DOLAR 34,2548 % 0.11
EURO 37,1240 % 0.28
STERLIN 44,4599 % -0.01
FRANG 39,5726 % 0.16
ALTIN 3.015,35 % 0,77
BITCOIN 67.144,27 -1.741

DEM Parti’den Bahçeli’ye yanıt! “Tecrit kaldırılsın Öcalan gelip konuşsun…”

Yayınlanma Tarihi : Google News
DEM Parti’den Bahçeli’ye yanıt! “Tecrit kaldırılsın Öcalan gelip konuşsun…”

DEM Parti’den Bahçeli’nin sözlerine yanıt: Tecrit kaldırılsın Öcalan gelip konuşsun…

DEM Parti’den Bahçeli’ye yanıt! “Tecrit kaldırılsın Öcalan gelip konuşsun…”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlu, Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın gelip Meclis’e konuşsun sözlerine yanıt vererek Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılmasını söyledi.

Glen son dakika haberine göre; DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğlu, Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın gelip Meclis’e konuşsun sözlerine yanıt vererek Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılmasını söyledi.

DEM Parti’den yapılan açıklama şöyle;

Bakırhan’dan Bahçeli’ye yanıt: İmralı’nın kapılarını açın, Sayın Öcalan’ın ne diyeceğini biz de sizin gibi merak ediyoruz

Bir taraftan elinizi uzatıp bir taraftan Kürtlerin koluna ters kelepçe vurarak Türkiye barışını sağlayamazsınız

Amed Büyükşehir Belediye Başkanımız Adnan Selçuk Mızraklı’ya bir ceza verildi. Bir gün bile cezaevinde kalmaması gereken arkadaşımıza 9,5 yıl ceza verildi. Hemen peşinde Siirt’te, Iğdır’da, Antep’te siyasetçi arkadaşlarımız gözaltına alınarak tutuklandı. Ellerine kelepçe vuruldu. Bir taraftan elinizi uzatıp bir taraftan Kürtlerin koluna ters kelepçe vurarak Türkiye barışını sağlayamazsınız. 100 yıldır zaten Kürtleri, ezilenleri polisle ve mahkemelerle muhatap ettiniz. Polisleriniz, ters kelepçeleriniz, mahkemeleriniz bu meseleyi çözseydi, bugün biz bu çatı altında olmayacaktık. Demek ki çözmedi, demek ki çözmüyor. Bizim muhatabımız kelepçeler, cezaevleri, mahkemeler değil siyasettir. İkili hukukla barış olmaz. Kürt’e ikili hukuk uygulayarak Türkiye barışı sağlanır deseniz bile kimse inanmaz. Bugün Susurluk-JİTEM Davası vardı. Bu konuda çok net sağlam deliller, veriler olmasına rağmen Susurluk-JİTEM Davasında Yargıtay tarafından beraat kararları verildi. İşte bu, ikili hukuktur. Bir taraftan insanlığa karşı işlenmiş suçları beraat ettirseniz kimse dediğinize inanmaz. Önce bu ikili hukuku ortadan kaldırmanız gerekiyor. Tekrar ediyorum: Başta Susurluk-JİTEM Davası olmak üzere, hiçbir zaman insanlığa karşı işlenmiş suçları unutmayacağız, arkasını bırakmayacağız. İktidar değiştiği zaman, bu insanların demokratik bir yargı karşısında yargılanmalarını sağlayacağız.

İmralı’nın kapılarını açın, Sayın Öcalan’ın ne diyeceğini biz de sizin gibi merak ediyoruz

Hafta Sonu Amed’deydik. Önce mitinge izin verdiler, sonra ne olduysa Diyarbakır Valiliği mitingi yasakladı. Ama Türkiye’nin dört yanından Kürtler, Türkler, emekçiler, barışı savunanlar Amed’de bir araya gelmek için yollara düştü. Amed’in bütün girişleri kapalıydı. Birçok yurttaşımız kendi kentlerinden dışarı çıkamadılar. Buna rağmen Amed halkı büyük bir sahiplenmeyle, barış yolundaki en büyük engel olan tecridin ortadan kaldırılması için iradesini ortaya koydu, sözünü söyledi. Bütün bu baskılara ve yasaklara rağmen Amed’de bir araya gelerek barış iradesini ortaya koyan Amed halkımızı huzurunuzda selamlıyor, teşekkürlerimi iletiyorum. Ben de oradaydım. Amed halkı çok net iki mesaj verdi: Barış ve çözüm üzerindeki tecrit kaldırılsın, dedi. Bu işin muhataplarından biri Ankara’dır, Meclis’tir, siyasettir, dedi.

