DOLAR 35,6156 % 0.08
EURO 37,0370 % -0.2
STERLIN 43,8684 % -0.17
FRANG 39,2545 % -0.03
ALTIN 3.119,16 % 0,64
BITCOIN 102.104,78 0.498

Disleksi, Disgrafi, Diskalkuli, Dispraksi 4

Yayınlanma Tarihi : Google News
Disleksi, Disgrafi, Diskalkuli, Dispraksi 4

Yazı dizimizin dördüncü aynı zamanda da son bölümünde Özgül Öğrenme Güçlüğünden şüphe edilen çocukların tanılama sürecinden bahsedeceğiz ve genel bir değerlendirme yapacağız.

Disleksi, Disgrafi, Diskalkuli, Dispraksi 4

İlk üç bölümde, özellikle pandemi sonrası günlerde okullu olan çocuklarımızın önceki yıllara göre daha zor bir öğrencilik yaşadıklarını, öğrenme güçlüğü çektiklerini, öfke nöbetleri geçirdiklerini, davranış bozukluklarına sahip olduklarını, gözlük kullanım sayılarının arttığı, önceden gözlük kullananların ise gözlük derecelerinin arttığı bilgilerini paylaşmış ve genel olarak disleksi, disgrafi, diskalkuli ve dispraksi tanımlamaları yaparak, bu tür öğrenme güçlükleri olan öğrencilere dair değerlendirmelerde bulunmuştuk. Erken tanının önemini belirtmiş, gayemizin; ebeveynlerde ve öğretmenlerde küçük de olsa, bir farkındalık oluşturarak, konuya kamuoyunun dikkatini çekmek olduğunu belirtmiştik.

ÖGG belirtileri ile Çocuk Psikiyatri servisine yönlendirilen çocuklara randevu verilerek çeşitli zekâ testleri yapılıyor. Doktor, zekâ test sonuçlarıyla birlikte çocuğu tekrar değerlendiriyor ve sonrasında tanılamada bulunuyor. Ardından, çocuğu ÇÖZGER’e (çocuklar için özel gereksinim raporu) yönlendiriyor. ÇÖZGER’den randevu almak çok da kolay değil. On beş günde bir belli saatler arasında saniyelerle yarışarak randevu alabiliyorsunuz. Randevu günü raporda belirtilen birçok kliniğe çocuğu götürerek, tek tek dolaşıp Heyet Raporu alıyorsunuz. Sonrasında bu rapor ile birlikte RAM’a (Rehberlik Araştırma Merkezi) gidip bir randevu da oradan alıyorsunuz. RAM’da değerlendirilen çocuk, gerekli şartları taşıyorsa, okulunda Destek Eğitim Odasında haftada sekiz saate kadar Özel Eğitim alabiliyor. Hatta eğer gerek görülürse Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinden de haftada iki saat yararlanabiliyor. Bu okuldaki eğitimin ve servisin ücretini de Destek Eğitim Odasında olduğu gibi devletimiz karşılıyor. Bu anlattıklarım bugünün şartlarında ve yoğunluğa göre üç ay kadar sürebiliyor.

Tanılama sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var. Bunların başında, Özgül Öğrenme Güçlüğüne neden olabilecek, öğrenme sorunlarına yol açabilecek birçok nedenin ayrı ayrı ya da ÖÖG ile birlikte bulunabileceğinin iyi değerlendirilmesi gelmektedir. Çünkü DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) ve üstün zekânın eşlik etmesi de sık görülür. Sürecin iyi yönetilememesi durumunda aksiyete bozukluğundan, davranış sorunlarına, tik bozukluğuna kadar birçok olumsuz durum da bu tabloya eklenebilir. ÖÖG’de eşlik eden tanıların olması, tedavi, eğitim ve düzelme sürecini olumsuz etkiler… Birlikte en sık görülen bozukluk Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’dur. ÖÖG ile DEHB’in birlikte görülme oranı yüzde 30-70 arasında değişmektedir. (s: 63-65) “Çoğu zaman eşlik eden tanılar gözden kaçabilir. Bazı durumlarda da eşlik eden tanı asıl tanı gibi düşünülüp ÖÖG gözden kaçabilir.” (s:67)

