Sema Biçer’in “16 Yaşında Bir Delikanlı ve Babası -1-” isimli köşe yazısı;
“16 Yaşında Bir Delikanlı ve Babası -1-“
M. 16 yaşında lise 2’ye gidiyor. Bir kız kardeşi var ilişkileri bozuk. Zaman zaman ona şiddet uyguluyor. Annesinin uyarılarını dikkate almaz olmuş ve sesini yükselterek konuşuyor. Saygı sınırlarını aşan sözler söylüyor. Özellikle son zamanlarda kapıyı çarpıp çıkmalar eve geç gelmeler sıklaşmış. Ders başarısı düşük, okuldan kaçmaları ve arkadaşları ile internet cafe lere takılmalar var. Tek tük sigara denemeleri var. Okuldaki hafta sonu yapılan kursların çoğuna gitmemiş. Babası oğlunun durumundan eşinin anlattıkları kadar haberdar oluyor. Ve oğlu ile aralarındaki iletişimin tamamına yakını aşağıdaki içerikte gerçekleşiyor. Oğlum aman diyeyim derslerini boşlama. İpin ucu kaçınca bir daha toparlayamıyorsun. Oku adam ol. Öyle arkadaş sevdasına okuldan kaçma. Hocalarını iyi dinle. Bak seni okulundaki kurslara da gönderiyoruz. Gözünün önüne bak. İyi bir üniversite oku. Ben yatağımı satar seni yine okuturum. Sen yeter ki oku. Bak ben okuyamadım. Ortayı zor bitirdim. Rahmetli annem az mı uğraştı. Beni kaç kere kahveden eve getirdi. Ama ben ne yaptım. Beni arkadaşlarımın yanında rezil ediyorsun diye ona etmediğimi bırakmadım. Aman oğlum sen oku… Oğlum sakın sigaraya başlama. Başladın mı bırakamıyorsun. Bak bana senin yaşlarındayken arkadaş arasında tek tük başladım. Sonra paket taşımaya başladım. Şimdide ne yaptıysam bırakamıyorum. Babamdan bırak şu mereti diye az mı dayak yedim. Yine de bırakmadım. O zamanlar ben bağımlı değilim ki istersem içmem diyordum. Babamın sözleri de bir kulağımdan giriyor diğerinden çıkıyordu. Önce sen kendine bak diyordum… Aman oğlum sen başlama… Oğlum ne zaman görsem seni ya telefonun elinde ya da bilgisayarın başındasın. Tamam, onların başında da dur. Ama o kadar para verip aldığımız test kitaplarının bir sayfası bile açılmamış. Annen seni yemek yemeye bile bilgisayarın başından kaldıramaz olmuş. Ne gecen gece… Ne gündüzün gündüz… Hepsi birbirine karışmış. Oğlum, ayağını denk al. Yoksa o bilgisayarı kırarım. Bir daha ömrü billâh göremezsin. Farkında olmadan bağlanıyorsun oğlum. Oyuna bir başlıyorsun zaman nasıl geçiyor bilemiyorsun. Bak bana, okey yüzünden annenle az mı kavga ediyoruz. İşten çıkınca şöyle arkadaşlara bir bakayım bir çaylarını içer eve giderim diyerek kahveye uğruyorum. Sonra oyuna bir oturuyorum. Saatler nasıl geçiyor anlamıyorum. Annen 50 kere telefonu çaldırıyor. Ha kalkacam de kalkacam vakit gece yarısı oluyor. Aman oğlum sen gözünün önüne bak. Eğer annen bir kere daha bilgisayardan kalkmıyor derse kıracam haberin olsun… Evet, babanın oğlu ile farklı zamanlardaki iletişim içerikleri böyle. Çocuk hiç hayır demiyor. Her seferinde sessizce dinliyor. Babasının konuşması bitince de tamam deyip yanından ayrılıyor. Ama davranışlarında bir değişiklik yok… Değerlendirmemizi haftaya yapayım.