Sayılı gün çabuk geçer derler ya. Daha geçenlerde yeni sistem mecliste tartışılıyordu ve referanduma gidecek mi gitmeyecek mi belli değildi. Oysaki 16 Nisan’a 1 ay kaldı ve dananın kuyruğu kopacak. Bu süreç içerisinde “evet” ve hayır” cephesinin çok dikkatli olması ve kullandığı dile dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü söylenecek bir söz aleyhinizde delil olarak kullanılabilir. İyi anlatmak lazım, ikna edici olmak lazım, inandırmak lazım. Ama bunu yaparkende savunduğun şeye önce senin inanman lazım. Tabi ben bunu söyleyince konunun hemen Kılıçdaroğlu’na geleceğini anladınız değil mi? Chp’den yapılan açıklamaya göre dil sürçmesiydi bu. Bazılarına göre ise siyasi gaftı ama bana göre gerçeğin bilinçaltından, bilinçsiz bir şekilde dışarı çıkıp ses bulmasıydı.
Bir maçta ki pozisyon tekrarı gibi geriye saralım ve Kılıçdaroğlu’nun katıldığı radyo programında ki cümlelerini bizzat kendisinden okuyalım, hatta daha iyi anlaşılsın diye kalın harflerle boyayalım : “Diyelim ki yeni modeli kurduk. Halk seçti cumhurbaşkanını… Başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı, başbakan başka bir partinin genel başkanı… Asıl kavga o zaman çıkacak. Niye bunu söylemiyorlar millete, neden bu anlatılmıyor millete?” Şimdi bu cümlenin neresi dil sürçmesi, neresi gaf arkadaş. Bu resmen “ben dersime çalışmadım” demek, bu resmen “ben hangi sistemde olduğumuzu bilmiyorum ki yenisinden haberim olsun” demek. Ama Kılıçdaroğlu’na da hak vermek lazım. Her seçimden yenilgiyle ayrıldı bu kez bir galibiyet almak için gecesini gündüzüne katıyor ve yorgunluktan bazen ne dediğini bilemiyebiliyor. Hatırlayınız bir seçim konuşmasında “ biz Erdoğan gibi verdiği sözü yerine getirenlerden değiliz” demişti. Kabul edelim Kılıçdaroğlu siyasi gaf konusunda tartışmasız lider olan Tansu Çiller’i tahtından etmek üzere. Gerçi Çiller baktı ki gaflar kraliçesi olması yanında seçimde kaybediyor, siyasetten çekilmiş ve Sarıyer’de ki konutundan boğazı izlemeye karar vermişti.
Kılıçdaroğlu’nun sistem karmaşasından kaynaklı bu cümlesinin üstüne çok söz söylemek lazım ama gereken cevabı Başbakan Binali Yıldırım verdi hatta Adalet Bakanı Bekir Bozdağ “ Kılıçdaroğlu gizli evetçi” diyerek siyaseten aldıkları bu pası gole çevirdiler. Chp kendi genel başkanının bir çuval inciri berbat edeceğini düşündüğü için mi “hayır” kampanyasında parti ismi ve logosu kullanmayacaklarını söylediler acaba diye insanın aklına gelmiyor değil. Eğer böyle düşündülerse kesinlikle haklı çıktılar ve madem böyle illeri görüşlü isimler var Chp’de neden o zaman muhalefet yapmanın dahi hakkını veremiyorlar? Neden kendilerini iktidara taşıyacak yollar bulmak yerine muhalefette nasıl kalırızın mücadelesini veriyorlar? Kafamda deli sorular…
Kılıçdaroğlu siyasi tarihimizin tebessüm ettiren isimlerinden biri olarak tarihe geçecek kuşkusuz. Ve kuşkusuz zincirlerinden kurtulmak isteyen ülkemiz için çok önemli bir referanduma gidiyoruz. Oy verecek herkesin ülkenin bütünlüğünü düşündüğünü ve ister “hayır” , ister “evet” desin kimsenin hainlikle suçlanmaması gerektiğini daha önce yazmıştım. Ancak Türk seçmenleriyle bir araya gelmek isteyen Ak Partili isimlere Almanya’nın bahaneler üreterek yasak getirmesi, referandumda “evet” çıkmasının işlerine gelmeyeceğinin göstergesiydi. Hatta Avrupa’da bazı ülkelerin miting ya da toplantı yaptırmama kararı aldıklarını ve “evet”i istemediklerini net bir şekilde görüyoruz. Tabi bu duruma karşın en net tepkiyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi. Hemen söylemeliyim ki Almanya’nın bu tavrı karşısında Deniz Baykal ve Mhp lideri Devlet Bahçeli’nin gösterdiği tutum yine aynı netlikte ve kesinlikle takdire şayandır, doğrudur. Bu iki isim devlet adamlığı nasıl oluru bir kere daha gösterdiler. Ama bırakın devlet adamlığını, adam olma konusunda özürlü olanlar var. Bazı köşe yazarları ve siyasi partili isimler referandumda “evet” çıkması için kasıtlı olarak Almanya’yla suni bir kriz oluşturulduğunu söyledi. Yani onlara göre darbe dahil herşey bir oyundan ibaret ve bütün amaç Tayyip Erdoğan’ı devletin tek sahibi yapmak…
Hani neresinden tutarsanız bu aklını yitirmiş grup elinizde kalıyor. Hükümete itiraz edebilirsin, yönetim şeklini, icraatlarını, aldığı kararları eleştirebilirsin, beğenmeyebilirsin. Mevcut iktidardan kurtulmanın sandıktan geçtiğini, çalışıp derdini anlatıp başa geçebileceğini de unutmuş olabilirsin ama senin devletine cephe almışların yanında durmanı nasıl açıklayıp, izah edelim? Sana nasıl vatansever diyelim, sana nasıl doğruları görüyor ve insanları uyarmaya çalışıyor diyelim? Ve senin, tarihi boyunca özgür olmayı benimsemiş ve kimsenin boyunduruğu altında kalmamış bu milletin bir ferdi olduğuna nasıl inanalım? Din ve ırk ayrımı yapmadan, aynı bayrak altında yaşayan kardeşlerimizin arasına seni nasıl dahil edip, sana kardeş diyelim!!!
Büyük Sivas Haber