Hüseyin Aktaş’ın “Kalplerimiz Geçici Hoşnutluklar Peşinde Koşturur Oldu. Neden?” isimli köşe yazısı;
“Kalplerimiz Geçici Hoşnutluklar Peşinde Koşturur Oldu. Neden?”
İnsan olmak ‘doğru’nun ve ‘hakikat’in ne olduğunu bilmeyi, ‘doğru’dan yana tavır almayı ve her koşulda adaletli olmayı gerektirirken inanç dünyamızı ve düşüncemizin koordinatlarını gözden geçirmeye ihtiyaç duymayız. NEDEN? İnsan benliğini eğitip mükemmel bir toplum oluşturabilmek için ihtiyaç duyduğumuz her türlü hikmet, öğüt, uyarı ve ibret derslerini ve bizi insanlığın önderi makâmına getirerek, dünyada da âhirette de mutluluk ve kurtuluşa ulaştıracak güç ve imkânları içerisinde barındıran ve bize, dillere destan olacak şan, şeref, onur, itibar ve yücelik kazandıracak muhteşem bir Kitabın muhatabı olduğumuz halde hâlâ bu duyarsızlık, düşüncesizlik, değersizleşmek, dünyevileşmek ve dertsizleşmek NEDEN? Koltuğun öbür tarafına geçtiği zaman neden kibir abidesi kesiliverir insanlar? Neden insanlık kalitesi ve kalibresi artmazda nefisleri / enaniyetleri ön plana çıkıverir? Bir insanın mayası bu kadar mı çabuk bozuluverir? Adem’in oğlu Habil’leşmek varken neden Kabil’leşiverir insan? NEDEN? İnsanlığın şefkat ve merhamet debisi dibe vurmuşsa, ev ev döşenmesi gereken merhamet şebekeleri köreltilmişse, her geçen gün adalet açığı toplumlarda çığ gibi büyüyorsa fert ve toplum olarak kendi kendimizi sorgulamamız gerekirken bu bananecilik, bahanecilik, bencillik ve boşvermişlik NEDEN? İnsan olan insan kendinden uzaklaşarak kendine bu denli neden zulmedebilir ki? Müslüman olmanın erdemini doya doya yaşamak ve yaşatmak varken ucuz hesaplar peşinde koşmak. NEDEN? Hak ve hakikate teslim olup özgürleşmek, özgünleşmek ve özne olmak varken taklitcilik ve taassupculuk hastalığına düçar olup nesneleşmek, sıradanlaşmak yada edilgen hale gelmek NEDEN? Tıpkı İbrahim (as) gibi “Teslim oldum bütün âlemlerin Rabbi olan Allaha!” diyerek Müslüman kalmak, özne olmak, onurlu ve özgür olarak yaşamak varken Allah’ın ortaya koyduğu renklerden başka renklere boyanmak, fıtrattan uzaklaşmak, aklı ve vahyi devre dışı bırakmak, merhametten yoksunluk, vicdanı köreltmek, kullara kulluk etmek NEDEN? Vahiysizlik en büyük yetimliktir. Birey ve toplumlar vahyin sağaltıcı soluğu ile hayat bulup nefes alabilecekken vahye mesafe koymak / yabancılaşmak / duvarlar örmek / tedavülden kaldırmak yada çağın dışına itmek NEDEN? Kötülükleri alt etmek varken, erdemli olmak varken, arınmak varken, insan arındıkça tüm kötülüklerden dünyanın da arınacağını biliyorken, ödevimizin önce insan, sonra insan, daima insan olduğunu biliyorken: 1-Kötülükte öncülük etmek, 2-Körü körüne izlemek, 3-Kavga kaos ve kargaşa yaratmak, NEDEN? Şairin dediği gibi: “Bir avuctuk biz goklere sığmayan, Bir avuçtuk biz cennete susayan, Düşmez dilimizden sökülmez kalbimizden, En kutlu sözdür bu La ilahe illallah!..” Ne oldu da bize kalplerimiz geçiçi hoşnutluklar peşinde koşturur oldu. Bu bilinç alaborasına tutulmak, akıl tutulması yaşamak NEDEN? Para, makam ve şöhret gibi dünyalıkların hırsıyla yanıp tutuşmak… Bencillik, kibir, inat ve haset duygularıyla dolup taşan kalplere sahip olmak… Hiçbir ahlâkî sınır tanımadan tamamen zevk ve eğlenceye dalmak!.. NEDEN? Selam ve dua ile!…