Bugün Sayın Bahçeli’nin konuşmasını dinledim, gerçekten şaşırdım. Sayın Öcalan’a Bahçeli bugün bir çağrı yaptı. Çağrının muhataplarına ulaşması için Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini kendisi de biliyor. Ailesi ve avukatları 43 aydır Sayın Öcalan ile görüşemiyor. Sayın Bahçeli’ye çağrımdır: Sayın Öcalan’ın ne söyleyeceğini, nasıl bir çağrı yapacağını biz de merak ediyoruz sizin gibi. Tecridi kaldırın da Sayın Öcalan’ın kendi örgütüne, kendi arkadaşlarına ne dediğini hep beraber izleyip görelim. 43 aydır kuş uçmayan, kervan geçmeyen bir adaya böyle boşu boşuna çağrı yapılır mı? Bir an önce İmralı kapıları açılsın. Sizin sorduğunuz soruya Sayın Öcalan’ın nasıl cevap vereceğini merak ediyoruz. Kapıları açın dinleyelim, görelim.

Bu üstenci dille, kendisini “sahip” bizi “öteki” gören anlayışla barış gelmez

Tecrit, AİHM ve AYM kararlarını uygulamamak barışı inşa etmek değil barışı ateş atmak olur. Ama ne yazık ki Türkiye’de bir taraftan barış lafları ortalıkta dolaşıyor, tartışılıyor. Tabii biz yokuz, yine onlar tartışıyor. Bizi yok saydıklarında da yine bizim adımıza tartışıyorlar. Barış dedikleri zaman, el uzattıkları zaman da DEM Parti tartışılıyor ama DEM Partili muhataplar maalesef o platformlarda yok. Bizim adımıza hüküm vermeye, ahkam kesmeye devam eden bu anlayıştan gerçekten insan ne beklesin? Barış, ancak bir Kürt, bir Alevi, bir Ermeni, bir Süryani, bir kadın, bir yoksul kendini içinde hissederse barış olur. Bir taraftan barış lafıyla öte yandan kelepçeyle, açlık ve yoksullukla barış olmayacağını hepimiz öğrendik. Biz de öyle yabana atılacak bir gelenekten gelmiyoruz. İkincisi, bizimle öyle bu ülkenin sahibi gibi, mekanın sahibi gibi konuşamazsınız. Biz bu ülkenin kadim halklarından biriyiz. Bu üstenci dili, kendisini “sahip”, bizi “öteki” kabul eden dili kabul etmiyoruz. Barış böyle gelmez. Ayrıca, mekanın sahipleri emekçilerdir, üretenlerdir, ezilenlerdir; Çanakkale’de yaşamını yitirenlerdir, Malazgirt’te kapıları açanlardır. Bu topraklarda sizden önce Pir Sultanlar, Hacı Bektaşlar vardı, Seyit Rızalar vardı.

Barış parmak sallayarak olmaz; bir masada oturanları eşit görerek sağlanır

Yaşımız 1 ama işte o geleneğin temsilcisi bizleriz. Bir sahip varsa o masada oturan herkestir. Yozgat sahip ise Kars da sahiptir. Zonguldak sahip ise Amed de sahiptir. Birisini dışlayarak, bu ülkede birilerine bir şey bahşetmiş gibi davranarak emin olun ki hiçbir şey yapılamaz. Herkes diline ve üslubuna dikkat etmelidir. Barış bir masada oturanları eşit görerek sağlanır. Böyle bir taraftan elini uzat, diğer taraftan parmak salla, tehdit et. Böyle olmaz. Lütfen üslubunuzu, dilinizi gözden geçirin. Eğer samimiyseniz tabii ki. Kaldı ki bu barış söylemlerinde gerçekten bir samimiyet var mı? Çünkü bir şey görmedik. Sürekli eleştiri var, sürekli bir yol çizme tehdidi var. Sürekli nasıl davranacağımız konusunda bizlere parmak sallama var. Nedir bu Kürt meselesi, nedir Türkiye barışı? Bunun çözümü neredir, nasıldır? Bu barışı nasıl ve kimle sağlayacağız? Bu tartışılmıyor. “Aman şuna dikkat et, şunu söyleme, şöyle yürü, buranın sahibi biziz…” gibi söylemler Türkiye barışını zehriler.

Haber Merkezi / Büyük Sivas Haber

YORUM YAP