline geldi..

EN İTİBARLI VE EN AHLAKLI BİR LİDERDİ
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, şunları söyledi: “Muhsin Yazıcıoğlu, her zaman çok özel bir konumda yer aldı. Çocukluğundan 1980 darbesine kadar geçen süreçte Ülkü Ocakları’nda; 1980 darbesinden 1987’ye kadar cezaevinde; cezaevinden tahliye olduğu 1987 yılından vefatına kadar; ayrı ayrı, birlikte olduğu, beraber çalıştığı herkes için, bizim de mensubu olduğumuz hareketin, en itibarlı, en güvenilir en ahlaklı, en sevilen ferdi oldu.”.

BİZ ONUN HEP İYİLİĞİNE ŞAHİT OLDUK
“Türkiye’nin, bir çatışma ortamı oluşturulup iç savaşa sürüklenmeye çalışıldığı, NATO’nun ya da Doğu Bloku’nun bir uydusu haline getirilmeye zorlandığı 70’li yıllar; 1980 Darbesiyle birlikte, hukukun, insan haklarının, hatta bütünüyle insanlığın rafa kaldırıldığı mahkeme ve tutukluluk şartları; tahliyesinden sonra, önce camiamızın tüm detaylarını yakından bildiği, cezaevlerinde yatan arkadaşlarımıza, onların ailelerine ve 12 Eylül öncesinde şehit edilen arkadaşlarımızın yakınlarına el uzatmak amacıyla kurulan SOGEV’de, yine darbe sonrası büyük imkansızlıklarla kurulan ve mensuplarımızı bir arada tutmaya çalıştığımız MÇP’de, sonrasında artık orada kalmasının mümkün olmaması nedeniyle Büyük Birlik Partisi’nde, büyük imkansızlıklarla geçen çok zor dönemleri yaşadık. Bu yıllarda, hayatının her gününü bizlerle, arkadaşlarıyla birlikte yaşadı ve bizim “kötü” olarak nitelendirebileceğimiz hiçbir fiilin içinde yer almadı.”.

ONUNLA HEP GURUR DUYDUK
“12 Eylül öncesinin bugün hepimizin üzüntüyle hatırladığımız çatışma şartlarında da darbe sonrasının işkence ikliminde de 90’lı yılların alabildiğine kirlenmiş siyaset ortamında da cesaretini, metanetini, sağduyusunu hep muhafaza etti, içinde bulunduğu camianın hep en itibarlı en güvenilir ismi oldu. Onu tanımış olmak, onun arkadaşı olmak, onunla bir mücadelenin içinde olmak dolayısıyla hep gurur duyduk, gurur duymaya devam edeceğiz. İnandığı gibi, inançları için, ülkesi ve milleti için, arkadaşları için yaşadı; inandığı gibi, inançları için, ülkesi ve milleti için, arkadaşları için, davası için her türlü fedakarlığı yaptı. Muhsin Yazıcıoğlu müstesna bir insandı.”.

SADECE LİDERİMİZİ KAYBETMEDİK
“Biz, sadece liderimizi değil, çocukluk yıllarından bugüne hayatının her günü gözler önünde olan ve hayatının hiçbir noktasında zerre ölçüde leke barındırmayan cesur, çalışkan, fedakâr bir dava arkadaşımızı, liderimizi kaybettik. O, pek çok arkadaşımız için, liderimiz olmasının yanında, aynı zamanda, ailelerimizin en önemli ve en değerli ferdi yakınlığıyla, hayatlarımızın bir parçasıydı..

O nedenle kaybımızın ve yaşadığımız acının telafi edilebilmesi mümkün değil. Hayatımızın geride kalan kısmını, onun emanetleri olan Büyük Birlik Partisi ve Alperen Ocaklarına sahip çıkmak; birlikte, ülkemiz, milletimiz ve inançlarımız için verdiğimiz mücadeleyi gücümüzün ve kanımızın son damlasına kadar sürdürmek için geçireceğiz.”.

