Berat Demirci’nin “Ekonomi ve Dua” İsimli Köşe Yazısı;
“Ekonomi ve Dua”
Birazını zaman zaman söyledik. Anında kavranması zor konulardır, tüketim toplumu üyelerinin ise kavraması zaten muhaldir. Kapitalizmi eleştirirken hayatımın hiçbir döneminde ne doğuyu, ne batıyı endüstri devrimini gerçekleştiremediği için suçlamadım. Anti-kapitalist olmak benim için ekonomi politik bir tercih değil; inanç meselesidir. Bu da benim ve benim gibi olanların farkıdır. İktisadı da sosyolojinin içinde sayarsak; hakim formasyon, batıyı ölçek olarak koyduktan sonra düşünen adamların elinde ve dilindedir. Önce tefekkür etmenin sınırlarını çizmiş, sonra düşünce özgürlüğüne geçmişlerdir. Mahallenin cahil akademisyenlerinin ve sırf içinin taşıdığını onlara hibe eden arka sokağın “iştah varlığı” çocuklarının ön yargı ve iğrenç saldırı tarzlarını görmemeye, duymamaya çalışıyorum. Soyut düzlemde tavşan tersi fikirler öne sürmek, bana göre “yaltaklanmak” ve “bilgi şov” yapmaktır. Somut hedefleri de –ki, bu yel değirmeni bile olabilir- karşısına alan insan ise, saygı duyulası tek varlıktır. Dünyanın sıfır toplamlı bir yarış olduğunu, öteye istatistiklerin inkılâp etmediğini teorik olarak herkes anlayabilir. Ama çok az adam bunu hayatına aktarır; günümüzün üniform insanı için son derece zordur. Ciddi bir maarif ve eğitim çabası gerektirir, “Benim oğlum paşa olacak” kafası, peşin cehalettir. Karneniz iyi de olsa, cehaletten kurtulunduğuna delil olmaz.
Çok az sayıda tüketimini planlayabilen ve namerde boyun eğmeden, merde muhtaç olmadan yaşayan insan olduğunu zannediyorum. Bir üst-düzey trol çıkıp su-i zanda bulunmuşsun da diyebilir. Geriye kalanı ver yutsun, al tazelensin, değiştir statün gözüksün zihniyetine göbekten bağlanmış kitlelerdir. İstediğiniz çağrıyı yapın, kitle en fazla ani enerjiyle toplanıp dağılabilecek bir varlıktır, o tür bireylerden oluşur. Böyle anlarda, bu bireyler kuvvetlinin yanında kurnazca yer alır ama ihtiyatlıdır; kârını zararını milimi milimine hesaplar. Kitle insanı doğruya saygı duyar ama yalanla işini yürütmeyi tercih eder. Çünkü doğru, onun işini yürütmesi için elverişli değildir.
“Moral değerler”i harekete geçirerek ve inanç diliyle ekonomik çağrılarda bulunarak düşmana meydan okunur mu? Okunur ama bu eğer, o ana kadar gelen yaşam tarzınız ile çelişiyorsa bence ortada, fırtına anında “Allah!” demeye benzer bir durum vardır. Dünyayı tanımlamakla ilgili bir şey söylediğinizde ekonomiyle ilgili bir şey söylüyorsunuzdur. Söylediğiniz gibi yaşıyorsanız “hayatî ve mematî” bir durum söz konusudur.
Benim başıma gelmişti, hâlâ hatırlar ve gülümserim. Müzik öğretmenimizle bir yıl boyunca garip bir durum yaşamıştık. Bana takmadığı/takılmadığı ders yok gibiydi. Beni bir gün ve özellikle İstiklal Marşı söylemek üzere sözlü imtihana aldı. Ani bir şeydi ve anlaşılan öğretmenimi yine bir hâlim sinirlendirmişti. “Solo yapamam, on kıtayı ezberden okusam!” dedim. “Otur, otuz!” dedi ve not defterine yazdı. Müzikten de ikmale kalmam söz konusu olabilirdi. Ertesi hafta, yine aniden beni sözlüye çekti. Bu sefer, bazı müzik terimleri sordu, cevaplandırdım. Gülümsedi ve “Doksan!” dedi. Tam memur mülakatı gibi bir sözlü, şimdi hâlâ gülüyorum. “Ne yapmayı düşünüyorsun, okul bitince?” diye sordu. “İnşallah!” ile başladım ve hedefimi söyledim. O da, “Allah, bu işe karışmaz!” dedi. Ben de “Nerden biliyorsunuz?” dedim. Ortalık yine karıştı. Mezun olmadan önce sınıf öğretmenimize benim çok zeki ama dağınık olduğumu söylemişti. Ellerinizden öperim öğretmenim, göçtüyseniz de Allah gani gani rahmet etsin. O sözünüzün “inkar mahiyetinde” olmadığını elbette biliyorum, o zaman da anlamıştım.
“Küllî irade”ye uzak bir iş ve işleyiş olmadığına inananlardanım. Bu, tercihe bağlı bir inanma düzlemi değil; belirleyici ve hayatî bir konudur. İnsan, duasını da ona göre belirler, çünkü. Dünyevî işlerini, özellikle “tüketim şekli”ni “piyasa iradesi”ne teslim etmemiş, çok az sayıda adam içine girdiğinden emin olanlardan dua beklerim. Dualarının tesirli olacağına da inanırım. Namerde boyun eğmeyecek, merde muhtaç olmayacak bir dünyalık için dua edebiliriz meselâ…
Berat Demirci / Bizim Sivas