DOLAR 38,0671 % 0.05
EURO 41,2679 % 0.14
STERLIN 49,2228 % -0.25
FRANG 43,2474 % 0.16
ALTIN 3.768,01 % 0,99
BITCOIN 83.877,35 -1.386

Muhammed Saygı “Ben Şok Yani…”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Muhammed Saygı “Ben Şok Yani…”

Muhammed Saygı’dan “İster oku , ister dinle”  köşesinde “BEN ŞOK YANİ!”…

“Çin filozofu Konfiçyus’a “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu?” diye sormuşlar.

Konfiçyus bu soruya şöyle cevap veriyor:

“İşe önce dili düzeltmekle başlardım.

Çünkü dil bozuk olursa, kelimeler düşünceyi anlatamaz.

Düşünceler iyi anlatılmazsa, yapılması gereken işler doğru yapılamaz.

Görevler gereği gibi yapılamazsa, töre ve düzen bozulur.

Töre ve düzen bozulursa, adalet yanlış yola sapar.

Adalet yoldan çıkarsa, şaşkınlık içine düşen halk, ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez.

Dikkat ettiniz mi? Konfiçyus; bir ülkenin varlığını sürdürebilmesi için elzem olan ekonomi, sağlık, dış politika, teknoloji, turizm, altyapı, tarım, ticaret gibi konulardan önce dil konusuna değiniyor… Ki bu örnekler çoğaltılabilir.

Ezcümle Konfiçyus ne diyor? Eğer dil olmazsa, dile sahip çıkılmazsa ve dil bozulursa her şey yerle yeksan olur diyor.

Sizce de bu kadar önemli mi dil, yoksa Konfiçyus abartmış mı?

Dünyada 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bu dillerin yüzde 40’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada her ay iki dil birden -daha çok yerel kültürlerin ortadan kalkması nedeniyle- yok oluyor.

Türkçemiz dünyanın en zengin dillerinden biridir. Türkçeye bu zenginliği sağlayan çeşitli güç kaynakları mevcuttur: Bu güç kaynaklarının başında tarih gelir. Türkçe, kökleri binlerce yıl önceye uzanan yeryüzünün sayılı dillerindendir. 1980’lerde UNESCO tarafından hazırlanan bir raporda Türkçenin konuşucu bakımından dünyanın beşinci büyük dili olduğu açıklanmıştır.

Bu kadar zenginliğe sahipken onu yoksullaştırmak aslında kendimizi bu zenginlikten yoksun bırakmak değil midir?

Gençlerimiz konuşmalarına kulak misafiri olmuşsunuzdur yüksek ihtimalle. Sosyal medyanın da katkılarıyla(!) şu anda gençlerimizin kullandığı dil; bambaşka bir boyuta taşındı. Bu dili artık orta yaşta ya da ileri yaşta bulunan bir insan anlamakta güçlük çekiyor.

-Bro, sista, karşim, müq, yıkık, tilt, popi, panpa, tatava yapma, duyar kasma, efso, ezik ve ben şok… Bu ve bunlar gibi bir hayli kelime var gençlerimizin ve çocuklarımızın sanal ortamdan taşırıp da günlük hayatında kullandığı.

Yeni neslin bu tavrının sebebi zamanı daha hızlı kullanma ve özellikle de kendilerini kanıtlama ihtiyacı olabilir. Hepimiz çocuk ve genç olduk,  o dönemlerde hissettiğimiz duyguları iyi hatırlıyor olmamız gerekiyor. Farklılığını ve varlığını kabul ettirme ve dünyaya ben de varım deme çabası. Zaman zaman yakın çevremdeki gençlerle ve çocuklar ile iletişime geçmek için mecburen bu kelimeleri kullandığımı söyleyebilirim. Biriyle iletişime geçmek için önce onun kullandığı ve anladığı dili konuşmamız icap ediyor ki; onu kendi ifadelerimize yönlendirebilelim. “Bak bunları yanlış kullanıyorsun, Türkçemizde böyle kelimeler yok, kullanma bu kelimeleri” diyerek kestirip atmak veya sürekli ikaz ile tenkit etmenin nafile bir yol olduğu kanısındayım. Çocuklar bilmiyor mu bu kelimelerin dilimizde olmadığını, elbette biliyor. Çocuklarımızın kullandığı dili tasvip etmemek ile birlikte benim söylemek istediğim çocuklara önce kendi diliyle yaklaşıp onlara Türkçemizin derin ve zengin bir dil olduğunu ve hangi duygusunu ifade etmek istiyorsa o duygular için onlarca hatta yüzlerce kelimemiz olduğunu işleyebilmek. Ama onun için de o kelimeleri bizim bilmemiz ve kullanmamız gerekiyor.

Cemil Meriç’in şu ifadesi ile sözlerimi sonlandırmak istiyorum.  “Kamus bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır,”

Kalın sağlıcakla.”

Haber Merkezi / Büyük Sivas Haber


YORUM YAP