DOLAR 35,2068 % 0.3
EURO 36,7672 % 0.92
STERLIN 44,3202 % 0.7
FRANG 39,4341 % 0.87
ALTIN 2.968,40 % 1,31
BITCOIN 96.940,00 -0.357

“Uygur Türklerinin çığlığını duyun”

Yayınlanma Tarihi : Google News
“Uygur Türklerinin çığlığını duyun”



Memur- Sen Konfederasyonu’na bağlı BEM-BİR-SEN Sivas Şube Başkanı Mustafa Pakoğlu Doğu Türkistan’da yaşanan Çin Zulmüne dur denmesi gerektiğinin altını çizdi.

Mustafa Pakoğlu Çin Zulmüne Dur Denmesi Gerektiğinin Altını Çizdi

Doğu Türkistan’ın, 1949 yılından beri Çin işgalinin altında olduğuna vurgu yapan Pakoğlu, “Doğu Türkistan’dan feryatlar hiç eksik olmadı. Fakat kulaklar sağır, gönüller körleşmiş modern dünyada. Ne Çin İşkencesi görüldü, ne de zulüm altında yükselen feryatlar duyuldu. Anavatanları Sincan Uygur topraklarıydı şimdi Çin zulmünden dolayı esir diyarı büyük bir hapishane feryatların göğe yükseldiği topraklar oldu” dedi.

Uygur Türklerinin çığlığına dünyanın sessiz kalmadığını sadece Türkiye’den ses  çıkmadığını savunan Pakoğlu, “Bizler, insanlık ailesinin onurlu fertleri ve özgürlük sesleri olarak soykırıma sessiz kalmayacağız, Çin’e karşı ses vermekten geri durmayacağız. Bizler, medeniyetimizin değerlerine yüklenen adil insanlar olarak Doğu Türkistan adaletle, kardeşlerimiz özgürle bulaşana kadar susmayacağız. Kızıl renge bürünen gök bayrağın sessiz çığlığı arşı titretmektedir. Al bayraktan gök bayrağa selam olsun. Uygur Türklerinin her zaman yanlarında olacağımızı, onların sesi ve nefesi olacağımızı bir kez daha ifade ediyorum. Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı zulüm “Kardeş aile projesi” ile her Uygur Türkü ailenin evine bir Çinli yerleştirilmektedir. Ata yurdumuz olan Doğu Türkistan’daki zulüm gün geçtikçe artmakta ve derinleşmektedir. Birçok uluslararası kuruluş ve Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı insan hakları ihlalleri had safhaya ulaşmış vaziyettedir. Açık cezaevini andıran bölgede kardeşlerimiz baskı altında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Yürütülen asimilasyon ve imha çalışmaları neticesinde Uygur Türkleri, Türklüklerinden ve millî benliklerinden uzaklaştırılmak istenmekte, toplama kampları bu asimilasyon politikalarının en önemli ayağını oluşturmaktadır. Dinî inançlarını yaşayamaz hâle gelen, dillerini konuşmaktan menedilen, kültürleri gasbedilen Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin feryadı karşısında, 21’inci yüzyılda, sözde çağdaş ve medeni dünya neden kör, sağır ve dilsizdir? Bu ayıp, insanlık adına tüm dünyaya yeter. “Kardeş Aile Projesi” adı altında her eve bir Çinli erkek yerleştirilerek soydaşlarımızın namuslarına göz dikilmekte, sorgusuz sualsiz yapılan tutuklamalar ve işkenceler hayatın bir parçası hâline getirilmektedir. Erkeklerin sakal bırakması, kadınların uzun kıyafetler giymesi suç teşkil etmekte, camiye gidenler fişlenmektedir. Camiler, komünist partinin propaganda merkezleri hâline dönüştürülüp cami duvarları propaganda afişleriyle donatılmaktadır. Her türlü örf, âdet, gelenek ve dinî vazifeler aşırılık olarak değerlendirilip rejim düşmanlığı kisvesi altında değerlendirilmekte ve suç unsuru hâline getirilmektedir. Türkler tarafından yapılan birçok tarihî yapı yıkılarak bölgedeki Türk-İslam izleri silinmeye çalışılmakta, Doğu Türkistan’ın millî hafızası yok edilmek istenmektedir. Kardeşlerimiz “Mesleki Eğitim Merkezi” adı altında faaliyet gösteren toplama kamplarında millî kimliklerinden arındırılarak Çin devlet politikasına uygun bir hayat yaşamaya zorlanmaktadır. Toplama kamplarına alınıp kendinden haber alınamayan insanların sayısı gün geçtikçe artmakta, faili meçhul cinayetler toplumsal yaşamda normalleşmektedir. Çocuklar ailelerinden koparılmakta, aileler dağılmakta, çocuklar annelerinin feryadıyla karşı karşıya kalmaktadır. Haberleşme ve iletişim ağları kesilerek Doğu Türkistan âdeta tecrit altına alınmaktadır. Uygur Türklerinin ülkeden çıkışlarına müsaade edilmemektedir. 4-5 Şubat 1997’de Gulca, 5 Temmuz 2009’da ise Urumçi katliamları kısıtlı imkânlarla dünya kamuoyunun öğrendiği katliamlardandır. Bu katliamlarda şehit edilen soydaşlarımızın sayısı ise binlerle ifade edilmektedir. Kardeşlerimiz her türlü haktan mahrum bir vaziyette yaşama tutunmaya çalışmakta, özgürce yaşayacakları günlerin hayalini kurmaktadır. Buradan büyük BEM-BİR-SEN ailesi adına Çin hükümetine  seslenmek istiyorum. Doğu Türkistan İslam Medeniyetinin kadim bölgelerinden biridir. Hangi politikaları uygularsanız uygulayın, hangi söylemin arkasına gizlenirseniz gizlenin;  Doğu Türkistan’dan İlk Müslüman Türk Hakanı Satuk Buğra Han’ı, “Dîvânü Lugati’t-Türk” adlı eseri yazan ilk Türk dil bilgini Kaşgarlı Mahmud’u, “Kutadgu Bilig” adlı eserin sahibi şair, yazar ve devlet adamı Yusuf Has Hacip’i silemezsiniz. Biz insanlığın vicdan sesi olarak Doğu Türkistan’ın yanında Çinin ve zulmünün karşısındayız” ifadelerine yer verdi. (Memleket)

Büyük Sivas Haber


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.