Ortaçağın bitimiyle kabus dolu günler yavaş yavaş geride kalmaya başladı. Tabii ki yüksek oranda sıkıntılar devam etse de sanayileşme ile birlikte çocuğun ve çocukluğun yönü değişmeye başladı.
Nesrin Öztürk Salgar “Çocukların rüyaları ne zaman renklendi dersiniz?”
Bu dönemde matbaanın icadıyla kitap sayısı artmış, okur yazarlık yükselmiş bu durumda artık dini yöneticilerin otoriteleri sarsılmış ve öğretileri geçersiz sayılmıştır. Okur yazarlık artınca paralel olarak okul sayısı artmış ve çocuk, eğitimine önem verilen birey haline gelmiştir. Çocukların yetişkinliğe adım atmalarında okulların rolü büyüktür.
Sanayileşme İle Çocuk Arasında Nasıl Bir Bağ Olabilir?
Şöyle ki; makineleşme artınca insan gücüne ihtiyaç azalmış ve çocuk boş alanlarını okula giderek değerlendirmiştir. Aileler kente göçünce baba fabrikada çalışmaya başlamış. Anne ve çocuk evde kalmış. Anne hem kendine hem evladına vakit ayırmıştır. Böylece aralarındaki sevgi bağı güçlenmiştir.
Çocuk, yeteri derece beslenince ve hijyenik ortamda yetişince ihmallere kurban gitmemeye başlamıştır. Kente göç ile çekirdek aile kavramı gelişmiş. Baba oğul ilişkisi yerini anne- çocuk ilişkisine bırakmıştır. Kentlerde eskisi gibi çok çocuk yapılmayınca ortaçağda çocuğu ölünce üzülmeyen çocukla bağı oluşmayan aileler yerine az çocuğu olan ve bunlar sahip çıkan bağlılığı artan aileler oluşmuştur.
Eskiye Ait İlk Günahın İzleri Silinmeye Başladı Mı?
Çocuk üzerine yüklenen bu çirkin damga kilisenin önemini yitirmesiyle silinmiştir. Artık çocuk saf, temiz, masum olarak görülmeye başlamıştır.
Rönesans ile birlikte çocuk kötü, hastalıklı, pis, sapkın ve saldırgan etiketlerinden kurtulmuştur.
Bu dönemde düşünürlerin etkisi büyüktür. Çocuk ne iyidir ne kötüdür. bebeğin zihni boş bir levha gibidir ya da karşıt olarak bebeğin zihni boş bir levha değildir. Çocuğa müdahalede bulunmamalı, az müdahale ile özgürlüğünü yaşamalı ve kendine güveni öğrenmelidir gibi günümüze yakın ebeveynlik yaklaşımını görüyoruz demek yanlış olmaz.
Burjuvazinin çocukluk üzerine etkisi büyüktür. Çocukların çocuk gibi giyinmesi gerektiği anlaşılmıştır. Burjuvazi bunu kendi saygınlığı için yapmış olsa da bunlar, istismar edilen çocukların kurtuluşu olmuştur. Çünkü ayıp algısı oluşmuş ve çocuklara görgü kuralları içeren birtakım kurallar geliştirilmiştir. Böylece ahlaki değerler oluşmuştur.
Çocuğun beslenmesi düzene girmiş. Tıp ve pedagoji alanında ilerlemelerle bebek ölümleri azalmıştır. Çocuk yaşta evlilik yerini aşk ve sevgi evliliğine bırakmıştır. Yalnız hala kız çocukları yine geri plandadır. Alt kesimde hala çocuklara gereken önem verilmemiştir. Çünkü bu kesim köylerde kalmaya devam etmiştir.
Biberonla birlikte annesinin memesini emmesin diye uzaklara götürülen bebekler, annelerinden ayrılmadan taze sütlerini annelerinin kucaklarında aldılar. Hem fiziki hem de sevgi bağları kuvvetlendi. Anne ile çocuğun bağı kuvvetlendi.
Olumsuz Bir Şey Yok Mu Derseniz ?
Ortaçağda ve antikçağdaki olumsuzlukların yanında en azından o dönem çok göze batmayan oyuncak üretimi… Fabrika üretimi oyuncaklarla çocuk bireysel, daha içine kapanık hala gelip yaratıcılığı engellenmiştir.
Dogmatik düşüncelerin önemini yitirmesiyle ortaçağın bilgisizliği ve cahilliğinden çocuklar kurtulmuşlardır.
Derya İŞLEK DÖNMEZ’İN yazmış olduğu tez danışmanlığını Dr. Öğr. Üyesi. Uğur DOLGUN hocamızın hazırlamış olduğu tezden alınan bilgiler eşiğinde sizlere aktarmaya çalıştım. Abone olup beğenmeyi unutmayalım.
Büyük Sivas Haber