Tacettin Kepenek’in “Asıl Beka Sorunu Adaletsizliktir” isimli köşe yazısı;
“Asıl Beka Sorunu Adaletsizliktir”
Seçimlerden sonra Sayın Cumhurbaşkanı “kızgın demiri soğutalım, Türkiye ittifakı kuralım” diyordu. Ancak dediği ile kaldı.
İktidarın gayri resmi ortağı Sayın Devlet Bahçeli bu sözlere hemen cevap verdi. “Türkiye ittifakı ne demek, bizim için sadece Cumhur ittifakıvardır.” Peşinden de hemen eylemi koydu. “İstanbul seçimleri beka meselesidir. Büyükşehir Belediye seçimleri iptal edilmelidir. Bende mitili İstanbul´a atıyorum.”Haydeee…
Sayın Devlet Bahçeli,hiçbir hukuki ve yasal sorumluluğu olmadığı halde devletin beka işlerinin tamamından sorumlugibi davranıyor. Mantıklı mantıksız her bir şeyi bir anda getirip bekaya dayayabiliyor. Adeta BEKACILIK yapıyor. Seçim tarihlerini, seçim stratejilerini, o belirliyor. İttifakları, o kuruyor. Sayın Bahçeli, Devlete ve siyasete sürekli ayar vermekle meşgul.
Devlet bey, İstanbul seçim sonuçları içingece“buna alışmak lazım, yarıdan birfazla oy yeterlidir. Hayırlı olsun diyor.” Sabah iş tersine dönünce, İstanbul seçimleri beka meselesidir, yenilenmeli diyebiliyor.
YSK´nın, İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararını ve gerekçesini, günlerdir taraflı tarafsız aklı yetkin hiç kimse açıklayamıyor. Aynı zarfta ki dört oyun, üçü geçerli sayılırken, neden sadece Büyükşehir belediye başkanlığına verilen oylar geçersiz oluyor.
YSK iptal kararında, hatalı oluşturulan sandık kurullarını gerekçe gösteriyor. Eğer kurullarda devlet memuru olmaması bir suç ise -ki öyle diyorsunuz, bu durumda asıl suçlu siz değil misiniz? Bu sandık kurullarını oluşturanlar, kaymakamlar, il ve ilçe seçim kurul başkanları olan hâkimler değil mi? Oy veren vatandaşın ne kabahati var?Madem, sandık kurulları hatalı teşkil edildi yasadışı diyorsunuz öyleyse, aynı sandık kurullarının saydığı belediye meclisi, ilçe belediye başkanı ve muhtar oylarını neden iptal etmiyorsunuz?
Bu olay, tarihi sonuçları olabilecek dramatik bir vakadır. Milletin vicdanına hançer gibi saplanmıştır. Her mahkeme hukuk adına karar verebilir ancak verilen kararlar vicdani ve adaletli olmak zorundadır. Bu kararda vicdan ve adalet nerededir? Demokrasinin olmazsa olmazı, sandık ve milletin iradesi böyle kolayca harcanabilir mi? Adalet terazisi şaşmış bir hukuk düzeni ile nereye kadar gidilebilir?
Zamanında, Sayın R. Tayyip Erdoğan İstanbul Belediye başkanıdır. Siirt´te yaptığı meşhur konuşmasında “minareler süngü, kubbeler miğfer” dizeleri ile yargılanıp, görevden alınmış yani mağdur edilmiştir. Aslındakendisini bu günlere getiren, yaşadığı o mağduriyettir. Partisi seçimlere girip birinci parti olduğu halde, kendisi seçime girememiş, o günkü ifade ile muhtar dahi yapılmamıştır. Deniz Baykal ve CHP,mecliste yapılan kanuni düzenlemeye, demokrasi adına destek vererek,Tayyip beyin seçilme yasağının kaldırılmasını sağlamışlardır.Siirt te,seçimler bir şekilde iptal edilmiş ve tekrarlanan seçime giren Tayyip bey Siirt milletvekili olmuştur. Bütün bunları birebir yaşamış bir Tayyip Erdoğan´ın bu gün Ekrem İmamoğlu ve İstanbul seçimleri için takındığı tavır ilginç olmuyor mu?
Sayın Cumhurbaşkanının, halkla ve elini taşın altına koyan arkadaşları ile çıktığı bu yolda, bu gün tek adam olarak kalması ve Sayın Devlet Bahçeli´nin önü arkası gelmeyen BEKACILIK politikalarına muhtaç birgörüntü vermesi,oldukça düşündürücüdür.
Bu ülkenin bu dönemde kigerçek ihtiyacı ekonomik, siyasi ve askeri anlamda bir olmaktır, Türkiye İttifakıdır. Hukuk devleti olmak ve gerçekten vicdani adaleti tesis etmektir. Esas Beka meselesi kanaatimce budur.
Tacettin Kepenek / Sivas Postası
