Cemil Duymaz‘ın 02 Şubat 2018 tarihli “Zeytin Dalı Dürtülünce Ses Hainlerden Çıktı” başlıklı köşe yazısı;
Cemil Duymaz’ın Köşe Yazısı
Türkiye tabi ki kendi sınır güvenliğini koruyacak. Türkiye tabi ki komşu devletlerin iç işlerine karışmayacak ama Türkiye’nin içini karıştırmak için yapılan her hazırlığı da bertaraf etmek için bölgeyi ziyaret edecek ve hesabı kesecek. Türkiye daha önce diplomasi diliyle kendi sınırlarında terör devleti kurulmasına izin vermeyeceğini defalarca söyledi. Amerika deaş ile mücadele ediyoruz diyerek Irak’a tamamen yerleşmiş ve Suriye’de de kendine toprak alma derdine düşmüşken, bunların üzerine terör örgütlerine binlerce tır silah ile destek olurken ve bir sonraki hedefin İran ve Türkiye olduğu aşikarken, kim Türkiye’nin elini kolunu bağlayıp süreci diplomasi diliyle götürmesini bekler.
Siz yeni dünya düzeni kuruluyor diyerek büyük israil devletinin tohumlarını Ortadoğu insanlarının kanları üstüne kurmaya çalışırken Türkiye’nin bu oyunu bozacağını hesap edemediniz. Bu oyunun bozulmasındaki en önemli etken şüphesiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. 16 yıllık süreçte Erdoğan’ı çeşitli organizasyonlarla ortadan kaldırmaya çalışmaları da bu nedenledir. Çünkü devletin başında bir başka isim olsaydı şüphesiz Esed’in yaptıklarına ses çıkarılmayacaktı, israilin Filistin’de yaptığı her türlü girişim ve zulüm sadece kınanacaktı. Amerika’nın karizmasını Birleşmiş Milletlerde fena çizmişti Türkiye. Suriye sınırımızda 30 bin teröristle sınır güvenliği oluşturacağını Amerika açıklayınca hemen bölgeye müdahale ettik ve askerlerimiz Afrin’e doğru ilerliyor. Bu ilerleme Amerika’nın her türlü itirazına rağmen yapıldı. Yani Amerika ile uzun süredir devam eden diş bileme artık sahada ve hesap görülmeye başlandı.
Türkiye bir sonraki hedefin Münbiç olduğunu söylüyor ve dikkat edin Amerika orada bulunan askerlerini çekmeyeceğini açıkladı. Onlar açıkladı ama Erdoğan’da katıldığı kongrelerde yaptığı konuşmalarda Münbiç’e gidileceğini söyledi ve dikkatinizi çekerim “ Eğer bir sıkıntı olursa önce ben cepheye gideceğim. Siz de gelir misiniz?” sorusuna kitleler “evet” diyerek o sesin Amerika’ya kadar gitmesine neden oldu. Çünkü daha önce yine bu köşeden yazmıştım büyük bir savaş adım adım yaklaşıyor. Bu savaş iki ülkenin savaşı değil, bu savaş dinlerin savaşı. Haçlı zihniyetinin bitmediğini zaten biliyoruz ama onlara ek olarak şimdi bir de yahudiler var. Yani İslam kendini bitirmek isteyen bu iki dinin sapkın insanlarıyla savaşacak. Oysa ki otursalar adam gibi yaşasalar İslam onların ne yaşantılarına ne de hayatlarına karışıyor hatta kendi sınırları içinde olan Hıristiyan ve Yahudilerin hayatlarını daha çok önemsiyor. Fıkıh onlar için “zımmi” diyor, dileyen araştırsın ve bir kere daha görsün İslam’ın ne kadar insan odaklı olduğunu… Neyse Amerika Türkiye’nin ilerlemesine bir şekilde engel olmak istiyor. Amerika istiyor da bizim içimizdeki insan görünümlü kansızlar boş durur mu?
