Hüseyin Aktaş’ın “Bayram Bitse de Farkındalıklarımız Devam Etmelidir!” isimli köşe yazısı;
“Bayram Bitse de Farkındalıklarımız Devam Etmelidir!”
Diĝer bayrama kadar müslüman geçinecek ama müslümanlıĝına güzellik katamayacak, insanlık kalite ve kalibresini yükseltmek çabasında olmayacak nice kimseler olacak. Düșünce biçimiyle, kimlik ve kișiliĝiyle yine sınıfta kalacak!..
Șu unutulmamalıdır ki; Mutlak doĝruyu, hak ve hakikat gerçeĝini bırakıp kendi heva ve heveslerinin, kendi keyfi ve indi yaklașımlarının, kișisel kurgularının peșine gidenler, bunları mutlak doĝru kabul edenler ve zanlarını ilah edinenler mutlaka kaybedecek ve ziyana uĝrayacaklardır!
Ama;
1- Önce insan diyenler,
2- Aklını ruhunu ve benliĝini vahiyle formatlayanlar,
3- Hak ve hakikate kayıtsız șartsız teslimiyet gösterenler,
4- Însan ve islam arasındaki tüm engelleri kaldırmak için takva(sorumluluk bilinci) kușananlar,
5- Ahlak, adalet, merhamet, vicdan, fıtrat, erdem, iyilik, vahdet, barıș ve kardeșlik eylem ve söylemleri ile yola koyulanlar,
6- Sürekli deĝer üretenler,
7- Dini bir geçim aracı deĝil hayat nizamı görenler,
insanlıĝın kurtulușu için büyük bir seferberlik bașlatmıș olan kimselerdir!
Öyle hızlı bir çaĝda ilerliyoruz ki her an her șey gelișmeye gebe. Adeta tüm gelișmeler baș döndürüyor. Bu gelișmelere bigane kalmak, duyarsız kalmak, göz yummak imkansız. Malesef etrafımızda bu baș döndürücü gelișmelere karșı duyarsızlık sergileyen o kadar çok kimse var ki…
Önyargılarını yenemeyen, benlik sevdasından kurtulamayan, insanları sürekli ötekileștiren, deĝer, bilim ve teknoloji üretemeyen, proje geliștiremeyen, mevcutla yetinen, mirasyedilik yapan, kendi kișisel çıkarlarını ulvi deĝerlerden önde tutan, adaletten ve merhametten yoksun hastalıklı kafalar bunlar.
Prof. Dr. Hasan ELÎK hocamız bir söyleșisinde der ki;
“Kuran’ı okuyan insanların ‘Muhteşem Yaratıcının farkına varmak.’ gibi çok çok önemli bir görevi vardır.
Kitabı okumadan, yaklaşmadan anlamaya çalışmak ancak bir kaçıştır, hem Kur’an’dan hem de Yaratıcı’dan bir kaçıştır. Yaratıcı’nın farkına varmak için kâinata bakmalı insan. Farkına vararak yaşamalı ve yaşatmalı insan. Her şeyin ekseninde kendisinin olduğu bilinciyle olaylara ve yaşananlara bakmalı ki derin anlamlar çıkarabilsin yaşadıklarından!”
Müslüman iki günü birbirine eșit olmayan ve farkında olan bir insandır. Müslüman bir kimse akleden ve dinin nasihat olduğunu bilen bir kimsedir. Ve yine Rabbimizin kendisine hitabına kulak verir. Tehlikeyi sezinler.
Peki nedir bu tehlike?
1- Duyarsızlık, deĝersizlik ve dünyevileșme tehlikesi,
2- Önce mücahit, sonra mütahit, sonrada her șeye müsait olma hali,
3- Bedevice, bodoslama ve bencilce bir yașam tarzını benimseme ve dikte ettirme acziyeti,
4- Niteliĝe degil niceliĝe, öze deĝil kabuĝa, ruha deĝil bedene, keyfiyete deĝil kemmiyete, cevhere deĝil cürufa yatırım yapma yarıșı,
5- Hak ve hakikate deĝil güce tapma sevdası,
6- Mezhepcilik, terör ve ırkcılk konusunda duyarsızlık ve bunlara prim verme basiretsizliĝi.
Kim ki bu tehlikleri görmezden gelirse insanlıĝa ve müslümanlıĝa, hatta yașadıĝı çaĝa en büyük ihaneti sergilemiș olur!
Prof. Dr. Hasan ONAT
Hocamızın șu tesbiti çok yerindedir;
“Dünyaya esir olmaktan kurtulmanın yolu metafizik bilmekten geçer. Bilim de, teknoloji de, din de insan içindir. Bir ilahiyatçı olarak şu cümleyi çok net kuruyorum: Din insan içindir, insan din için değil!” Bu tesbite katılmamak el deĝil.
Bir diĝer bayrama kadar meșguliyetlerimizi, memuriyetlerimizi ve mes’uliyetlerimizi sorgulamamız, yeniden gözden geçirmemiz gerekmez mi sizce de?
Öyle bir mirasın üzerine konușlanmıșız ki dostlar. Îslam biz faniler için ne büyük imkan olduĝunu ah bir bilebilsek!
Ve yine Îslam’ın en son din, hak din, arı, duru, berrak, saf, tertemiz, pırıl pırıl ilahi esaslardan olușan bir kaynaktan gürül gürül aktıĝını ah bir idrak edebilsek!
Aklımızı, ruhumuzu, kalbimizi ve benligimizi o kaynaktan besledigimizde bambaska bir hayatın, guzelliklerle dolu bir hayatın, onurlu, izzetli ve șerefli bir hayat bizleri beklediĝini ah bir anlayabilsek!
Yeter ki tüm duyularımızı o ilahi/vahyi kaynaklarla doyurup besleyelim.
Yeter ki tüm önyargılardan kendimizi soyutlayalım.
Yeter ki tüm alıcılarımızı o kaynaĝın rotasına çevirelim.
Yeter ki bizi hak ve hakikat yolundan alıkoyan ne varsa onlara “La!” diyebilelim.
Yeter ki Îslamın ve insanlıĝın kurtulușu için o ilahi/vahyi kaynakları temel referans alalım.
Özetle mazlumların güldüĝü, zalimlerin yer ile yeksan olduĝu, umutların yeșerdiĝi, kardeșliĝin hayat bulduĝu bir dünyanın olușması için bugünden tezi yok elimizi tașın altına koyma vaktidir.
Bizede tüm insanlıĝa da bir gün deĝil her gün bayram yașatmak istiyorsak yüreĝimizde Îbrahim’i sadakati ve Îsmail’i teslimiyeti ve Hacer’ce arayıșı her daim diri tutmalıyız!
Vesselam!
Hüseyin Aktaş / Memleket