Türkiye yanlısı analizleriyle dikkatleri çeken Mısırlı Gazeteci Sabır MEŞHUR, Sisi muhalifi, Mısırlı bir Müslüman. Youtube üzerinden yayımladığı videolarda Türkiye ve Türklere dair, sık sık değerlendirmelerde bulunan Meşhur Sabır’ı rastladıkça ben de dinliyorum. Arap camiasından biri olarak, memleketimizin derdiyle dertlenmesinin ya da en azından böyle görünmesinin temelinde, İslam Dünyasının dertlerinin birbirinden bağımsız olmaması yatıyor galiba. Sabır Meşhur, 2 Nisan 21 tarihli videosunda da yine ilginç analizlerde bulundu.
“Meşhur Sabır’dan Türkiye Analizleri” Adlı Köşe Yazısı
Ona göre; Türkiye Cumhuriyeti değil ama Türkiye’deki mevcut Cumhuriyet, 2023’te son bulacak. 2023 yılında Türkiye’yi Canan Kaftancıoğlu‘nun temsil ettiği sol ve Erdoğan’ın temsil ettiği sağ olmak üzere iki yol bekliyor, üçüncü yol ise kapalı. Meşhur, Kaftancıoğlu veya Erdoğan’ın şahsını kastetmediğini yani Kaftancıoğlu düşüncesi ile Erdoğan düşüncesinin A veya B şahsı ile seçimde temsil edileceğini belirtiyor. Erdoğan düşüncesinin, İslami kimliğe sahiplik üzerine; Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Selçuklu ve Osmanlı’nın devamı mahiyetinde olduğunu ifade ediyor. “Türkiye büyüsün, tek millet, tek bayrak, tek vatan diyen anlayışla; Türkiye’de tek millet yok, halkların kardeşliği var bölünsün federasyon olsun” diyen anlayıştan hangisinin hâkim olacağını belirlemek üzere, TikTok ve Instagram gibi sosyal medya platformlarının ve internet üzerinden erişilen oyunların da devrede olduğunu belirtiyor. Kaftancıoğlu düşüncesinin federalizmden yana olduğunu; Ankara’ya, İzmir’e, İstanbul’a, Diyarbakır’a ayrı anayasalar olmasını istediğini belirtiyor.
Sabır Meşhur; Türkiye’deki Instagram ve TikTok’a girdiğinizde İslam inancının, okullardaki din bilgisi öğretmenlerinin ve Türk annelerinin nasıl alaya alındıklarını göreceksiniz, diyor. Türk annesi ve aile yapısı dizilerde suçlu ve katil olarak sunuluyor. Türk erkek ve genç kızlarına annenizden babanızdan nefret edin deniliyor, diyerek şu anda Türkiye’yi bölme ve yıkma sürecini TikTok’un yürüttüğünü ifade ediyor.
Gazeteci Meşhur çok tartışılacak iddiasında; “Türkiye’de ne olacağını bilmek isteyen, Kaftancıoğlu’nun yazdıklarını da yazacaklarını da okumalıdır. Türk medyası, şarkılar, elektronik oyunlar, Türk televizyonlarındaki filmler ve dizilerin ne dediğini anlamak isteyenler, tepelerdeki aşk hikâyelerinin arkasında ne olduğunu anlamak isteyenler, Kaftancıoğlu’nu okumalıdır, diyor. Ona göre aslında; Kaftancıoğlu, Atatürk’ün kurduğu CHP’yi temsil etmiyor. “Yani zannımca Kaftancıoğlu düşüncesi Türkiye’de iktidar olduğunda mevcut anayasayı kaldıracak ve ondan Atatürk ismini tamamen silecek, meydanlardan okullardan ve her yerden Atatürk heykellerini kaldıracaktır. Hatta hayatta olmamasına rağmen Atatürk’ün gıyabında yargılanabileceğini düşünüyorum” diyor.