PARTİMİZ, DAVADA TARAF VE MÜDAHİLDİR
“Camia olarak, liderimizi, arkadaşlarımızı kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, yaşadığımız felaketin yaralarını sarmaya, camiamızı ayakta tutmaya çalışırken, diğer yandan büyük bir ciddiyet, titizlik ve kararlılıkla hukuki süreci takip ettik. Büyük Birlik Partisi, konuyla ilgili açılan tüm soruşturma ve davalarda, resmi olarak, şehitlerimizin aileleriyle birlikte, taraf ve müdahildir. Israrlı takiplerimiz ve görüşmelerimiz neticesinde gerçekleşen, Adalet Bakanlığı’nın, “kanun yararına bozma” talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen takipsizlik kararı kaldırılmış, Yargıtay 5. Daire konuyu gündemine almış, iddianame hazırlanmış, akabinde iddianameyi kabul etmiş ve buradaki yargılama süreci bu şekilde başlayabilmiş ve tamamlanmıştır. Bu olağanüstü bir yargı yoluydu.”.

ŞÜPHELER GİDERİLİNE KADAR TAKİP EDECEĞİZ
“Ana soruşturma dosyası ile ilgili 2014 ve 2016 yıllarında verilen takipsizlik kararları yine partimiz, aileler ve hukukçularımızın girişimiyle kaldırılmıştır. Şu anda, hem ana soruşturma dosyası ile ilgili çalışmalar devam etmekte hem de Kahramanmaraş Adliyesi-Ağır Ceza Mahkemesinde bazı sanıklarla ilgili yargılama devam etmektedir. Partimiz, camiamız, aileler, devletimizi yöneten duyarlı yöneticiler ve kamu görevlilerinin gayretiyle dosyayı kapattırmadık ve bundan sonra da bütün şüpheler giderilecek şekilde, soruşturma ve mahkeme süreçleri tamamlanmadan, kapatılmasına Allah’ın izniyle müsaade etmeyeceğiz. İlk günden beri, bir kez bile, yaşananlar için “kaza” kelimesini kullanmadık.”.

ADALET AĞIR İLERLER AMA DAİMA HEDEFİNE VARIR
“Yerli işbirlikçiler eliyle yürütülen uluslararası bir komplonun ihtimalinden bahsederken bizi şüpheyle karşılayanlar, 15 Temmuz ve sonrasında yaşananlarla, adım adım haklılığımızı gördüler ve kabul ettiler. Olayın bütün yönleriyle aydınlatılması, ihmali, hatası, kastı ve kusuru olanların ortaya çıkarılıp, hukuk önünde yargılanarak hak ettikleri cezayı almaları için, devlet gücüne ihtiyaç olduğu gerçeğini unutmadan, süreci takip ediyoruz. Bu, bizim en çok gayret gösterdiğimiz konu olmuştur ve buradan geriye bir adım bile atmayacağız. Hukukun, şüphelilerin elinde olduğu ve muhataplarınızın tümünün maske taktığı şartlarda bile mücadelemizden vaz geçmedik. Adalet ağır ilerler ama daima hedefine varır.”.

VATANI KARIŞ KARIŞ GEZERDİ
Yazıcıoğlu’nun yakın dava arkadaşlarından Mahir Damatlar, şöyle konuştu: “Muhsin başkan, vatan millet sevdalısıydı. İnanmış bir mümindi. Necip Fazıl’ın tabiriyle, ‘İçi alev alev iman, dışı pırıl pırıl Türklüktü. Hayatı boyunca bir davaya inanmış, hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği, bir vatan, millet ve devlet sevdası yaşamıştır. Vatanı sadece Ankara’da oturup sevmemiştir. Vatanın her zerresini gezerek, vatan aşkıyla yoğrulmuştur. İşkencelere rağmen devletine asla küsmedi. Devletin derin milletini iyi etüt etmiş bir isimdi. Sivaslı bir çiftçinin evladı olarak, Anadolu insanının bütün özelliklerini Ankara’ya taşımıştır.”.

DAVA NE DURUMDA?
Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya FETÖ’nün talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla 17 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edilerek Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı..

Bu dosya ile Göksun Asliye Ceza Mahkemesindeki helikopterden GPS cihazının sökülmesine ilişkin 10 sanığın yargılandığı dava, sanık ve eylem yönünden bütünlük oluştuğu gerekçesiyle birleştirilmiş, sanıklardan 7’si her iki dosyada da yer aldığı için 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada sanık sayısı 20’ye çıkmıştı. Sanıklardan Muharrem Tunç’un ölümü üzerine yargılanan sanık sayısı 19’a düşmüştü. Mahkeme heyeti, ana soruşturma dosyasının beklenilmesine karar vererek duruşmayı 10 Mayıs’ta ertelemişti.. -ahaber

Büyük Sivas Haber– Sivas Haberler – Sivas Gazeteleri




YORUM YAP