Neslihan Dereli’nin “CDS, (Credit Default Swap) Nedir? -3-” isimli köşe yazısı;
“CDS, (Credit Default Swap) Nedir? -3-“
Ülkeler bazında hesaplanan CDS, her 100 baz puan için yüzde 1 oranında maliyete karşılık gelmektedir. Yani CDS primi yüksek ülkeler ve kurumlar, borçlanma ihtiyaçlarını karşılamak için daha yüksek maliyetlere katlanmak zorundadır. Bu nedenle CDS primi, ülkeler için önemli bir gösterge olma özelliğine sahiptir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptığı derecelendirmelere, alternatif olabilecek bir gösterge olduğunu da söyleyebiliriz.
Her ülkenin CDS primleri, vadelere göre farklı değerler alabilmektedir. Diyelim ki; bir ülkede yapılacak seçimlere bağlı olarak politik bir risk oluşursa kısa vadeli CDS primlerinin, 5 yıllık olanlara göre daha fazla yükselmesi beklenir.
Bir raporunda IMF, ülkenin kredi riskinin, küresel finansal istikrar üzerinde, finansal ve makroekonomik riskler ile gelişmekte olan ülkelerin risklerinden ziyade çok daha büyük bir etkiye sahip olduğunu belirtmiştir. Ülke kredi riskinin finansal sisteme vereceği zararın büyüklüğü nedeniyle bir ülkenin kredi riskinin doğru ölçülmesi ve altta yatan sebeplerin doğru teşhis edilmesinin önemine değinmiştir.
Bir ülkenin CDS primi, diğer kurumlarınkini de etkilediği için finansman maliyetlerini etkiler. Bu nedenle CDS fiyatlamalarında altta yatan dinamiklerin doğru belirlenmesi finansal istikrar için büyük öneme sahiptir. Bir ülkde CDS marjlarındaki değişim; kurumlar ve hanehalkı gibi birimlerin ekonomik kredi marjlarındaki gelişmeleri açık bir şekilde yansıtmaktadır. Bu durum ise reel ekonominin performansına ilişkin önemli bir gösterge olarak kabul edilmesini sağlamaktadır.
Gelişmekte olan ülke borçları üzerine düzenlenen CDS kontratları, aktif bir şekilde işlem görmektedir. Kredi riskinin ölçülmesinde ülke CDS verilerinin kullanılmasının önemli bir avantajı da ülke kredi swap piyasasının ilgili ülkenin tahvil piyasasına göre çoğu zaman çok daha likit olmasıdır. Buna bağlı olarak ülke CDS´leri, kredi spreadleri konusunda daha doğru tahminler sağlayabilmektedir.
Aynı zamanda CDS kotasyonlarındaki büyük hacimli risk primi değişimleri, piyasa beklentilerinde farklı yorumlara neden olabilmektedir. Özellikle kredi riski yüksek enstrümanlara yönelik azalan iştah, altta yapan varlıklarda gelecekte yaşanabilecek temerrütlere karşı artan beklentilerden ziyade piyasa algısında farklı bir sinyale işaret edebilir. Bu nedenle kriz dönemlerinde oluşan yüksek CDS primleri, kısmen azalan risk iştahı ve piyasa likiditesi nedeniyle oluşabilir. Ayrıca borcun anapara kayıplarından ziyade kredi not indirimlerinin artmasına yönelik endişeler yüzünden meydana gelebilir.
Ülke CDS´lerinin Önemi Nasıl Arttı?
1995 yılında JP Morgan Chase tarafından geliştirilen CDS´lerin önemi, 90´lı yıllaradayanmaktadır. Kredi riskinden korunmak için finansal piyasalarda yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmışlardır. İşlem gören referans varlıkların sayısı arttıkça, piyasadaki likidite ve çeşitlilik de giderek artmıştır.
CDS´lerin diğer kredi riski ölçütlerine göre avantajları vardır. Bunlar sayesinde de tercih edilirlikleri artmıştır. CDS´lerin diğer ölçütlere göre en büyük avantajı, primlerin çok düzenli bir şekilde, günlük bazda ayarlanması ve güncel piyasa koşullarını yansıtmasıdır. Spreadler, günlük olarak revize edildiği ve söz konusu CDS kontratlarına olan arz-talebi yansıttığı için piyasadaki her yeni durum, çok hızlı bir şekilde primlere yansımaktadır.
2008 yılında tüm şiddeti ile yaşanan global finansal krize kadar ülke kredi notları, bir ülkenin kredi riskinin ölçülebilmesi için en çok başvurulan gösterge olarak kabul edilmiştir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının krizi öngörme konusunda yetersiz kaldıkları yönündeki eleştiriler, ülke kredi riskinin ölçümüne yönelik olarak piyasanın en güncel durumunu gösteren ve değişen koşullara hızlı bir şekilde adapte olabilen farklı göstergelere olan talebi artırmıştır.
2007 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren kredi piyasaları, kredi riskinin fiyatlandırılması konusunda çok ilginç ve önemli bir süreç yaşamıştır. Bu dönemde kredi krizi, birçok aşamadan geçmiş ve birçok sektörü etkisi altına almıştır. Yeniden değerleme süreci, ABD konut piyasasında başlamış, birçok şirketi ve bankayı etkilemiştir. Böyle kredi risklerinin büyük ölçüde yeniden değerlenmesi sürecini beraberinde gelmiştir.
Neslihan Dereli / İrade