Sema Biçer’in “Unutmak Mı? Gündemden Düşürmek Mi?” isimli köşe yazısı;
“Unutmak Mı? Gündemden Düşürmek Mi?”
‘Bu gerçek değildir, benim başıma gelmiş olamaz’ dedin. Gerçek olmadığını kanıtlamak için yapmadığın kalmadı.
Sonra, için acıyarak ve bir o kadar da öfkeden çıldırarak,
‘Galiba bu gerçek ‘dedin, tepenin tası attı, ona buna, sağa sola saldırdın. Kendi kendine ve diğerlerine; ‘iyi de bunu bana nasıl yapar? Bu niye benim başıma geldi? Bunu hak edecek ne yaptım’ diye sorup durdun. Biri bir şey söylese çıldıracak gibi oluyordun. Sana kimsenin sözü geçmiyordu, kendinin bile…
Sonra, suratına çarpan bu gerçeği nasıl değiştirebileceğinin derdine düştün. Kendinde sorumluluk aradın. Sel gibi gözyaşları içinde ona, ‘bunu bana nasıl yapabildin’ diye sordun. Yanıt; duvar gibi bir sessizlik ve boş boş boşluğa bakan gözler oldu…
‘Ben şimdi ne yapacağım, bununla nasıl yaşayacağım, yaşayamam’ dedin, ciddi ciddi ölmeyi düşündün. Ve ‘şunlar olsaydı böyle olmazdı, o böyle yapsaydı ya da ben öyle yapmasaydım’ diye birçok hesaplaşma yaptın. Hiçbiri hiçbir işe yaramadı ve ortada kabak gibi duran gerçek hiç değişmedi.
Sonra ‘evet, bu benim gerçeğim… Her ne olduysa oldu ya da ne olmadıysa olmadı, ben bunu yaşadım’ dedin ve kendi içinde bir yolculuğa çıktın. Kendine tüm sorularının yanıtını verdi. Bu süreçte yalnızlık en yakın dostun oldu. Hiçbir şeyin kalabalığına tahammülün yoktu. Yalnızlığın aynı zamanda en iyi anlayanındı. Üzüldün ağladın, boş ver demedi. Bağırdın çağırdın, sus artık yeter demedi. Kızdın vurdun, yapma demedi. Kısacası, kimsesizlik olmayan ve kendi tercih ettiğin yalnızlığın sana çok iyi geldi…
Bir yandan da bu durumla gerçekçi bir şekilde yüzleşmek yaktı kavurdu, adeta söktü ciğerlerini…
Şimdilerde derin bir sessizlik içindesin. Yok saymaların, suçlamaların, kızmaların hesaplaşmaların, tühlerin ve keşkelerin bitti. Aslına bakacak olursak ‘gerçeğinle savaşın’ bitti.
Artık ‘evet’ diyorsun ve ekliyorsun ‘şimdi unutma zamanı’…
Ben de diyorum ki;
Hiçbir şey unutulmaz. Unutayım demeyle de olmaz…
Bu durum senin başına geldi. Yaşadıkların, hayatının değişmez gerçeği ve önemli bir parçası oldu.
Sen de unutmayacaksın. Bu çabaya girmekten vazgeç.
Kendine izin verirsen, bilinçli bir çaba harcarsan o olayı gündeminden düşürebilirsin ve geçmiş yaşamında kötü bir anı olarak kalmasını sağlayabilirsin. Bunu aklında tut.
Artık, yüreğini yakan, gönlünü kavuran o durumun seni mahveden etkileri ile yaşamaya devam etmek istemiyorsun. Ne istemediğin net.
Önüne bakmayı bugününü, daha arzu ettiğin şekilde yaşamayı ve geçmiş deneyimlerinden dersler alarak gelecek yaşamını yeniden yapılandırmayı istiyorsun. Ne istediğin de net.
Geleceğini geçmişine feda etmek istememen, güzel fikir. Bunun kararını verme zamanın gelmişti zaten. Çünkü üstünden yeterince zaman geçti, altı-yedi ay oldu demi…
Hadi…
Sema Biçer / Memleket