Türkiye’ye hâkim olanlar aynı zamanda Türkiye’yi yönetmek de istiyorlar. Erdoğan, Türkiye’yi idare ediyor ama aynı zamanda Türkiye’ye hâkim olmak da istiyor, diyen Meşhur’a göre ülkemizde çatışan iki taraf var. Biri, Türkiye büyümeli diyen ve parçalanmaya karşı olan Erdoğan tarafı düşüncesi. Diğeri ise TikTok ve Instagram silahlarıyla Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan diğer taraf. Bu nedenle; Türk Hükümeti’nin Instagram ve TikTok yanında, aynı silahlarla rekabet eden gençler yetiştirmesi gerektiğine inanıyor. Dünyanın birçok ülkesinde “Sosyal Medya Devrimlerine” kalkışılması, bu hususta ülke olarak gerçekten çok dikkatli olmamız gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor.
Özellikle 40 yaş üstünde olanların o taraklarda bezi olmasa da çocuklarımızı esir alan bir de elektronik oyunlar meselesi var. Gazeteci Meşhur bu hususta; Türk Hükümeti’nin, Türkiye’nin geleceğini belirleyecek silahlar arasında Çin, İsrail, ABD istihbaratlarının kurduğu elektronik oyunlara da dikkati çekiyor. Türk, Arap ve Kürt çocukları oturup bu elektronik oyunları oynuyorlar. Bu elektronik oyunların, kimlerin yolundan gidecekleri hakkında çocuklarımızı yönlendirdiğini ifade ediyor. Bu oyunlarda ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ile dalga geçilip, gülündüğünü hatırlatıyor. Oyunlardan başını kaldırmayan Türk gençliğinin neden camilere gitmediğini araştıran bir komisyonun da olmadığını belirten Meşhur; cami imamlarının Twitter, Facebook, Instagram ve YouTube hesaplarının olmadığından, buralarda gençleri camiye çekmek için etkinlikler düzenlenmediğinden bahsediyor.
Türkiye’deki eğitim müfredatının Türkleri aşağıladığını da iddia eden Sabır Meşhur, Türkiye’deki okul kitaplarının, Türk halkına küfür ve lanet ettiğini, Türk birinin bunları yazmasının mümkün olmadığını söyleyerek, okulları açan Türk devleti olmasına rağmen, Türk okul kitaplarında; Osmanlı, İslam ve Arapların hakarete uğrayıp lanetlendiğini belirtiyor. Türkiye’de İslam’ın yok edilmesinin bir parçası olarak Türklerin de aşağılanmasının gerekli görüldüğünü anlatarak; Türklerin barbar, katil, suçlu, gerici ve geri kalmış olarak lanetlendiklerini ve tanımlandıklarını söylüyor. Meşhur’a göre; Türk okul müfredatındaki kitaplar, bugün Türkiye’nin çöküşünde rol oynuyorlar.
Bu çöküşte diziler ve şarkıların etkisine de değinen Meşhur; Türklerin içinden çıkmış ve Türkler için şeref örneği olan İslam tarihinin en büyük sultanlarından olan Kanuni Sultan Süleyman’ın dizilerde hovarda olarak sunulmasına karşın; Fransızlar içinden çıkmış Napolyon Bonapart’ın yenilmiş ve iki defa esir alınmış olmasına rağmen kahraman olarak gösterildiğini, dünyayı yöneten Kanuni’nin ise kadınları aşağılayan, kadınları ayağının dibinde oturtan ve kadın düşkünü biri olarak takdim edildiğini böylece bir nevi Türklerin de aşağılandığını belirtiyor. Türklerin kendi ülkelerinde kendi dillerinde ve kanallarında hakarete uğrayıp aşağılandıklarını ve bunun bir felaket olduğunu ifade eden Meşhur’a göre yine şarkılarda vs. aynı şekilde aşağılanma sürmekte…
Mısırlı bir gazetecinin kalkıp ülkemiz hakkında böyle değerlendirmelerde bulunmasını hem garip hem de ilginç bulduğum için siz kıymetli okurlarımla paylaşmak istedim. Takdir sizlerindir.
Es-selam.
Büyük Sivas Haber