Fetö ve Mücadelesi konusunda diyeceklerim var…
Aşağıdaki yazdıklarım sadece şahsımı bağlar. Bulunduğum hiç bir görev ve kurumu kapsayan cümleler olarak algılanmasın. Murat Toraman olarak yazıyorum. Vatandaş Murat Toraman.
Bu güne kadar yaptığım, söylediğim her şey bireyseldi. Sadece beni ilgilendirecek şekildeydi. AK Partinin E. Gençlik Kolları Başkanı olarak ta değildi, Meclis Üyesi olarak ta… Bundan sonra da öyle olacak. Bunu geriye dönük okuyan herkes zaten biliyor.
Her mesele de olduğu gibi elbette bu meseleyi de farklı taraflara çekenler olmadı da değil.
Şimdi bizim 15 Temmuz’dan bu tarafa sesli olarak dillendirdiğimiz “REİS YALNIZ KALMAMALI, BİR DAHA YALNIZIM DEMEMELİ”, “Fetönün üstüne gidilmeli”, “Artık bu işte herkes mücadele etmeli”, “Herkes üzerine düşeni yapmalı”, “Kimse sürece müdahele etmemeli” derken, kastettiğimiz şeyin özü, yeni bir 15 Temmuz daha yaşanmasın diye “Devletimizin Yanında” olmaktan başka bir şey değildi. Halen de değil. 241 Şehidimizin hesabını kim verecekse vermeli.
İlerisini tahmin dahi edemediğiniz, OHAL olan bir ortam ve durumda bu şekilde “SESLİ MÜCADELE” yi takdir etmiyorsanız bile bence eleştirmemelisiniz. Çünkü bu herkesin harcı değil. Halen, bu düzen değişecek ve siz göreceksiniz şeklinde ifadeleri ortaya çıkanlara karşı “ben sizin açık hedefinizim” diyoruz neticede.
Bir çoğu yarınını, işini, gücünü vb. şeylerini hesap ederek hareket ediyor.
Çok önceleri 15 Temmuzdan sonra yazdım, yeniden hatırlatayım, bu konuda derdim “KAHRAMAN OLMAK”, bu nedenle sonumu düşünmüyorum.
İçinde bulunduğumuz zaman ve ortamda; Kimle konuşursak konuşalım “BUGÜN HERKES FETÖYE LANET EDİYOR”,
Alınan, sorgulanan vb. kişi ya da yakınlarıyla konuştuğumuzda ise “BİZ MAĞDUR EDİLDİK. ALAN ALDI, KAÇAN KAÇTI. HAKKIMIZ YENİYOR. BİZİ HERKES BİLİR. BİZİ HERKES TANIR” vs deniyor.
Mutlaka içlerinde doğru söyleyenler de ve haklı olanlarda vardır. Bunu ancak Allah bilir.
Bu işi bizim konuşmamız, bizim yazmamız, bizim söylememiz ise yukarıdan en aşağı herkesi bir şekilde sevindiriyor, kızdırıyor yada üzüyor. Bizimle konuşanlardan bunu anlayabiliyorum.
Sayısız kere “SANANE” deyip haddini aşanları da, “ARKANDAYIZ, YANINDAYIZ” deyip bize karşı samimi olanı da gaza getirenleri de, “KARDEŞ ŞÖYLE YAPSAN DAHA İYİ” deyip gerçekten iyiliğimizi düşünenleri de, “SANA ÇOK TEPKİ VAR” deyip ürkütmeye çalışanları da biliyoruz ve ayırt edebiliyoruz.
Çok şükür. Allah bu konuda bizi şaşırtmasın.
Sadece şunu söyleyeyim. Fetöye bulaşmamış ve hatta karşı durmuş hiç ama hiç kimsenin bana tepkisinin olmadığını çok iyi biliyorum. Çünkü sana çok tepki var diyen herkese yüzüne sen bana tepkili misin? diye sorduğumda “BEN SANA NEDEN TEPKİLİ OLAYIM” ki cevabı ile karşılaştım. Buradan meseleyi anlayabilirsiniz.
Bu işle uğraşma, uğraşmasın diyenleri mi dersiniz, siyaset yapıyor diyenleri mi dersiniz vs. yani her işte olduğu gibi Allah için bu işte de sayısız kulp takanlar olmadı da değil. Hatta Fetöcü olduğu için yapıyor diyenler bile varmış.
Benim niyetimi ben ve ancak Allah bilir. Vebalime girmeyin derim.
Takip edenler görmüştü. Israrla Fetöcüler sadece memurlar mı Sivas’ta diye çok yazdım. Bu konuda yetkili yetkisiz çok fazla kişiyle tartıştım.
