Berat Demirci’nin “Fıkır Fıkır Kaynamanın Hiyerarşisi” isimli köşe yazısı;
“Fıkır Fıkır Kaynamanın Hiyerarşisi”
“Cehl” kelimesinin en çok bilinen ve kullanılan karşılığı “bilgisizlik”tir. Diğer karşılıkları ve çağrışımlarının tamamının “bilgisizlik” merkezli hâlleri tasvire elverişli olduğu düşünülebilir. Cehl-i basit, cehl-i mürekkep tasnifi, sade ve kapsayıcıdır. Cehl-i basit, kimseye zararı olmayan ve o hâl üzre olanın da farkında olduğu bir bilgisizliktir. Kendinin farkında olması nispetiyle cehl-i basiti irfan işareti bile sayabiliriz. Cehl-i mürekkep ise tehlikelidir. Bu hâl ile malul olan kişi, bilmez ama neyi bilmediğini de bilmez. Adı üzerinde “karmaşık cehalet”tir ve içerisinde çok farklı niyetlerin, eylemlerin terkibi söz konusudur.
Cehl-i basit, “basit cahil”e; cehli mürekkep ise “karmaşık cahil”e tekabül eder. Basit cahil; zararsızdır, giderilebilir ve saf bir biçimde “ortak iyi” olarak bilinen ahlak ilkelerini tam bir teslimiyetle bağlanması onu “iyilerden” kılar. Şöyle de diyebiliriz: Kendi cehlini bilen kişi, irfan sahibidir. Karmaşık cahil, tarihin farklı dönemlerinde şekil itibarıyla farklı suretlerde gözükse de; içerik itibarıyla çıkarcılık merkezli davranışlara sahiptir. Bu yüzden dinî literatürde “cahiliye”nin bir devre mahsus kullanılması, aldatıcı olabilir. Karmaşık cahil, her devirde vardır ve Kabil´e kadar götürülebilir.
Modern yönetim anlayışının kodu olan demokrasi, devlet düzeyinde; hayat tarzı modu olan tüketim ise, toplum düzeyinde karmaşık cahilliğin iki ayağıdır. Demokrasi ile tüketim arasında karşılıklı bir ilişki vardır ve ikisi de birbirini besler. Tüketim toplumu, kapitalist ekonominin günlük hayata hâkimiyetinin nihai noktasıdır; tat, koku, renk bile metalaşmıştır. Yöneticilerin günlük hayata katılabileceği tek nokta: Fert başına düşen tüketim miktarını artırmak ve denetlemektir. Devletin, tarihte hiç görülmedik düzeyde bürokrasi vasıtasıyla günlük hayata girmiş olması; bürokratın en azından küçük burjuva düzeyinde tüketim miktarına erişmesinin kaynağı olmuştur. Çıkar, omurgayı törpüler; bürokratik karmaşık cehalet, giderek mensuplarının kişilik özelliği haline gelir. Buna konvansiyon haline dönüşmüş “üç maymun” oyunu da diyebiliriz. TRT´nin siyah beyaz zamanlarında izlediğimiz “Emret Bakanım” dizisi, işleyişi İngiltere örneğinde çok iyi sergilemişti.
Bugünün tüketim toplumu, “sahte hareket” halindedir, bir nevi herkesin “yerinde say” emrine uymasını zorunlu kılan bir “Makine Efsanesi”nin en ileri örneğidir. Okullar, işyerleri, sokaklar otomatlaşmanın çılgın ritmine sahiptir. Zaman sıfırlanmıştır; ne geçmektedir zaman, ne durmaktadır… İlerleme (terakki) efsanesi, teknolojik illüzyona dönüşmüştür. Herkes yerinde saymaktadır ama aynı zamanda son derece gürültülü, homurtulu, cızırtılı vs. bir hareketlilik de var. Bu hareketlilik, bir kabın içindeki suyun kaynamasına benzemektedir. Cehl´in bir anlamı da “fıkır fıkır kaynamak” imiş. Her kelimenin bir dünyası vardır; cehl, hem bilgisizlik hâli, hem fıkır fıkır kaynama hâlidir. Bu iki halin her devirde ve her şahısta aynı anda görülmeyişi, kelimenin anlamını iptal etmez.
Modern karmaşık cehalet; hem bilgisizliğin, hem fıkır fıkır kaynamanın eş zamanlı olarak görüldüğü bir istisnai durumdur. Çünkü karmaşık cehalet; piyasa toplumu ve yönetim tarzı itibarıyla kurumsallaşmış, en olgun uygulama düzeyine de erişmiştir. Bilgisizlik ve fıkır fıkır kaynamanın tabakalaşması, mertebesi, hiyerarşisi olabilir. “Sahte hareketlilik” dediğimiz de bundan ibarettir. Kaynama vardır ama kaynaşma yoktur. Bu yüzden toplumların varlığı muhayyel; kitleler ise gerçektir.
Berat Demirci / Bizim Sivas