Sınırlarımız da bir savaş veriliyor ve o savaşta bize Suriyeli kardeşlerimiz destek veriyor, o toprakların sahipleri. Hani sevgili ana muhalefet liderimizin “Türkiye’de yan gelip yatıyorlar neden gidip savaşmıyorlar” dediği insanlar. Onlar bizimle birlikte savaşıyor ama Kılıçdaroğlu bu kez de “onların bizim ordumuzla ne işi var, onlar bir terör grubu” diyip itibarsızlaştırmaya çalışıyor her şeyi. Başbakan Binali Yıldırım operasyon başlamadan 10 dakika önce telefonda Kılıçdaroğlu’na bilgi veriyor. Sonrasında da bir araya geliyorlar ve açıklama yapılıyor. “ Türk askerinin yanındayız ve başarılar dileriz.” Chp devletinin yanında olduğunu açıklayınca hdpli Osman Baydemir açıyor ağzını, yumuyor gözünü. Mikrofonların önünde fırçalıyor Kemal beyi. İşte o fırçadan sonra Kılıçdaroğlu’nun çarkları başlıyor. O çarkın tam ortasına Chp’li eski konsolos Öztürk Yılmaz’ın Habertürk’te katıldığı programda söylediği “ Özgür Suriye Ordusu aslında El-Kaide kökenli bir grup. Yani Türkiye terör örgütleriyle işbirliği yapıyor” diyince Erdoğan bu tipe “ahlaksız” diyor. Hangi programda olursa olsun Öztürk Yılmaz’ı izlediğimde “devlet nasıl olur da böylesi öngörüsüz, ne dediğini bilmeyen, okumuş bir cahili konsolos” yapar demişimdir. Devleti böylesi tipler temsil edecekse ve ediyorsa bizim ilerleme gibi bir durumumuz maalesef kaplumbağa hızında olacak. Neyse Cumhurbaşkanından fırça yiyen Yılmaz Millet Meclisi’nde yaptığı toplantıda “ Korkmuyorum üstüme gelenlerden, korkmuyorum bu o. çocuklarından” dedi. Yani iftirayı atan sen fırçayı hak eden sen ama suçsuzmuş gibi davranıp millete küfreden sen… Ağzı kenef dolu olan bu vekile Chp’nin sahip çıkması ve yanında durması ne kadar trajik. Her daim söylediğim şeyi tekrar edeyim. Bu kafa yönetecekse ülkeyi vay halimize. Ama şükür olsun ki bu ülke onların eline kalmayacak.
Zihniyetleriyle yönettikleri yılları araştırın, ondan sonra çıkın kahramanlık türküleriyle insanları avutmaya çalışın, geçti efendim geçti, millet artık uyandı. Kim kahraman, kim hain, kim kendi zevkinin peşine düşmüş ve kim kendisine itiraz edenleri daracağına göndermiş çok iyi biliyor. Bu zihin değil mi güya barış isteyen ama teröristler ölmesin diye “savaşa hayır” diyen ve isimlerine de Türk Tabipler Birliği diyen. İsminizdeki Türk ve Tabipleri kaldırdığımızda “birlik” kalıyor. Evet birliksiniz devlete karşı, evet birliksiniz kendi halkınıza karşı, evet birliksiniz Müslümanlar’a karşı, evet birlik ve birliktesiniz ümmete karşı.
Sizin kafanız değil mi Gezi olayları sürecinde insanları sokağa çekmeye çalışan, kan dökmek için eline ovuşturan ve dış müdahale edilmesini isteyen. Türkiye sadece dışarıda değil içerideki düşmanlara ve kansız hainlere karşı da bir savaş veriyor. Erdoğan ile ilgili her “diktatör” deniyor ya demek ki Erdoğan hakikaten diktatör olsa “içlerine doğru işeyecekler”. Masum insanların roketlerle, saldırılarla öldürülmesine ses çıkarmayan ne kadar grup, parti, sivil toplum örgütü ya da birey varsa akıllarınıza sokun. Bu toprak alma kavgası ya da savaşı değil. Bu kendi bölgesini korumak ve büyük israilin kurulmasına engel olmak için verilen bir savaş. Operasyonun adı “zeytin dalı”. Türkiye kendi düşmanlarına ve hainlerine de bu dalı uzattı. Ha bu dalı kabul etmezseniz ağacın tamamını size iliştirmek çok zor olmayacak, vesselam…
Büyük Sivas Köşe Yazıları