Fetö ile mücadele edilsin diye çok çağrıda bulundum. Hatta insanlar bir araya gelsin ve bir platform oluştursun ve bu işin üstüne gitsin diye de tabiri caiz ise resmen kendimi yırttım. Bu konuda kimse öncülük etmeyince ben bir şeyler yapmaya çalıştım. Gayri resmi olarak ta olsa bir çok kişi ile görüştüm destek aldım, reddedildim. Ama konuyu bir olgunluğu ulaştırdığımı düşünüyorum.
Dediğim gibi bunu Murat Toraman olarak yaptım. Diğer tüm kimliklerimi bir kenara bırakarak yaptım. Nasip olursa OHAL süreci bittikten sonra da “MUTLAKA BİR STK YAPISI İLE (DERNEK OLUR BAŞKA BİR ŞEY OLUR)” bu süreci devam ettirmek gerektiğine inanıyorum.
Ortaya koyduğumuz mücadeleyi “Partiye Zarar Veriyorsun” şeklinde yorumlayanlar dahi oldu. Bu konuyu İl Başkanımız ile konuştum. Kendisi bu konuda Mücadele etmekten vaz geçmememiz gerektiğini bize söyledi. KEndisinin de mücadele ettiği durumları yaklaşık 4 saat boyunca konuştuk. Kaldı ki, Fetö ile mücadele etmek yada en azından bunun için çalışmak, nasıl olur da partiye zarar verir bunu da halen anlayabilmiş değilim.
Fetöyle mücadele konusuna katkı vermeye çalışırken asla kişilere göre hareket etmedim, etmiyorum. Yakınlarım, geçmişte birlikte çalışıp hareket ettiğimiz insanlar dahil kim olursa olsun herkese bu konuda eşit mesafe de durmaya çalıştım, farklı ve ilginç isimlerle karşılaştığımda şaşırıyorum ama yorum dahi yapmakta kaçınıyorum. Benim için öncelik Vatanım.
Fetö denen alçak, benim nazarımda dünyanın en Alçak mahlukudur.
Çok şükür hayatımızın hiç bir evresinde ne benim ne de birinci dereceden bir yakınımın bu alçakla ve uzantıları ile hiç bir münasebeti olmadı. Yani bu konuda şanslıyız. Şu da var ki bugün herkes benim gibi söylüyor. Ben yaptım diyen de yoğurdum ekşi diyende yok. YANİ FETÖNÜN DELİKANLISI YOK DENECEK KADAR AZ. VATANINI SATAN KİMSE BEN SATTIM DİYEMİYOR DOĞAL OLARAK.
Dedim ya, ben şanslıyım bu konuda. İmam Hatipte ve Milli Görüş silsilesi için de Mgv’de hep bu yapıya hükumetler yakınken dahi temkinli bakmayı öğrettiler bize. Belki temkinli olmasak bir arkadaşımız gel gidelim dese gidebilirdik geçmişte. Ama ne diyebilen oldu ne de cesaret edebilen. Elbette bunda bizim duruşumuz ve tavrımızda önemliydi. Ben bazıları gibi asla “ŞU”cudan Fetöcü olmaz demeyeceğim. Ne adamlar Fetöcü çıktı ki bu konuda genel bir ifade kullanmayı hiç bir grup için doğru bulmuyorum. Asla yapmaz dediklerimizi izliyor, duyuyor ve görüyoruz. Lütfen bu konuda kimseye güvenmeyin ve Kefil olmayın.
Devlet sorgulasın, baksın ve gereğini yapsın. İftira edilerek alınan bu dünyada sınavını verir ama er geç mükafatını ahirette alır. Kefil olduğun birinin ispatlı bir hatası yanlışı ortaya çıktığında düşeceğimiz pozisyonu lütfen şöyle bir hayal edin.
Sırf dini diyaneti için bu sohbetlere katılan bir sürü insan vardır. Sırf faiz yememek için katılım bankası diye Bank Asya’ya para yatıran da vardır. Oğlum kızın nereye gidecek bunlardan başka emanet edebileceğimiz bir yer yok, burada Kuran okuyup Dinini diyanetini öğreniyor niyetiyle okuluna gönderen Veliler de vardır. Bu niyetleri sorgulayarak ancak Devlet okuyabilir. Bizlerin bir başkasının niyetini doğru okuması çok mümkün değil. Devletimize güvenmekten başka şansımız yok. Çünkü 15 Temmuz’dan önce “adaletsiz olan adalet sistemi de”, “emniyetsiz olan emniyet sistemi de” çok şükür büyük oranda temizlenmiştir.
