Taner Karabal’ın “AK Parti İstanbul’u Neden Kaybetti?” isimli köşe yazısı;
“AK Parti İstanbul’u Neden Kaybetti?”
Ak Parti İstanbul´u neden kaybetti? Şimdi ülkenin gündemi bu. Televizyonlarda, gazetelerde konuşulan, yazılan, tartışılan gündem bu. Açık söyleyeyim, sonuç beni de şok etti. Ben de bu sonucu beklemeyenler arasında yer alıyordum. Ama demek ki, İstanbullular farklı düşünmüş. Yapacak bir şey yok. Milli İradeye hepimiz saygı göstermek zorundayız. Dün de belirtmiştim. Umarım sayın İmamoğlu, İstanbulluların kendisine vesair nedenlerle oy verip, sahip çıkmasını yanlış yorumlamaz. En azından partisinde yer alan bazı siyasiler gibi devlet aleyhine, millet aleyhine bir çizgiye gelmez…
Ak Parti, Türkiye´ye, insanımıza çok büyük hizmetler yaptı. Yapılan bu hizmetler, insanımızın günlük yaşamında hissedilir derecede etkili oldu. Neticede bugüne kadar girilen her seçimde ister genel, ister yerel hepsini Ak Parti aldı. Ama bu seçimle birlikte artık bazı şeyler hissedilir şekilde konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. Birileri aslında hep uyarmaya çalıştı. İkaz etti. Yanlışlıklar yapılıyor bunları görün dedi. Demek ki, partideki bazı yetkili merciler bu söylenen ikazları ya ciddiye almadı ya da göremedi. Neyse, bunlar aslında herkesin genel söylediği konulardı. Gelelim benim tespitlerime…
İstanbul´un kaybedilmesindeki en temel neden bana göre “Karadenizlilerin ve Kürtlerin” İmamoğlu´nun safında buluşması oldu. Hadi HDP Tabanı Kürtler ideolojik olarak İmamoğlu´na PKKli üst düzey teröristlerin de çağrısı üzerine destek oldular ama Karadenizliler tamamen hemşericilik bilinciyle hareket ettiler. İstanbul´daki Karadenizliler işin açığı kendi rantlarının kesilmesini ve sekteye uğramasını istemedi.
İkinci neden Ak Parti İstanbul teşkilatları hem 31 Mart´ta hem de 23 Haziran´da etkisiz kaldı. Bu konu aslında ulusal basında da sık sık gündeme geldi ancak gözüken bu konuda Ak Partinin İstanbul teşkilatları ve birimleri yeterli performansı gösteremedi. Buna, teşkilatlarda renksiz insanların çoğalması, suya sabuna dokunmayan, risk almayan, taşın altına elini koymayan, koyamayan sadece kendisini düşünen insanları da eklersek, ned emek istediğim sanırım daha kolay anlaşılmış olur.
Üçüncüsü Tüm Türkiye´de olduğu gibi Ak Parti içerisindeki bazı kesimlerin ne oldum delisi olması. Şımarması. Hep böyle gideceğine inanmaları. Nasıl olsa yukarıda bir Recep Tayyip Erdoğan var(!) Milletin gerçek gündemin uzaklaşması. Milletin taleplerine, samimi ve daha ciddi yaklaşılması gerekirken “Canım, şimdi bunun sırası mı?” Der gibi bazı yetkililerin savsaklar bir anlayış ortaya koyması.
Dördüncüsü bu seçimle birlikte bir iç mücadele, aşırı bir rekabet olduğunun ortaya çıkması. Açık söylüyorum; bu iç mücadele devam ederse, bu parti birilerinin oyuncağı haline gelir ya da getirilmek istenirse yazık olur bu partiye ve bu lidere. Onun için ak Parti sakin ama biraz da hızlı bir şekilde şekillenmeli.
Beşincisi bu seçim esnasında bana göre çok fazla stratejik hatalar yapılması. Bu hatalar nasıl yapılır, nasıl yaptırılır anlamıyorum! Ben buna bazı tv kanallarında yorum yapan sözüm ona gazetecileri ve televizyoncuları da eklemek isterim. Söylemleri, konuşmaları, üslupları hep itici geldi insanlarımıza. Kimse de bunlara” dur” demedi ya da diyemedi. Mesela Osman Öcalan´ın devlet tv´sine çıkartılıp, konuşturulması gibi. Bunu kim akıl verdi kim böyle bir şey yapalım dedi? Şahsen ben, anlamadım. Bunun doğru olacağını düşünen, inanan birisi varsa dinlemeye de hazırım. Ben bu konuya Öcalan´ın mektubunu da ilave ederim. Sanki Ak Parti, Öcalan´dan medet umar duruma sokulmuştur. Dediğim gibi aksini iddia edenleri dinlemeye hazırım.
Bütün bu nedenleri kendi düşüncelerimiz doğrultusunda artırabiliriz. Ancak her şeye rağmen umarım bu sonuçlar ülkemiz için, İstanbul´umuz için hayırlı olur. Bazen kaybederken aslında kazanırsınız. Bu da umarım böyle olur. Ak Parti, bu uyarıyı ciddiye alır, nerede, hangi kadrolarda yanlışlıklar yapıldığını görür ve tedbirini alır. Bu partiye gönül veren, inanan herkeste aklını başına alır. Siyasi ikbal ve hırsı bir kenara bırakır ve yeniden “Bismillah” diyerek millete ve devlete hizmet yolunda yeni bir başlangıç yapılır…