Yok, olmuyor, ne yapsalar ne etseler, neyi destekleseler boş. Özentinin, görgüsüzlüğün, faydacı davranışın, böyle gelmiş böyle gider anlayışının, kapitalist doyumsuzluğun önüne geçilemiyor.
Köşe Yazarımız Ali İzgi Yazdı “Kitap Mı?”
Bahsettiğim konu her haneyi, her ferdi ilgilendiren bir konu. 19 milyon öğrencinin 1 milyon öğretmenle imtihanı. Konu öğrencilerin konuları işleyip kendilerini ileriye taşıyacak sınavlara hazırlayacak olan ders ve yardımcı kitaplar meselesi…
Devlet 2008 yılında bir karar aldı. Dedi ki; “Velileri kitap çilesinden kurtaracağım. Hiçbir öğrenci ve velisi kapı kapı kitap aramayacak. Parası olan, olmayan kitap ile imtihan edilmeyecek. İ
lk ve orta öğretimdeki tüm öğrencilerin ders kitapları okulların açıldığı gün sıralarında hazır olacak.” Milyarlarca lira kaynak ayırdı ve dediğini de yaptı. O günden bu güne her yıl okulların açılması ile birlikte ders kitapları öğrenci ile buluşuyor.
Ancak kitap çilesinin bitmesi ne mümkün. İlk günden itibaren devletin okullarında eğitimci olarak çalışıp maaşını devletten alan öğretmenler dahi kitapların yüzüne bakmadı. “Yetersiz” dedi geçti.
Veliler açısından değişen hiçbir şey olmadı. Yardımcı kaynak kitap adı altında velilerin yayınevlerine soydurulmasına aynen devam edildi. Şikâyetler, incelemeler, sızlanmalar sonucu değiştirmedi. Eylül ayında devletin öğrencilere verdiği kitaplar, haziran ayında kapağı açılmadan geri dönüşüme gitti. Milyarlar çöp oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı baktı ki olmuyor, vatandaşın lehine yeni bir çare düşündü. Bu eğitim öğretim yılı itibarı ile hem ders kitaplarını hem de yardımcı kaynak kitapları her öğrenciye bedava dağıttı.
Özellikle dar gelirli veliler derin bir oh çekti. Ama ne var ki hevesleri kursaklarında kaldı. Okullardaki öğretmenlerin bir kısmı 14 yıldır ders kitaplarına yaptığı muamelenin aynısını yardımcı kitaplar için çekti. Yetersiz dedi ve yine ek kitap istedi. Bugünlerde veliler yine okulların anlaştığı kitapçıların kasası önünde kuyrukta.
Yarış amansız, rekabet, acımasız. Her insan çocukları başarılı olsun, iyi okullar kazansın istiyor. Herkes birbirini geride bırakmak zorunda. Bunun farkında olan kimi öğretmenler, topluyor karşısına velileri hiç imtina etmeden direkt bu “kitaplar yetersiz, şu kitapları alacaksınız” deyip kestirip atıyor.
Bazıları vicdanının verdiği rahatsızlıkla “siz bilirsiniz ama bu kitaplarla öğrenciler iyi hazırlanamaz, siz isterseniz şu kitapları da alalım” diye yönlendirme yapıyor. Öğretmen böyle olunca velinin eli kolu yana düşüyor, otomatikman çaresiz kabul etmek zorunda kalıyor.
Sadece öğretmenler mi, bazı görgüsüz, unu-tuzu kuru, kendi çocuğunu diğerlerinin önüne geçirme telaşı taşıyan veliler de var. Bazen de onlar atılıyor ortaya “hocam çocuklarımız iyi hazırlansın, şu kitapları da alalım, bunu da yapalım, bu fiyat nedir ki diye atarlanıyor.” Bu defa da öğretmen canına minnet veliye uyuyor.
Eğitimde dahi kapitalist egoları bir türlü aşamıyoruz. Aşılacak gibi de gözükmüyor. Devlet ek kitap alımını yasaklasa bu defa da biraz önce tasvir ettiğimiz velilerin “çocuklarımızın geleceği ile oynuyorsunuz” ithamı ile karşı karşıya kalacak.
Haliyle bunu da kimse göze alamaz. Hal böyle olduğu için naçizane benim Milli Eğitim Bakanlığı’na bir tavsiyem var. Gelecek yıldan itibaren bedava kitap dağıtmaktan vaz geçin. Kitap yerine defterleri bedava dağıtın. Nasılsa her şekilde kitapları para ile alıyoruz.
Büyük Sivas Haber