DOLAR 35,2185 % -0.04
EURO 36,7470 % -0.11
STERLIN 44,3202 % 0.7
FRANG 39,4341 % 0.87
ALTIN 2.967,30 % -0,04
BITCOIN 95.193,86 -1.749

Köşe Yazarımız Ertuğrul Dalbastı Yazdı “Sivasspor 3-4 FC Ballkani: Sivasspor’un depresyonu”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Köşe Yazarımız Ertuğrul Dalbastı Yazdı “Sivasspor 3-4 FC Ballkani: Sivasspor’un depresyonu”



Sivasspor 6 Ekim akşamında bir süredir üzerinde dolandırdığı kara bulutları bir nebze dağıtmak, bu kaotik, içinden çıkılmaz “kurumsal depresyonu” yenebilmek – veyahut bir nebze ötelemek – adına önemli bir fırsatı elinde, önünde buldu.

Köşe Yazarımız Ertuğrul Dalbastı Yazdı “Sivasspor 3-4 FC Ballkani: Sivasspor’un depresyonu”

Her ne kadar ligde aksi bir durum olsa da, Sivasspor Avrupa’da gerek bireysel performansların, gerekse karşılaşılan Slavia Prag’ın ve Cluj’un Sivasspor’un oynadığı oyun yanıt verememesinin sonucunda iyi bir ivmeyle grubunun önemli bir adayı olarak varlığını sürdürüyordu. Haftaiçi yönetime karşı olan tepkinin sosyal medyadaki tezahürlerini sık sık duymamız hasebiyle, bu ivmenin devamlılığı Otyakmaz yönetiminin Sivasspor’daki varlığında şüphesiz önemli yer tutuyordu.

Maç öncesi kadro tercihlerini ele aldığımızda, Sivasspor’un yapısını bir hayli değiştirdiğini görebiliyoruz. Savunma tandemini, geçtiğimiz maçta gösterdiği performansla tepki çeken Aaron Appindangoye’nin birincil alternatifi Caner Osmanpaşa’nın Goutas’la işbirliği oluştururken, orta saha grubunda ise Hatay maçından farklı olarak Hakan, Ulvestad ve Charisis’le oluşan üçlü hat vardı.

Bu durum, geçtiğimiz maçtaki dizilişten farklı bir dizilişi de beraberinde getiriyordu, zira 4-2-3-1 tabanlı dizilişleri kullanmayı alışkanlık haline getiren Rıza Çalımbay, Dia Saba’nın sağ kenara çekilmesi ile birlikte çift pivottan oluşan kalabalık orta sahayı tercih ederek, tempolu bir oyun oynayan Kosova temsilcisini kalabalık karşılamayı amaçladı.

Orta saha tercihini bir nebze doğru bulmakla beraber, Dia Saba’nın kanatta tercih edilmesi Sivasspor’un top paylaşımı için şüphesiz kötü bir tercihti. Orta saha gibi asgari surette oyun alışkanlığı ve birbirini tanıma gerektiren bir bloğu sürekli yenilemek bir yana, kenarlara deplase olma imkanı bulduğu on numara mevkisinden kopan Dia Saba’nın işlevsizleştirilmesi de Sivasspor’un hücum üretkenliğini sekteye uğratabilecek bir tercihti.

Öyle ya da böyle sahaya çıkan Sivasspor, kusursuz bir start alarak daha maçın başında öne geçti. Topu hızlıca üçüncü bölgeye taşıyan temsilcimizin Ulvestad’la bulduğu gol bir kırılma noktası olabilir, oyuna kurulabilecek ağırlıkla rakibin gardı düşürülebilirdi ancak bu durumun kolay olmadığı da bir gerçek. Ballkani, ilk iki maçında sahaya karakter koyan, oyundan kopmayan bir takımdı, ki nitekim Sivasspor’a karşı – özellikle ilk yarıda – yoğun bir üstünlük kurdu.

İlk yarıda bu dakikadan sonra Sivasspor’un sahada alacağı aksiyonu genel hatlarıyla bireysel performanslar ve Kosova temsilcisinin kurduğu hücum setleri belirleyecekti. Her ne kadar bazı pozisyonlarda bariz Sivasspor’un geriye dönüşlerde yetersiz olması söz konusu idiyse de, Kosova temsilcisi genel hatlarıyla yerleşik Sivasspor bloklarının arasını aşmaya çalışarak 3. bölgeye gidiyordu.

Caner Osmanpaşa’nın kaybettiği topun akabinde güzel bir hücum setiyle duruma eşitliği getiren Kosova temsilcisinin, aynı strateji ve aynı oyun düzlemiyle sürdürdüğü saha içi ivme, onları daha maçın başında düştüğü noktada hızlıca çıkardı. Sivasspor’un geriden oyun kurma eksiğinin de varlığıyla birlikte pozisyon zenginliği yaratan Ballkani, ilk yarıda 2 gol bularak devreye üstün girdi.

Peki ilk yarıda Sivasspor’un hücum planı neydi? Açıkçası Sivasspor’un Gradel’in derine inip bireysel becerilerini sergilediği enstantaneler ve bu enstantanelerde boşalttığı alanlarla üçüncü bölgeye taşınan toplar dışında temel bir hücum seti ya da kullandığı koridor yoktu. Ki bu eforun genellikle duran topla sonuçlandığı ve bu duran toplardan edinilen kenar top organizasyonlarının da sonuçsuzlukla tamamlandığını düşünürsek, bu plan çok geçerli bir plan sayılmaz.

İlk yarının 2-1’lik sonuçla tamamlanmasının ardından, Sivasspor ikinci yarının başında momentumu eline alan taraf oldu. Skoru eşitleme çabası içerisinde olan temsilcimiz, birinci yarıda bulamadığı net pozisyonları bulsa da, özellikle Yatabare’nin başrolünde olduğu bu pozisyonlardan skoru bulamadı.

Sivasspor’un yoğun ön alan baskısının en bariz defekti, yine söylediğimiz gibi savunmada yaratılan boşluk. Hızlı hücumlarla oyunu üçüncü bölgeye taşıyan Ballkani, üçüncü golde bir de rahatlıkla ceza alanında paslaşma imkanı buldu. Güzel bir vuruşla tamamlanan pozisyonda 3. golünü atan Ballkani, temsilcimizden farklı olarak ne yapmak istediği net, oyunu da buna göre kurgulayan bir görünümdeydi, ki bu durum maçın sonucuyla direkt olarak bağdaşıyor.

Panik halinde rakibine yanıt vermeye çalışan bir takım ve ne yaptığını bilerek doğru oyunu oynayan bir rakip… Hakkını yemeyelim, özellikle 3-1’lik skorun akabinde baskısını, skor arayışını arttıran Sivasspor, 9 dakika sonra farkı bire indirmeyi de başardı.

Sonrası bambaşka bir hikâye… Son dakikalarda yoğun baskı gösteren bir takım. Seyircisi önünde hem mevcut gidişatını değiştirmek, hem de Avrupa’daki mücadelesini sürdürmek istiyor… Bu arayışı 90+2’de bir biçimde cevap buluyor ve senaryonun skorun rengi değişiyor. 3-3’ün ardından bu skoru kabullenecek, bundan tatmin olacak bir konumda, hatta belki bir 4. gol arayacak. Lâkin daha skorun sevinci yaşanmadan ceza sahasında özgür bir biçimde boş alan bulan, seken topu skora çeviren bir rakip.

Kötü gidişata devam, belki de çok daha kötü biçimiyle. Çok daha farklı şeylerin sorgulandığı, çok daha farklı isimlerin, fikirlerin vukû bulduğu bir sürece kapı açarak… Sivasspor’un akıbetini tahmin etmek güç, ama şunu açıkça söylemekte, hatırlatmakta ve unutturmamakta yarar var. Avrupa’da bir Kosova temsilcisi, bir Türk temsilcisine karşı oyun üstünlüğü kurdu ve bu oyun üstünlüğünü o Türk temsilcisinin evinde 3 puanı alarak başardı.

Evet, belki milimetrik değişimlerle Sivasspor bu maçı kazanabilirdi, yine evet Sivasspor özellikle ikinci yarıda kötü bir oyun ortaya koymadı, ancak esas mesele; Sivasspor bir depresyonun içerisine umarsızca sürükleniyor.

Dönülmeyecek, sona ermeyecek bir durum değil, ancak bu depresyon her hafta tekrarladığım üzere bir yenilenmeyi talep ediyor. Ve şunu da düşünüyorum; 31 milyon euro kadro değeriyle, 10 takımdan oluşan tüm bir Kosova Ligi’nin ortaya koyduğu 25 milyon euroluk değerin üzerinde olan Sivasspor için, böylesine hazin bir biçimde mağlup olmaktan daha iyi bir yenilenme sebebi olabilir mi?

Büyük Sivas Haber


YORUM YAP