Mağdur var mıdır? Vardır, ama azdır. Hata var mıdır? Vardır, ama azdır. Bence, Bugün Türkiye geçmişe göre daha adil, daha eşit ve daha zengin şüphesiz. Biz buna bakalım
Bizim mücadele konusunda derdimiz asla birilerinin canını yakmak, birilerini yok etmek, birilerine zarar vermek değil. Derdimiz Fetöye bilerek yardım etmiş olanların aranması, bulunması ve cezalandırılması. 241 Şehidin hesabını vermesi.
15 Temmuzdan bu tarafa bir sürü olay yaşandı, bir sürü insanla oturduk konuştuk dertleştik ve restleştik. Hepsine de aynı dili kullandım. Farklı bir dil kullanmayı da düşünmüyorum.
Bu işin içinde bulunduk pişmanız diyene de, bir hata yaptık Allah kahretsin diyene de, iftiraya uğradık diyene de, Fetöye lanet edene de aynı şeyleri söyledik. Yani bu konuda asla nabza göre şerbet vermedik.
Görüşmelerimizde gördüğüm bir şeyi söyleyeyim. Bir şekilde öyle yada böyle bu işin içinde bulunanlar dönüp vicdan muhasebesini yüzümüze karşı yapmıyorlar. Fakat eminim ki yastığa başını koyduklarında kendilerini sorguluyorlar. Fakat bunların tamamı yüzümüze biz mağduruz biz bir şey yapmadık diyorlar. Belki de doğrudur bunu Allah bilir. Umarım her konuştuğumuz doğru söylüyordur.
Siyaset yapanlarla, iş adamlarıyla vb. makamlarda bulunan insanlarla uğraşıyorsunuz diyenlerin geneli bu işin içine bir süre öyle yada böyle girmiş durumda olan insanlar. Niyetleri iyi olanlar da var mutlaka kötü olanlarda.
Sivas şartlarında insanlarımızın durumları genel olarak belli. Ortalama bir esnaf ya da tüccarın 15 Temmuza yol açacağını bile bile Fetö veya uzantılarına yardımcı olabileceği ihtimaline inanmak dahi istemiyorum.
Bir sürü insan Memur, İş Adamı, Akademisyen, Avukat vb alındı. Halen de alınıyor ve alınmaya da muhtemelen devam edecek. Bunlardan, önlem için alınanlar, şüphe duyulduğu için alınanlar ve bir şekilde geri döndürülenler mutlaka vardır. Bunların hepsini bilebilecek merci yargıdır.
Kimin alınacağını, kimin bırakılacağını bilen yargıdır.
Biz baştan beri dedik ki, 17/25 Aralıkta ki gibi, Mit Tırlarının önü kesildiği gibi, 15 Temmuz gibi bir gün daha yaşanmasın diye bu meseleye bari bu sefer hassasiyet ve özen gösterilsin.
Tayyip Erdoğan’a kızdığı ve inanmadığı için bunlarla bir araya geldiğini söyleyenler dahi olmuştu. İnsan Devletine baş kaldıranların yanında kime kızarsa kızsın yan yana nasıl olur da gelebilir.
Devlet Fetö ile Fetöcüler ile her yerde olduğu gibi Sivas’ta da mücadelesini veriyor. Valimiz başta olmak üzere, Emniyetimiz ve Savcılığımız görevinin başında. Allah onlara güç kuvvet versin. Şaşırtmasın, Yanıltmasın.
Biz gerekli inceleme ve araştırma yapılarak belli bir olgunluktan sonra Memurların dışında olan İş Adamlarına dönüm yapılan operasyonlara kadar çok yazdık çizdik konuştuk. O süreçten sonra bu güne kadar bekledik. İzledik. Beklemeye ve izlemeye de devam ediyoruz.
Geçtiğimiz aylarda alınıp bugünlerde görevine iade edilen Memurlara nasıl Fetöcü diyemiyorsak, henüz yargılaması içeride yada denetimli serbestlik veya başka bir şekilde yargılaması dışarı da devam eden hiç kimseye biz şuan Fetöcü diyemeyiz. Demiyoruz.
Devletimiz araştırıp, bu kişilerin yada yenilerinin adını koyduktan sonra o gün bu kişilere FETÖCÜ deriz ve bunu da herkese ilan etmekten çekinmeyiz.
Son olarak şuan sabırla bekliyoruz. Kimse bizi yönlendirmeye, aklımıza ipotek koymaya, mücadeleden bizi geri tutmaya çalışmasın.
Biz dün bu konuda hangi noktadaysak bugünde yarında aynı noktada olacağız
ALLAH DEVLETİMİZE GÜÇ KUVVET VERSİN. VİCDANIM RAHAT REİS. EN AZINDAN BEN SENİN YANINDAYIM. GÜCÜM NE KADARINA YETERSE.
BUNLAR TAMAMEN MURAT TORAMAN OLARAK BENİM DUYGULARIMDIR. BİLİNMESİNİ İSTEDİM…