Sema Biçer’in “Ergen Anne Babalarına Bir Çift Söz” isimli köşe yazısı;
“Ergen Anne Babalarına Bir Çift Söz”
İçin bağırırken çığlık çığlığa,
Gözlerin anlatırken her şeyi,
Şöyle, konuşacak gibi olmak,
Sonra yutmak kelimeleri,
Ve susmak…
İçin taşarken söyleyeceklerinle,
Boğazına dizilirken sözcüklerin,
Bir tüy gibi sessiz olmak,
Sonra sığamamak hiçbir yere,
Ve susmak…
Ergenlik dönemindeki çocuklarımızla konuşurken nasihat etmemek ve onlara neleri yapıp neleri yapmayacaklarını söylememek biz erişkinler için zordur. Söyleriz, çünkü duramayız. Konuşuruz sonra işe yaramadığını, çocuğumuzun bizi o kadarda dikkate almadığını görürüz. O zaman da ya sinirleniriz ya da üzülürüz.
Böyle bir durumda da;
Önce sitem ederiz;
Hani dinlemiyorsun, söylediklerime burun kıvırıyorsun ya, tamam o zaman. Kendi yaşam deneyimlerini oluştur bakalım ve birlikte seyredelim…
Sonra kıyamayıp çaresizce geri adım atarız;
Her ne olursa olsun, her ne olursan ol ben buradayım, bil istedim…
Sonra bir değerlendirme yapalım;
Ergenlik dönemindeki çocuğunuzla çok konuşmanız, hele de karşılıklı değil de ona konuşuyorsanız (sürekli nasihat ediyor ve olumsuz eleştiriyorsanız) pek işe yaramaz. Sanki kendiniz konuşuyor kendiniz dinliyormuşsunuz gibi olur. Böyle zamanları fark edersiniz ama o deneyimli, görmüş geçirmiş ve çocuğunu zararlardan, bütün kötülüklerden koruma isteğinizin cazibesine kapılıp konuşmaktan da kendinizi alamazsınız. Konuşmanızın işe yaramayacağını bile bile…
Öneri;
Konuşmanın işe yarayacağı zaman gelene kadar susmak gerek… Zordur ama iyidir…
En sonunda da tercihi sahibine bırakayım;
Tabi tercih sizin, ben öyle susamam, işe yarasada yaramasada anında her şeyi söylemem lazım, sonucun nereye gittiği önemli değil diyorsanız başka. O zaman istediğiniz kadar kendiniz söyleyip kendiniz işitebilirsiniz.
Sema Biçer / Memleket