
Aşkın gizemi, insanlık tarihi boyunca çözülmeye çalışılan en karmaşık duygulardan biri olmuştur.
Neden Zor İnsanlara Aşık Oluruz?
Kimi zaman huzurun ve mutluluğun kaynağı olan aşk, bazen de acı, çaresizlik ve tükenmişlik duygularıyla sonuçlanabiliyor. Peki, özellikle bazı insanlar neden tekrar tekrar “zor” kişilere aşık olur?
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi Uysal, bu durumun hem nöropsikolojik hem de psikodinamik boyutlarına dikkat çekiyor. Aşkın yalnızca duygusal değil, aynı zamanda beyin kimyasına ve geçmiş yaşantılara dayalı bilinçdışı motivasyonlarla şekillendiğini belirten Uysal, konuya dair önemli bilgiler verdi.
Zorluk, Beyinde Hazzı Tetikliyor
Uysal’a göre, beyin bilinmezliği ve meydan okumayı ödüllendiriyor. Elde edilmesi zor bir kişiye karşı duyulan çekim, beynin ödül sistemini harekete geçirerek dopamin salgılanmasını artırıyor. Dopaminin yarattığı motivasyon ve haz duygusu, aşkın tutku dolu hissini güçlendirebiliyor. Ulaşılamayan kişi, zihin tarafından daha değerli kodlanabiliyor. Bu süreçte devreye giren stres hormonları, kalp çarpıntısı ve heyecan gibi fiziksel tepkiler aşk sanılabiliyor. Oysa bu yoğun duyguların altında çoğu zaman, içsel bir boşluğu doldurma arzusu yatıyor.
Kovalamaca Döngüsü: Ulaşınca İlgi Kaybı
Zor bir kişiye duyulan ilgi, bazen sadece onu elde etme arzusuna dönüşebiliyor. Bu kişi elde edildiğinde ise hissedilen duygular hızla sönebiliyor. Uysal, bu döngünün özellikle bağlanma korkusu yaşayan bireylerde sık görüldüğünü belirtiyor. Gerçek samimiyetten kaçan kişiler, duygusal yakınlık yerine ulaşılması güç kişileri tercih ederek bir tür kaçış mekanizması oluşturabiliyor. Bu durum, çoğunlukla çocuklukta yaşanan bağlanma travmalarıyla ilişkilendiriliyor.
Sağlıklı İlişkinin Temeli: Güven ve Ortaklık
Uysal, sağlıklı bir ilişkinin yalnızca tutkuya değil; güvene, ortak değerlere ve birlikte gelişme kapasitesine dayanması gerektiğini vurguluyor. Zor insanlara duyulan çekimi aşk zannetmek yerine, gerçek bir paylaşım sunan, duygusal olarak besleyen ilişkilerin çok daha tatmin edici olduğunu ifade ediyor.
Aşk, Bir Erişim Oyunu Değildir
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi Uysal, açıklamalarını şu ifadelerle tamamladı:
“Sonuç olarak, aşk bir erişim oyunu değil, derinlikli bir bağ kurabilme sanatıdır. Ve belki de en büyük aşk, tüm yanılsamalardan sıyrılıp gerçekten birbirimizi görebildiğimiz, olduğumuz gibi kabul edebildiğimiz yerden başlar.”
(Haber Merkezi)