Oruç Müslümanlar için bir ibadettir. Maddi ve Manevi sayısız faydaları vardır. Ortada bir gerçek var ki; insan açlığın ne demek olduğunu senede bir hatırlamaktadır.
Köşe Yazarımız Orhan Arslan’ın “Oruç ve Açlıkla Sınanmak” Başlıklı Yazısı
Bugün yeryüzünde en çok tartışılan konulardan bir tanesi; açlık, yetersiz beslenme yüzünden insanların hayatını kaybetmesidir. Bu acı durum, insanların yeteri kadar yiyecek bulamamasından, kaynaklanmaktadır.
Dünyada herkese yetecek yiyecek ve içecek bulunurken; birilerinin, O, yiyecek ve içeceğin tamamına hakim olma düşüncesi yüzünden; başkalarının elindeki nimetleri kazanma, elde etme, el koyma, çalma, haksız yere elinden alma, düşüncesinden kaynaklanmaktadır.
Bu durum karşısında; aklımıza gelen sorunun cevabı olarak, Birincisi, Dünya nimetleri insanoğluna yetiyor mu? Yetmiyor mu ? Ya da Dünya üzerindeki dengesiz dağılımdan dolayı; birileri nimetler içinde yüzerken birileri açlıktan mı kırılıyor.
Doğal olarak, Dünya nimetlerinin; Bu Dünyaya fazlasıyla yettiğini söylemeye gerek yoktur. Ancak, Dünyadaki bu soygunu yapanların; bu dağılımı kendilerinin lehine çeviren bir sistemi vardır.
Tamamı ile; Dünya nimetlerinin tamamının, kendilerinin hizmetine sunulduğunu zanneden güçler; karşısındakilere yaşama hakkı tanımadıkları gibi ellerindeki var olan tüm nimetleri de almak istiyorlar. İşin özü budur.
Bu olumsuzluklara bir de yaygara ekliyorlar. Dünya nüfusu hızla artmaktadır. O nedenle insanlar yiyecek sıkıntıları çekmektedirler. Bu yaygaralarına bir de edepsizlik ekliyorlar.
Allah’ın yarattığı kullarının rızkını vereceği ilahi emri ile; alay edercesine, onun öyle olmadığını ispata çalışıyorlar. Kendileri haksız mal edinme, birilerinin rızıklarını çalma, israfın zirvesine çıkma, gibi yaptıkları yanlışları görmeden; yanlışı başka yerlerde aramaya çalışıyorlar.
Tüm Dünya üzerindeki Dünya nimetlerine; her ne pahasına olursa, olsun; sahip olmak için tüm güçlerini kullanıyorlar. Başkalarının, açlık ve yoksulluktan ölmeleri umurlarında bile; değildir.
O kadar çok acı yaşatıyorlar ki; tarif etmek çok zordur. Açlığın ne demek olduğunu, Suriyeli çocuğun, annesine söylediği şu sözde bulmak gerek. ( Anne, Cennette ekmek var değil mi?)
Bu gerçekler ortada iken; Gereksiz israf etmek, insanların tüketebileceği, tüm nimetlere el koyma çabası, kendisinden başkasına yaşama hakkı tanımama mücadelesinin adı; resmen hırsızlıktır, caniliktir, katilliktir.
Bu yanlışları yapan adamın zaten insan hakkından falan bahsetmesine gerek yoktur. Sadece yeri geldiği zaman; gevezeliklerini yapmaya çalışırlar. Utanmadan, Dünya nimetlerinin; İnsanları beslemeye yetmediğini savunmaya çalışırlar.
Başkalarına yaşama hakkı tanımayanlar; karşısındakilerin, yaşama hakkını elinden almak için olmadık bahaneler üretirler.
Son zamanlarda Ülkemizde nimete nankörlük olayı yaygınlaşmaktadır. Çeşitli bahaneler ile, İnsanoğlu Allah’ın verdiği bir nimet olan toprağından, suyundan, havasından yararlandığı bu imkanlarla yetiştirdiği çeşitli nimetleri, ürünleri çöpe atmaktadırlar.
