Taner Karabal’ın “Şükür Ki Halâ Çoğunluğumuz Aklıyla Karar Veriyor!” isimli köşe yazısı;
“Şükür Ki Halâ Çoğunluğumuz Aklıyla Karar Veriyor!”
İstanbul seçimleri yaklaştıkça siyasi ortam da iyice ısınıyor. Yedi yaşındaki çocukla yetmiş yaşındaki ihtiyarımız bile bu ısınmadan payını alıyor. Evet, seçimler demokrasilerin olmazsa olmazı ve çok şükür ki, ülkemizde her şeye rağmen seçim yapabiliyoruz. Gerçi, bazılarımız suyu bulandırmaya çalışsa da bu ülkenin kahır ekseri halâ aklıyla hüküm veriyor ve memleket meselelerine aklıyla düşünüp karar veriyor.
Aklımızı ve sağduyumuzu kaybetmediğimiz sürece ne kadar fazla seçim yaparsak yapalım, siyasilerimiz insanlarımızı ne kadar kamplaştırırsa kamplaştırsın, birbirlerine karşı olmadık sözleri söyleyip dursunlar hiç korkmayın. Hiçbir şey olmaz. Ama çoğunluğumuzun aklını ve fikrini kaybetmemesi kaydı şartıyla.
Evet, ben 23 Haziran´da da insanlarımızın her türlü algı operasyonuna rağmen aklıyla ve fikriyle hareket edeceğine inananlardanım. Bakıyorsunuz vaatler havada uçuşuyor. Neredeyse bir adayımız, “kirada oturanların kira ücretlerini de belediye olarak biz ödeyeceğiz” diyecek sanki. Ücretsiz ulaşım vaatleri mi dersiniz, su da yüzde yüze yakın indirim mi dersiniz, işsizliğe çözüm mü dersiniz yani vaatlerin biri birini kovalıyor. Geçmişte bu ülkeyi 5 sente muhtaç edenler, bu ülkenin insanını yokluğa ve sefalete mahkûm edenler bugün yine ortaya çıkıp, “bunlar hırsız, İstanbul´a gereksiz yatırım yapılmış. Lüzumundan fazla hizmet yapmışlar” diyorlar. İstanbul gibi devasa bir şehirde bu yollar, bu köprüler, bu alt yapılar yapılmasa İstanbul´un bugünkü hali nice olurdu, sormak lazım. Anlaşılan bazıları İstanbul´u, İzmir´e çevirmek istiyorlar. İzmir´in, bugünkü ve dünkü belediyecilik hizmetlerini ve halini de herhalde tartışmayız değil mi!! Bu arada İzmirin dün ve bugünkü halinden memnun olan insanlarımıza da diyecek bir şeyimiz yok. Çünkü, orada onlar yaşıyor ve bu doğrultuda karar vermişler.
Ne garip değil mi? İstanbul´a çöplüğe çevirip, İstanbul´u susuz bırakanlar bugün yine ortaya çıkmış göğüslerini gere gere biz düzeltiriz(!) diyorlar. Açık söyleyeyim, İstanbullular bunlara inanırsa, bunlara kanarsa ne diyecek biz sözümüz ne de yapacak bir şeyimiz var. İstanbul´un tercihi ve seçimi bizim başımız gözümüz üzerine diyecek ve seçilen başkana saygı duyup kabullenmek zorundayız.
Üzerinde durmamız gereken nokta bu milletin yani İstanbulların sağduyusuna güvenmek. Tercihlerine saygı göstermek. İnsanlarımızın çoğunluğunun yani kahır ekserinin tercihinin akıl” olacağına inanıyorum ben. Israrla bunu söylüyorum, çünkü İstanbul demek Türkiye demek. Devasa bütçesiyle orta ölçekli bir devlet demek İstanbul. Onun için kimin ne dediğine değil, kimin ne yapacağına bakmak lazım. Bütün bunların ışığında açıklıktan ve şeffaflıktan yana olan ben, 23 Haziran´da da tarafım diyorum ve Sayın Binali Yıldırım´dan yana olduğumu açıklamak istiyorum. Binali Beyin Bakanlık dahil, Başbakanlığı ve Meclis Başkanlığı dönemlerindeki icraatları, üslubu ve devlet tecrübesi bana açıkçası güven veriyor. İçerisinden geçtiğimiz bu zor süreçte İstanbul seçimlerinin de çok ama çok önemli olduğunu herhalde söylememize ve hatırlatmamıza gerek yoktur.
Son söz, Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin…