DOLAR 35,1761 % -0.01
EURO 36,7640 % 0.01
STERLIN 44,4039 % 0.28
FRANG 38,9936 % -0.37
ALTIN 2.956,54 % -0,72
BITCOIN 94.316,67 -1.632

Geçmiş ama geçmemiş konular

Yayınlanma Tarihi : Google News
Geçmiş ama geçmemiş konular



Eş ilişkilerinde tartışma konularının başında geçmişle ilgili halledilmemiş işler yer alıyor. O halledilmemiş işlerin de pek çoğu eşlerin kendileri ile ilgili değil, diğer kök aile bireyleri ve akrabaların söz, davranış ve tutumlarını algılama şekli ile ilgili oluyor.

Geçmiş ama geçmemiş konular

Bu konular, üzerlerinden yıllar geçmesine rağmen hala bugünün konusu olmaya devam ediyor ve tartışmaların bir numaralı gündemini oluşturuyor. Konular; Kız istemedeki bir bakış, nişandaki bir söz, düğündeki bir davranış, hoşa gitmeyen bir öneri, beğenilmeyen bir hediye vb gibi herhangi bir durum olabiliyor.

Konu tazeliğini koruyarak ve hissedilen öfkesi daha da büyüyerek yıllarca devam ediyor. Hatta çoğu zaman suçlu ya da sorumlu görülen kişinin durumdan haberi bile olmayabiliyor. Eşler arasında sorun oluşmasının çoğunlukla nedeni, eşlerin, ilgili konulara birbirlerinden farklı anlamlar yüklemelerinden kaynaklanıyor. Birisi için son derece sıradan ve olağan olan konu, diğer eş için yaşamsal bir sorun olarak algılanabiliyor. Örneğin aynı konu ile ilgili bir eş diyor ki; “Sen bu olayda nasıl bir sorun yok diyebilirsin, nasıl bu kadar kör olabilirsin” Diğer eş de diyor ki; “Sen benim ………….. hakkında nasıl bu kadar kötü düşünebilirsin, ammada abartıyorsun.

Aslında hiçbir şey yok. Sen kendi kendine sorun edecek şey arıyorsun” Yukarıdaki iletişim tarzı gerginliği tırmandırıyor ve ilişkiyi çıkmaza sokuyor. Bu geçmiş konuların hallolmamasının ve bir türlü geçmemesinin en önemli nedeni ifade edilme şeklinden kaynaklanıyor. Konuyu gündeme getiren eş, konuşmalarında, cümlelerine “sen, senin annen, senin teyzen, senin kardeşin vb.” şeklinde başlayıp suçlama ifadeleri ile devam ettiğinde, diğer eş otomatik olarak savunmaya geçiyor ve ilişki ortamı gerginleşiyor. Konuyu ortaya getiren eş anlaşılmadığını, diğer eş suçlandığını hissediyor. Tartışma, suçlama – savunma şeklinde kısır bir döngüye giriyor ve yıllarca devam ediyor. Bu kısır döngünün oluşturduğu olumsuz duygu durumu ve olumsuz iletişim şekli evlilik ilişkisinin keyfini çıkarmayı engelliyor.

Birbirine hoşça bakmayı ve hoş görmeyi ortadan kaldırıyor. Anlamaların ve anlaşmaların olamadığı, derinleşemeyen eş ilişkileri ortaya çıkıyor. Bu sağlıksız iletişim şekli ile sağlıklı, doyumlu ve uyumlu bir evlilik ilişkisi oluşturulamıyor. Çözüm için birkaç öneri; Önce durumu sorun olarak algılayan eşe sesleniyorum: Eşin tarafından anlaşılmak istiyorsan hissettiğin duygularını suçlama içermeyen bir tarzda ifade etmelisin. Niyetin, hissettiğin gibi anlaşılmak olmalı.

Eşinin seninle aynı fikirde olma ve senin istediğin gibi davranış gösterme zorunluluğu olmadığını bilmeli ve kabul etmelisin. Konuları sürekli tartışma konusu yapman, evlilik ilişkine zarar vermeye devam eder.

Eşinden kaynağını almayan konularla eşinin suçlu hissedeceği şekilde davranmaya devam etmen, sorunu çözümsüz bırakır ve içinden çıkılmaz yapmaya devam eder.

Konuları geçmişinde olumsuz anıların olarak bırakmaya ve gündeminden düşürmeye dikkat et.

Sonra durumu sorun olarak algılamayan eşe sesleniyorum: Eşinin söylediklerini tam da söylediği hali ile anlamaya çalışarak dinlemelisin.

Söylediklerine katılmak onunla aynı fikirde olmak zorunda değilsin.

Fakat hissettiklerini onun hissettiği hali ile anlamak zorundasın.

Duygularını özgürce ifade etmesine destek olup onun hissettiği hali ile kabul etmelisin.

Savunmaya geçmek, kendi görüşünü dayatmak ve eşin istemediği halde önerilerde bulunmak işe yaramaz.

İşe yaramayan savunucu tavrından vazgeçmelisin. İkiniz de farkında olun; Her insan durumları, olayları ve kişileri kendine özgü bir bakış açısı ile değerlendirebilir ve anlamlandırabilir, Her insanın kendi duygularına, düşüncelerine ve davranışlarına sahip çıkmaya, hissettiği gibi ifade edebilmeye ve olduğu gibi kabul edilmeye hakkı vardır.

Bu hak herkes için geçerlidir, Kişi, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını ifade etme şeklinin diğerlerini nasıl etkilediğinin farkında olmalıdır. Çünkü her etkiye karşı bir tepki oluşur, Bir konuda istenilen tepki alınamıyorsa suçlama yapmak yerine, kendi katkılarının peşine düşülmelidir. O zaman sorunlar daha kolay hallolur…

Büyük Sivas Haber


YORUM YAP