Yine ÖÖG’li çocuklarda davranım bozukluğu, karşıt olma, karşıt gelme bozukluğu, düşük benlik saygısı, somatik yakınmalar( Kişilerin yorgunluk ya da ağrı gibi fiziksel belirtiler karşısında aşırı endişe duyduğunda ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.) akranlarına göre daha sık görülür. (s: 66) ÖÖG’li çocuklarda, çalışmasına rağmen akademik olarak başarısız olmaları nedeniyle dıştan denetimlilik algısı gelişebilir. Kendisi ne kadar çabalarsa çabalasın başarılı olamayacağı düşüncesi yerleşir. Öğrenmedeki başarısızlığını kendisinin anlayamadığı ve üstesinden gelemediği zorluklara bağlar. Bu süreç, bir süre sonra motivasyonun ve çabanın azalması (öğrenilmiş çaresizlik) sonucunu doğurabilir. (s: 74-75)

Aile ve öğretmenlerin, çocuğa öğrenme ile ilgili yaşadığı güçlüğü açıklayıcı ve destekleyici tutum ve davranışları önemlidir. Bununla birlikte, ÖÖG yaşayan çocuğa yetenekli olduğu alanların keşfi, bireysel performanslarını sergileme ve başarılı olabileceğini görme şansı verilmesi çok önemlidir. (s:74)

“Çocukları ÖÖG tanısı alan anne babanın böyle bir durumda sıklıkla verdikleri ilk tepki genellikle inkârdır. Öğrenme güçlüğünü görmezden gelip, çocuklarının daha çok çalışarak başarılı olabileceğini düşünebilirler. Yine bu başarısızlığı okula ve öğretmen de bağlayabilirler…” (s:76)

“Özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklarda erken dönem ve sonraki aşamada farklı alanlarda destek gerekir.”(s:79) Her iki aşamada da öğretmen ve ailenin rolü önemlidir. Tutarlı, cesaretlendirici ve çabasının onaylandığı bir tutum sergilenmesi doğru olacaktır. Aile ve öğretmen; Çocuğun duygusunu anlamalı, çabalarını değerlendirip takdir etmeli, olumsuz etiketlemeler yapmamalı, çocuğa gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler belirlemesinde yardımcı olunmalı, çocuğun başarı duygusunu yaşayabileceği alanları keşfetmesi sağlanmalıdır. (s:79-80)

Özgül Öğrenme Güçlüğü olan öğrencilere karşı okul idarelerinin ve öğretmenlerin daha anlayışlı ve toleranslı olması gerekir. Bazı okul idarecilerinin ÖÖG’li ya da kaynaştırma tanısı almış olan öğrencilerin kayıtlarında isteksiz davrandıkları da kulağımıza geldi. Hatta bir öğretmenimiz, kendisi de bir eğitimci olduğu halde bir anaokulu müdürüyle epey sorun yaşamış. Okullar açılalı daha bir aylık bir süre bile geçmeden, “öğrencide davranış bozukluğu var, uyumsuz, özel eğitim okuluna gitmesi lazım” şeklinde söylemlerle çocuğun kaydını aldırmış. Gerekçe ise sınıftaki diğer sorunsuz öğrencilerin eğitim haklarının gasp edildiği iddiası… Herkes sorunsuz, engelsiz, başarılı, uyumlu çocuklar, sorunsuz veliler, sorunsuz iş ortamı isteyebilir. Fakat bizler böyle bir dünyada yaşamıyoruz. Asıl muallimlik, sorunlu, dezavantajlı, başarısız çocukların başarıya ulaştırılmasında, sorunların çözülmesinde kendini gösterir. Başarı; ortalaması doksan olan öğrencinin, ortalamasını doksan beşe çıkarmak değildir. Asıl başarı; ortalaması 20-30’larda olan bir öğrenciyi 50-60’lara çıkarmaktır.

Es-selam…

NOT: DİSLEKSİ (Özgül Öğrenme Güçlüğü) Dr. Olcay Karaca, Dr. Deniz Tirit Karaca, Selvi Çalış, Gülay Yiğit, Psikonet Yayınları, 2.Basım 2018 (Sayfa numaraları verilen bölümler bu kitaptan alınmıştır. Psikonet Yayınları, 2.Basım 2018


YORUM YAP