DOLAR 35,2068 % 0.3
EURO 36,7672 % 0.92
STERLIN 44,3202 % 0.7
FRANG 39,4341 % 0.87
ALTIN 2.968,40 % 1,31
BITCOIN 96.915,79 -0.276

Mesleki Puştluk

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Mesleki Puştluk



Cemil Duymaz’ın “Mesleki Puştluk” başlıklı köşe yazısı;

Mesleki Puştluk

Uzun zamandır siyasi rakiplerin aynı programda yer aldığını görmemiştik. Hafta içi boyunca bu programın adaylara neler kattığı tartışıldı. Ortak nokta tatsız, tuzsuz ve kimseye faydası olmayan bir program olduğu… Peki bu tatsızlık kime yaradı? Binali Yıldırım rakibine göre daha sakin, ne dediğini bilen ve üfürmeyen bir tondaydı. İmamoğlu ise elinde kartondan tablolarla anlattı da anlattı. Bir ara 31 Mart seçiminin içinden çıkamadı da imdadına İsmail Küçükkaya yetişti. Programın genelinde sorular gündemde ki defolar üzerine değil daha çok top çevirmeye yönelikti. Haliyle adaylar genellikle suya sabuna dokunmadan kendilerine dayatılan süreyi değerlendirmeye çalıştılar. Küçükkaya polemiklerin olmasına izin vermedi. Ancak Binali Yıldırım rakibine birkaç aparkat nakşetti ama imdada Küçükkaya girdi.

İmamoğlu 75 bin öğrenciye burs vereceğiz belediye olarak dedi, Yıldırım “kendi partinizin yediği haltlardan haberiniz yok” mealinde bir cümleyle Chpnin Anayasa Mahkemesine başvurarak belediyelerin öğrencilere verdiği bursları iptal ettirdiği gerçeğini İmamoğlu’nun yüzüne akşetti. İmamoğlu İstanbul’da 150 kreş yapacağız dedi, Yıldırım “5 yıllık Beylikdüzü belediye başkanlığınızda 11 kreş vaad etmiş ama 1 tanesini yapmışsınız” dedi.

İmamoğlu Sayıştay raporunu okudu, Yıldırım böyle bir rapor yok dedi. Yıldırım İmamoğlu’na “yalancısın” dedi, İmamoğlu “bende yalan da yok hilafta” diyerek izleyicinin gözlerinin içine bakarak yine” yalan” söyledi.

Yıldırım “oylar çalındı” dedi, İmamoğlu “Ysk gerekçeli kararında oylar çalındı diye yazmadı” dedi. Yani İmamoğlu diyor ki mealen “Ysk çaldınız dese kabul edeceğiz ama demiyor” diye irade hırsızlığına zekice(!) bir kılıf buldu. Ordu Valisine söylediği söze bulduğu bahane gibi… Neyse herkes sonuçta programı izledi ama programın bu tempoda “geçiştirilmesi” belli ki bir plan dahilinde oldu. Biraz serbest bırakılsa  konular derinleşecek ve seçmenin karar vermesine dair bir tempo yakalanacak. Bu tempoda muhtemelen İmamoğlu stüdyodan ağlayarak çıkıp “kim verdi elime bu içi boş dosyaları ve konuları” diye kendi ekibine çatacaktı.

Evet program her iki partinin kurmaylarıyla karara bağlandı ve konular tespit edildi ama gidişatı İsmail Küçükkaya belirledi daha doğrusu belirlediler. Belirlediler diyorum çünkü yayından birkaç gün önce Küçükkaya ve İmamoğlu’nun otelde bir araya gelip program ile ilgili konuştukları ortaya çıktı. “Objektif ve herkese eşit yayın yapıyorum” söyleminin sahibi İsmail Küçükkaya kendi söyleminin aksine davranıp hem program öncesinde hem de program sırasında “MESLEKİ PUŞTLUK” yapmıştır! Hatta bu yakalanışı Nagehan Alçı Habertürkte katıldığı programda açıklamış, İsmail Küçükkaya yayına bağlandı ve görüşmenin 3 dakika sürdüğünü söyledi. Oysa ki yeni bilgilerle bu görüşmenin 40 dakika civarı olduğu ortaya çıktı. İsmail Küçükkaya yaptığı “MESLEKİ PUŞTLUĞA” yalanlarıyla yeni tabirler eklememize neden oluyor ama bunu burada yazmıyım, sizde söyleyeceklerinizi sadece içinizden geçirin keza küfür günah!

Yıllarca medyanın içinde yer alan ve yüzlerce televizyon programı yapan biri olarak siyasi program içerikleriyle ilgili biraz bilgi vermek isterim. Siyasetçi program öncesi gelir, çaylar eşliğinde programda hangi konulara değinileceği konuşulur ama soruların nasıl sorulacağına karışmaz, karışmasına izin verilmez! Ben bugüne kadar hiçbir siyasiye konumu ne olursa olsun sorularıma müdahale izni vermedim ! Buna benim programıma katılan gerek iktidar gerekse muhalefet mensupları şahittir. Konuların belirlenmesi programın içeriği ve gidişatıyla ilgilidir. Çanak soru sorulabilir ama şahsen ben kimsenin çanağı ya da uydusu olmadım çok şükür. Mesleğime ya da kalemime halel getirecek bir adımım olmadığı için ne kimseye karşı bir ezikliğim var ne de kimseye karşı bir gebeliğim. Ben ya da bizim mahallenin medya mensupları “ilkeli” ve “meslek onuru”nu düşünerek hareket ederiz genellikle. Tabi ki içimizden bazı çürük elmalar çıkar ama bu genelin aynı kefeye konulmasını gerektirmez. Ancak “ilkeli”, “dürüst”, “objektif” olduğunu söyleyen karşı mahallenin isimlerinin ise söylemleriyle uygulamalarının tezat olduğuna defalarca şahit olduk. Onların objektifliği kendi mahalleleriyle ilgili yoksa karşı tarafa necaset atmakta bir beis görmüyorlar!

Neyse gelelim 23 Haziranda ki seçime. 31 Mart’a kadar İmamoğlu bana Kılıçdaroğlu’nun palazlanmadan önceki halini hatırlattı hep. Dürüst ve çekinmeden konuşan bir Kılıçdaroğlu, Chp seçmenini heyecanlandırmıştı. Sonrasında anladık ki ve anladılar ki Kılıçdaroğlu kendini dahi saniyeler içinde yalanlayabilen bir siyasi. Neyse ki seçimler yenileniyor da bu süreçte İmamoğlu’nu daha iyi tanıma fırsatı buluyoruz. Ve tanıdıkça anlıyoruz ki İmamoğlu, Kılıçdaroğlu’na rahmet okutacak. İstanbul seçmeni kime oy verir bilmem ama ey sevgili Chp’li dostlarım, kardeşlerim, ağabeylerim Kılıçdaroğlu’nun değerini bilin. İmamoğlu’nu gördükçe atalarımıza hak veriyorum : “Beterin beteri var” ve “Gelen gideni aratır”, vesselam!

Cemil Duymaz / Büyük Sivas


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.