DOLAR 38,0415 % 0.04
EURO 41,4051 % -0.51
STERLIN 48,9072 % -0.53
FRANG 43,1016 % -0.1
ALTIN 3.679,30 % -0,63
BITCOIN 84.393,86 0.423

Aşık Veysel’in bilinmeyenleri! Köyündeki müze görevlisi anlattı!

Yayınlanma Tarihi : Google News
Aşık Veysel’in bilinmeyenleri! Köyündeki müze görevlisi anlattı!

Ünlü Halk Ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu’nun vefatının 52’nci yılında, doğup büyüdüğü Sivrialan köyündeki müzeye dönüştürülen evinin görevlisi ve köylüsü Mustafa Güleryüz, ozan hakkında bilinmeyenleri anlattı.

Aşık Veysel’in bilinmeyenleri! Köyündeki müze görevlisi anlattı!

“Genelde sessizdi, konuşursan cevap verirdi. Ben ona ‘emmi’ diye hitap ederdim. Hakka ermiş bir adamdı” diyen Güleryüz, Aşık Veysel’in son anlarına kadar şiirden ve türküden vazgeçmediğini belirtti.

Aşık Veysel’in hayatı

Asıl adı Veysel Şatıroğlu olan halk ozanı, 25 Ekim 1894’te Sivas’ın Şarkışla ilçesi Sivrialan köyünde dünyaya geldi. 7 yaşında çiçek hastalığı nedeniyle iki gözünü de kaybeden Aşık Veysel, babasının teşvikiyle saz çalıp şiir söylemeye başladı. İlk büyük çıkışını 5 Ocak 1931’de düzenlenen ‘Sivas Aşıklar Bayramı’nda yaptı.

Sanat hayatı boyunca “Uzun İnce Bir Yoldayım”, “Dostlar Beni Hatırlasın”, “Güzelliğin On Par Etmez”, “Atatürk’e Ağıt”, “Beni Hor Görme”, “Beş Günlük Dünya”, “Derdimi Dökersem Derin Dereye”, “Kahpe Felek” ve “Kara Toprak” gibi ölümsüz eserlere imza attı. Akciğer kanseri nedeniyle 21 Mart 1973’te doğduğu köyde hayatını kaybetti ve oraya defnedildi.

Köylüsü anlattı: “Konuşursan konuşurdu, konuşmazsan susardı”

Aşık Veysel’in yaşantısına birebir şahit olan köylülerden biri olan Mustafa Güleryüz, müzeye dönüştürülen evinde görev yapıyor. Güleryüz, ozanı şöyle anlatıyor:

“Sürekli yurt gezilerinde olurdu. Bazen köye geldiğinde görürdüm. Bakkala uğrardı, bahçesine giderdi. Konuşursan konuşurdu, konuşmazsan susardı. Kimseyi küçümsemezdi. Biz çocukken ona ‘emmi’ derdik. Köyde olduğu zamanlarda düğünlere çağırırlar, saz çaldırırlardı. Evine vali, kaymakam, komutanlar sıkça gelirdi. Misafirlerini yemeksiz kaldırmazdı. Aşık baba söyler, onlar dinlerdi.”

Ozanın vefatı ve son anları

Güleryüz, ozanın vefatına dair de önemli bir detay paylaştı:

“Rahmetli olurken çocukları başında türkü söyleyerek vefat ediyor. Oğlu Bahri Hoca’nın kollarında gözlerini yumuyor.”

Aşık Veysel’in toprağa ve doğaya olan sevgisini de anlatan Güleryüz, “Bahçesine ağaç dikerdi. Elma ağacını köye o getirdi. İlk meyve ağaçlarını dikti. Sonrasında çevredeki köylere de örnek oldu” dedi.

‘Küçük Veysel’ detayı

Aşık Veysel, 1933 yılından itibaren ülkeyi dolaşmaya başladı. 1940’tan itibaren yanında, köylüsü Veysel Erkılıç bulunuyordu. Köylüler tarafından ‘Küçük Veysel’ olarak adlandırılan Erkılıç, halk ozanının en büyük yoldaşı oldu. 1960’ta vefat eden Erkılıç, ozanı derinden üzdü.

Güleryüz, “Ozan, onun ölümünden sonra ‘Ben asıl şimdi kör oldum’ dedi” ifadeleriyle bu dostluğun önemini vurguladı. 1960’tan sonra ise Veysel’e gezilerinde oğlu Ahmet Şatıroğlu eşlik etti.

Müzede sergilenen eşyalar ve hatıralar

Bugün müze olarak ziyaretçilere açılan Aşık Veysel’in evi, balmumu heykeli, kişisel eşyaları ve ödüllerinin yanı sıra yurt gezilerinde kullandığı sazını da barındırıyor. Ozanın sazının gövdesindeki kalp şekli, ziyaretçilerin dikkatini çeken en önemli detaylardan biri.

Müzede ayrıca, ozanın el yazısıyla kaleme aldığı dizeler de sergileniyor:

“Ben gidersem sazım sen kal dünyada / Gizli sırlarımı aşikar etme / Lal olsun dillerin söyleme ya da / Garip bülbül gibi ahuzar etme”

Ziyaretçilerin, müzeye hatıra eşyalar bıraktığını belirten yetkililer, Güney Kore’den gelen bir turistin özel yapım bir kaseyi müzeye bağışladığını ifade etti.

Aşık Veysel’in mirası, müzeye gelen ziyaretçilerin ilgisiyle nesiller boyu yaşatılmaya devam ediyor.

(DHA)

Sivas Haber– Sivas Haberler


YORUM YAP