Hüseyin Aktaş’ın “Dindarlık Tarzımız Resul(sav)’ün Ahlakıyla Uyuşmalı!..” isimli köşe yazısı;
“Dindarlık Tarzımız Resul(sav)’ün Ahlakıyla Uyuşmalı!..”
Bugün kü ilham kaynağımız Ahzap Suresi. 21. Ayettir.
“Gerçek şu ki, Allah’ı ve Ahiret Günü’nü (korku ve umutla bekleyen) ve O’nu her daim anan kimseler için Allah’ın Elçisi güzel bir örnek teşkil eder!”
Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş olan ve tüm kötülüklere savaş açmış bir peygamber..
Peygamberde ki bu üstün özellikleri görmek için bir kaç fakulte bitirmeye gerek yok sanırım. Yeter ki bizler sorumluluklarımızın bilincinde olalım.
Şunu unutmayalım O(sav) içinde yaşadığı toplumdan ayrı yaşamıyor ama ayrı düşünüyordu. Bambaşka bir hayatı yani izzeti, şerefi, onuru kula kulluğu değil Allah(cca)’a kulluğu önemsiyordu.
0(sav) kitabına uydurmayı değil kitaba uymayı prensip edinmişti. Ve atalarından aldığı kültü, adeti, geleneği değil Allah’tan aldığı ayetleri hayatına aksettiriyordu.
Şu hadîs-i şerîf, O’nun ümmetine verdiği değeri anlatması bakımından ne kadar mânidârdır:
“Benimle sizin durumunuz şuna benzer: Bir adam ateş yakar. Ateş etrafı aydınlatınca pervâneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar, bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız, onlara mânî olmaya çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak pek çoğu ateşe düşerler. Ben, ateşe düşmemeniz için sizi belinizden, kemerinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe atılmak için koşuyorsunuz!” (Buhârî, Rikâk, 26)
Böyle bir Resul (sav) örnek alınmaz mı?
Uçlarda gezinenler, kendi heva ve heveslerini ilahlaştıranlar mı bizim için örnek teşkil edecek?
Yeryüzündeki tüm gelişmeleri kendinden menkul gören, kendilerini hakikatin merkezine oturtanları mı örnek alacağız.
“Beni Hud Suresi ihtiyarlattı!” diyor Resul (sav). Bakalım ne diyor Rabbimiz O surede?
“Şu halde emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Ve seninle birlikte yürümek için sana uyanlar da (aynı yolu tutsunlar)! Asla sınırı aşmayın! Unutmayın ki O yaptığınız her şeyin farkındadır!” (Hud Sur, 11/112)
O gün kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu.
Bugün ise kız çocuklarının küçücük cesetleri kıyıya vuruyor.
Bir lokma ekmek uğruna yollara koyulan kimsesizlere çelme takan sözüm ona modernist tiplerin ne farkı var 14 asır evvel ki zalimlerden?..
Bizim de Resül(sav) gibi ev ev merhamet şebekeleri döşememiz gerekmez mi?
Şair diyor ki;“Anlayabilseydiniz ağlayabilirdiniz?”
“…Size (orada,) düşünmek isteyen herkesin düşünebileceği kadar uzun bir ömür vermedik mi? Ve (üstelik) size bir uyarıcı da gelmişti!…” Fatır Sur, 35/37
Köre nedir köre ne, görenedir görene?
Eski Diyanet Reisi Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU “Yüzlerce İslâm dünyasının içinde bulunduğu sıkıntıları da Kur’ân’ı anlayamamasından mı kaynaklanıyor?” diye bir soruya şu cevabı veriyor;
“…Din bir bütündür.Hayatın her alanında dinin o rahmetinin, adaletinin, merhametinin gerçekleşmesi lazım. Dindarlık tarzımızı, bilincimizi gözden geçirmemiz lazım. Daha kapsayıcı, daha bütüncül bir dindarlık tarzı inşa etmemiz lazım. O zaman zaten kendiliğinden sorunlar çözülür…”
Çözümün adresi belli.
Müslümanlık ciddiyet ister! Bu soruya “Ciddiyim!” cevabını veren herkes aynaya bakmayı, önceliklerini gözden geçirmeyi bilmelidir.
İnsanlık bunalım çağından kurtulup huzura ermek istiyorsa yapacağı en güzel şey belli
1-İçerisinde her çağa özgü vahyi mesajlar barındıran Kur’an’ı rehber edinmek
2- Kendisinde tüm insanlık için güzel örnekler barındıran Resul(sav)’ e layık bir ümmet olmak.
Bilge kişilik Aliya İzzetbegoviç diyor ki;
“Müslüman olarak yaşamak ve ayakta kalmak istiyorsa eğer o, ortam, topluluk ve düzen yaratmak mecburiyetindedir. O dünyayı değiştirmek zorundadır, aksi taktirde o değişecektir!”
Değişmek, dönüşmek, gelişmek tüm zalimlere ve küfre direnmekle olur.
Eylem ve söylemiyle, sözüyle sohbetiyle, bakışıyla duruşuyla!..
Dibe vuran insanlığın İslam adasına demir atmaktan başka çaresi yoktur vesselam!…
Hüseyin Aktaş / Memleket