Cemil Duymaz’ın “Mağdurum da Mağdurum” başlıklı köşe yazısı;
“Mağdurum da Mağdurum”
Bütün ülke gibi bizde yenilenme kararı alınan İstanbul seçimlerine kitlendik. Adaylar seçmenlerine ulaşmaya çalışırken bayramı da seçim çalışması kapsamına dahil ederek farklı şehirlere gitti. AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım Sivas’a geldi ve burada bir bayramlaşma töreni düzenlendi. Buruciye Medresesinde yapılan bayramlaşma merasimi oldukça kalabalıktı. Binali bey kendisiyle bayramlaşan ve fotoğraf çektiren kimseyi geri çevirmedi. Herkesle samimi bir şekilde sohbet etti. 31 Mart gecesi ekranlara yansıyan gerginliği yoktu, oldukça rahat ve kendinden emindi. Özellikle AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak’ın yaptığı hataları bu kez telafi etme işi Binali Yıldırım’a düşmüştü.
Ramazan ayı içerisinde sürekli görüştüğüm İstanbuldaki kaynaklarım Bayram Şenocak’ın sadece görüntü olarak 23 Haziran seçim kampanyasına katıldığı, etliye sütlüye karıştırılmadığı yönünde. Bayram Şenocak Trabzonlu ve tüm Karadeniz’i Trabzon’dan ibaret saydığı için 11 ilçe belediye başkanı hemşerilerinden oluşuyor. Sivaslı nüfusu ilk sırada ama seçimlerde sadece 1 tane belediye başkanımız oldu o da Mevlüt Öztekin’in seçildiği Kağıthane’de! Sivaslının hakkının yendiği anlaşıldığındandır belki de Binali Yıldırım’ın Sivas’a gelip bayramlaşmak istemesi. Sivaslının öneminin fark edildiği cümlelerine de yansıdı ama gönül isterdi ki o hak zamanında verilsin! Tabi burada hatayı Binali Yıldırım gibi hem ülkeye hem de Sivas’a ciddi hizmetleri olan birine kesmemek lazım.
31 Mart gecesi sandığa gitmeyen kırgın AK Parti seçmeninin de, nüfusu olan ama nüfuzu olmayan Sivaslıların da gönlü alınmış gibi görünüyor. 23 Haziran günü bu sandığa yansırsa Binali Yıldırım ciddi bir farkla seçimi kazanacaktır. Sosyal medyayı aktif olarak kullanmayı bir türlü beceremeyen AK Parti yeni seçim stratejisinde sosyal meydanında hakkını vermeye başladı. Özellikle son günlerde ki “Topal Dursunun oğlu Binali Yıldırım” sözü geride olan AK Partiyi sosyal medyada da zirveye taşıdı. Bu zirve 23 Haziran akşamında Binali beyi başkan yapmaya yeter mi? Ysk 31 Mart sonrası oyların tamamını yeniden sayılmasına onay verseydi seçimlerin iptal edilip yeniden seçim kararının alınmasına gerek kalmayacaktı.
Gelelim son günlerde aşırı gergin olan İmamoğlu’na. Aslında İmamoğlu’nun gerginliği mazbatası elinden alındığı zaman değil AK Parti oyların tamamının yeniden sayılmasını talep ettiği an itibariyle başladı. Ancak hem İstanbul Seçim Kurulu hem de Ysk bu kararı vermek yerine insanlarla ve seçmenle alay eden kararlar verip seçimi değil kendi varlıklarını tartışmalı hale getirdi. Sizlerde mutlaka izliyorsunuzdur tartışma programlarında her iki tarafında hukukçuları kendilerine göre gerekçeli karar hakkında görüşlerini anlatıyor. Hangisini dinleseniz hak veriyorsunuz. Ortada kanunlar üzerinden alınmış bir karar var yani her şey hukuka ve yasal zemine uygun. Peki o zaman biz her iki tarafı da dinlediğimizde neden hak veriyoruz? Sebebi basit! Çünkü hukuki zemine oturtulan kanun ve yasaların uygulanmasını sağlayan hakimler aslında kararlarını daha çok yoruma göre veriyorlar.İtirazı yapanlarda bu itiraz kendi yorumlamalarına göre yapıyorlar. Tam bir kör dövüşü!
İmamoğlu Trabzon’a gitti bayramlaşmaya. Ordu ve Giresun’da da partilileriyle bir araya gelerek bayramlaştı, çıktı kalabalığa hitap etti. Sonra geri dönüş için havaalanında yaşanılan kargaşa meydana geldi. Bu konuyu birazdan değineceğim ama İmamoğlu’yla ilgili birkaç hatırlatma yapıp rotayı Ordu-Giresun Havaalanına çevireceğim.
Daha önce İmamoğlu CNN Türkte Ahmet Hakan’ın programına katıldı, Ahmet Hakan Pontus ile ilgili soru sordu ama İmamoğlu cevap vermek yerine terslemeyi, hücum etmeyi seçti! Yetmedi bir başka programda CNN Türk’te “Tarafsız Bölge” çekimini yapan 4 kameramanın işten atıldığını iddia etti, CNN Türk açıklama yaptı ki meali “yalan söylüyorsun”du! Yetmedi mazbatası iptal edildiğinde makam odasında ki Mustafa Kemal resminin AK Partililer tarafından kaldırıldığını açıkladı sonra anlaşıldı ki resmi kaldıran İmamoğlu’nun kendi ekibi ama “bir hata oldu, işi bizim uşaklar yapmış” demedi, söylediği yalanı ortada bıraktı ve unuttu! Yetmedi “oyların tamamı yeniden sayılsın istedik” dedi ama 31 Martın hemen akabinde ki günlerde şiddetle oyların yeniden sayılmasına gerek kalmadığını söyledi ancak ne tesadüf ki “istemezükkk” diyişini yine unuttu, kendi söylediği cümleleri yine kendi inkar etti. Ha bu arada Yunan Gazetesi bir açıklama yaptı, dedi ki “ Biz Karadeniz için Pontus deriz, o nedenle İmamoğlu’ndan “Pontuslu” diye bahsettik. “ Girin o gazetenin sitesine Süleyman Soylu ya da Berat Albayrak ‘ta Trabzonlu. Onlar için “ Pontuslu” diye yazdılarsa ben öküzün altında buzağı aradığımı kabul edeceğim. Yok “Pontuslu” dememişlerse bu yalana inanan öküzlere balya, balya saman benden!
Şimdi rotamıza yani Ordu-Giresun Havaalanına gidelim. Orada ki olayı, söylemleri, her şeyi zaten okudunuz ve bir yorumunuz illa ki oldu. Ben bu konuda sadece şunu söyleyeceğim. Hiç kimse devletin valisine it, bu ülkenin güvenlik güçleri olan gözbebeklerimiz polislerimize “Tayyib’in uşakları bunlar. Haysiyetsizler, şerefsizler” diyemez!
Ve lütfen dinleyiniz İmamoğlu bey hazretleri! 31 Marttan sonraki giderek artan ve kronikleşen gerginliğiniz sizi bitiriyor ki havaalanında ki tutumunuzla resmen mum diktiniz. Size oy verecekler yine gidip 23 Haziranda verecek, yine kazanabilirsiniz . Ancak mağdur edebiyatı kitabında ki sayfalar belli ki bitti. Keza siz zaten mağdur değilsiniz. Hangi mağdurun 400 milyon doları aşan bir serveti olur rica ederim, vesselam!
Cemil Duymaz / Büyük Sivas