15 Temmuz darbe girişimine “kontrollü darbe” diyerek Fetöcüleri aldatılmış ve oyuna gelmiş birer masum gibi göstermek isteyen bir Ana Muhalefet liderimiz var. Hatta el altından bu darbe girişimine “tiyatro” gözüyle baktıran bir lider kendisi aynı zamanda. Ve kendi vekilleri tutukluyken ( Mustafa Balbay, Mehmet Haberal) kılı kıpırdamayan ve adaletin kestiği parmağa cılız bir ses çıkaran Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu 25 yıl ceza alıp tutuklanınca yollarda “adalet” aramaya başladı. Bu yürüyüşün nasıl sonuçlanacağını hepimiz göreceğiz. 9 Temmuz’da Maltepe’de yapılacak mitingle yürüyüş bitecek ama Kılıçdaroğlu istedikleri yerine getirilmezse başka eylemler yapılacağını da söyledi. Gözümün önüne filmlerde banka soyan ve istekleri yerine getirilmezse elindeki rehineleri bahane edip polisten uçak ve para isteyen artisler geldi. Gerçi Kılıçdaroğlu devletten neler isteyecek meçhul. Ama 3. Havaalanını yapmayın, Kanal İstanbuldan vazgeçin, Esed’e yeniden kardeşim diyin, Sisi’yle buzları eritin ve artık pkk ve fetöcüleri affedin gibi gayet devletçi(!) , yerli(!) ve insani(!) talepleri dillendirirse şaşırmam.
Özellikle Doğan Medya Grubu tüm gücüyle bu yürüyüşü masum gibi göstermeye çalışsa da , Maçka Parkındaki “adalet nöbeti”nde mikrofonlardan insanları sokağa, isyana çağıran Şenay Günaydın adaletin pençesinden kurtulamadı ve tutuklandı. Hani dışarıdan biri olsa ve nöbeti sabote etmek isteyen biri olsa anlarım ama bu kadın hem Chp üyesi hem de Chp’li Ataşehir Belediyesi’nin kadrolu çalışanı. Zaten herkes medyadan bol, bol bu kadınla ilgili haberleri okudu ve işin masumiyet kısmının bir maske olduğundan emin oldu. Çünkü hem Chp, hem Kılıçdaroğlu defalarca bu ülkenin faydasına olan her oluşumun tam karşısında durdu. Ülkesine faydası olmayanın şimdi “faydalı” olacağına inanmak akıl yoksunlarının işi. Kimse kusura bakmasın ama bu yürüyüşe destek verenlerin de katılanların da amacı ülkenin adaleti değil, ülkenin Erdoğansız olabilmesi. Ülkenin parçalanması için her türlü oyunu oynayan düşmanların ekmeğine yağ süren bu adımlar içeride ki kankalarıyla birleşince umut gibi görünse de hevesleri yine kursaklarında kalacak. İç savaş isteyenler ve bunun için sokağı kullanmaktan çekinmeyenlerin sahiden ülkeyi sevdiğine nasıl inanabiliriz?
15 Temmuz darbe girişimi sonrası devlet haklı bir şekilde Olağanüstü Hal kararı aldı ve bunu ülke genelinde uygulamaya soktu. Darbe girişimine katılanlar ve fetö destekçileri ya içeri alındı ya da görevlerinden uzaklaştırıldı. Tabi ki bu süreçte haksızlıklar oldu ama yine aynı devlet o haksızlıkları gidermek için gerekli adımları attı. Yani Kılıçdaroğ’lunun yollarda aradığı adaleti devlet yerine getirmiş oldu. Eksiklikler var mı elbette var ama bunlar düzeltilmeyecek şeyler değil. Gerçi bana soracak olursanız “adalet” ithal kanunlarla sağlanmıyor. Hele ki insanın kendi eliyle yazdığı kanunlar her zaman “hakkı” tam dağıtamıyor, “adil” olamıyor. ALLAH’ın emrettiği düzene uyulsa ve hukuk bu şekilde dizayn edilse inanın Kılıçdaroğlu bile bu “adalet”e ve “adil”liğe şapka çıkartacaktır, itiraz edemeyecektir.
OHAL uygulamasına en başından beri çok bozuluyor Ana Muhalefet liderimiz. Hatta olayı bir adım öteye taşıyıp 12 Eylül darbesi sonrasında cuntacı Evren Paşanın yaptıklarının, 20 Temmuz’da uygulamaya konulan OHAL’le aynı kefede olduğunu söylüyor. Bu söylemi sırasında 15 Temmuz darbe girişimini unutuyor ve her zaman söylediği “kontrollü darbe” cümlesini iyice pekiştirmeye çalışıyor.Lütfen gönüllü birisi çıkıp siyaset ve darbeler tarihi dersi versin bu sıcakta yollarda kendini heba eden Kılıçdaroğlu’na. Evren darbeyi yaptığında bütün siyasi liderlerin gözaltına alındıklarını, siyasi yasaklı olduklarını, bir sağdan,bir soldan asılan insanları, masum ya da suçlu ayrımı yapılmadan, sadece sağcı ve solcu oldukları için cezaevine atılan ve işkence gören yüzbinlerce insanı hatırlatsın.Darbe sürecine kadar sokakların nasıl kaynatılıp kanların akıtıldığını, binlerce insanın bu sokak teröründe nasıl can verdiğini ve bu organizasyonunda dışarı kökenli olduğunu örnekleriyle ezberletsin!
Biraz vicdan be Kılıçdaroğlu, tamam muhalefet yapacaksın ama kendi safını hainlere yakın olarak belirlersen ve onlara kucak açarsan bu millet seni affetmez. Osmanlı’yı parçalatanların, Cumhuriyet tarihi boyunca ülkeyi hep istedikleri gibi yönettirenlerin sonunun geldiğini, sokaklarda yeniden kan kazanlarını kaynatmadıktan sonra bu ülkenin yükselişini engelleyemeyeceklerini nasıl olurda görmez ve bu oyunun bir parçası olmaya heves edersin.Hep emir almakta geçmiş bir ömrünüz oldu eyvallah ama ülkeye hizmet emir almaktan değil ülke için kendi başına karar vermek ve bunu uygulamaktan geçer. Ülkenin geleceği için kendi evladına kıyan Fatih’ler, Kanuniler varken ülkeyi bölmek isteyenlere kol kanat germenin neresi insanlık, neresi özgürlük, neresi demokrasi. Bu ülkede yeniden kardeş kanı dökmek isteyenler unutmasın ki ilk damla kendi kanları olur. Bu millet hem kardeşine hem de liderine sahip çıkacağını daha Erdoğan insanları meydana çağırmadan tankların altında, mermilerin ucunda can vererek gösterdi. Kimse kendini kandırmasın hiç kimse sokağa demokrasi için çıkmadı. Herkes meydana lideri Erdoğan için çıktı ve liderinin yok edilmesine müsaade etmeyecek. Erdoğan’sız bir Türkiye hayal edenler ister yürüsün, ister koşsun, ister yüzsün ya da uçsun fark etmez, gereken cevabı alır uyarmadı demeyin vesselam!