Sanki onu yaratan odur! Fazla kazanma hırsı gözlerini bürümüştür. Yani Yaradan’a karşı savaş ilan etmektedirler. Nankörlük etmektedirler. Ülkelerine ise, ihanet etmektedirler. Allah yardımcımız olsun.
Bizim insanımızın tüketim kontrolsüzlüğü de çöpe giden nimet oranını artırmaktadır.
Sadece Ülkemizdeki büyük şehirlerimizde çöpe atılan yiyecekler; Bir Afrika ülkesini beslemeye yeter. Soframızdaki nimetlerin her kırıntısı için; Afrika ülkelerinden herhangi birisinde milyonlarca insanın ihtiyacı olduğunu, unutmamak lazımdır.
O, ekmek kırıntılarının kaç kişinin hayatını devam ettirmesine yeteceğini unutmamak lazımdır. O, derece şükürden uzak olarak yaşıyoruz ki; bir gün Yaratanın bizleri öyle sınavdan geçirebileceği, hiç aklımıza gelmemektedir.
Bu davranışlar ne örfümüze, ne Dini inançlarımıza ve ne de Milli geleneğimize yakışıyor. İnsanların açlıkları üzerine hiçbir zaman mutluluklar inşa edilmemiştir. Bizim medeniyetimizde; paylaşmak, bölüşmek, yardımlaşmak; esastır.
O, tür nimete el koyma, çalma, israf etme; yapılanmaların hepsi çürüktür. Hele, hele; bir de buna zulüm yapılarak insanların ellerindeki yiyecekleri çalınıyorsa; zorla el konuyorsa; o daha tehlikelidir. Çünkü, Tarihte zulümle hiçbir şey, abat olmamıştır
Kendi sofrasındaki zenginlikleri görmeyip; başkasının sofrasındaki nimetleri çalmaya, yok etmeye çalışan, hiçbir zihniyet; yaşamamıştır, yaşamayacaktır. Bu uğurda ortaya çıkarılan, tüm savaşlar; O, savaşları çıkaranların, kendilerinin geleceğini yok etmek için; bir sebeptir. Tarih boyunca da öyle olmuştur.
Soframızdakilerin kıymetini bilerek şükür edelim. Şiddetle israftan kaçınalım. Başkalarının malına göz dikmeyelim. Hakkımız ne ise, ona razı olalım. Helalinden kazanalım, helal lokma yiyelim. Unutmayalım ki; bir gün bu yaptıklarımızın tamamından sorgulanacağız.
Eğer soframızda fazla yiyeceğimiz var ise; onları da birileri ile paylaşalım ki, onların da gözü, bizim yediklerimizde olmasın. Bütün bunlara karşılık bize bu nimetleri veren, açlık gibi zor bir sınavla bizleri denemediği için; Rabbimize şükür edelim.
Şükredelim ki; Allah da bize verdiği nimetleri artırsın. Hem kendimiz, hem de etrafımızdakiler bu nimetlerden istifade etsinler.
Etrafımızdaki, yoksul, kimsesiz, yardıma muhtaç olan insanları; koruyup, kollayalım… Açları doyuralım, paylaşalım, nimetleri bölüşelim… Nimet üzerinden Vatanımıza ihanet etmeyelim. Kimi zaman kazandığımız az paranın bereketinin, kimi zaman kazandığımız fazla paradan çok olacağını unutmayalım.
Şunu unutmayalım şükretmesini bilmeyen toplumlar; daha büyük şeylerle sınava tabi olmaktadırlar. Allah, bizi o tür imtihanlardan korusun. Şükreden toplumlardan olmamızı sağlasın. Toprağımızdan çıkan nimetlere nankörlük etmek, isyandır.
ALLAH BU YANLIŞI YAPAN İNSANLARA AKIL, FİKR, VİCDAN VERSİN…
SONUÇTA AÇLIK ASLA İNSANIN KADERİ DEĞİLDİR…
Büyük Sivas Haber