DOLAR 35,2621 % 0.17
EURO 36,6926 % -0.01
STERLIN 44,4310 % 0.5
FRANG 39,2489 % 0.16
ALTIN 2.968,73 % 0,48
BITCOIN 94.544,73 -1.127

Köşe Yazarımız Sema Biçer’in “Ergenlik Döneminde Ebeveynlik” Başlıklı Yazısı

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
Köşe Yazarımız Sema Biçer’in “Ergenlik Döneminde Ebeveynlik” Başlıklı Yazısı



Ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecidir. Bu dönemdeki bireyler ne çocukluktan tam olarak çıkabilmiş ne de tam olarak yetişkin olabilmişlerdir. Dolayısı ile ne tam olarak çocukmuş gibi ne de tam olarak yetişkinmiş gibi davranılabilir.

Köşe Yazarımız Sema Biçer’in “Ergenlik Döneminde Ebeveynlik” Başlıklı Yazısı

Ergenlik dönemi, anne babaların, ebeveyn olarak yeni becerilere gereksinim duyduğu çok özel bir yaşam dönemidir. Bu özel dönem sımsıkı bağların kök saldığı harika bir dönem olarak geçirilebildiği gibi var olan bağların da koptuğu, çatışmaların ayyuka çıktığı, zorlayıcı ve aile içi ilişkiler yaşamını cehenneme çeviren bir dönem olarak da geçirilebilir.

Sevgili ebeveynler, bu dönem en çok sizin sayenizde, var olan bağları güçlendirerek ya da çok daha güçlü bağlar oluşturularak yaşanabilir. Tercihiniz buysa okumaya devam edebilirsiniz; Ergenlik döneminde çocuklarınızın dünyasına olan etkiniz azalmış gibi görünse de tahmin ettiğinizden çok daha fazla, bilin. Önce kendinizi kenarda tutarak geriden gözlem yapın.

Çocuğunuz sizinle etkileşim halinde olmak için nasıl bir çabanın içinde ve bu etkileşimi sağlamak için kendi dilince yaptıkları neler, görmeye çalışın. Onun, sizinle etkileşim kurmak için olan girişimleri ve çabası sizde karşılığını nasıl buluyor?

Kendi dünyanızda kalıyor ve onu kendi dünyanıza çekmeye mi çalışıyorsunuz yoksa onun sizi dahil etmek istediği dünyasına girmeyi başarabiliyor musunuz, fark edin.

Onun dünyasındaki yerinizi anlayabileceğiniz göstergelerden biri onun kendisi ile ilgili olarak sizinle paylaşmak istediklerini tam da içinden geldiği, yaşadığı ve olduğu hali ile çekinmeden, endişelenmeden, hissettiği gibi anlatabiliyor olmasıdır. Bu duruma dersleri dışında kalan, kendisini hatalı veya suçlu hissettiği durumlar da dahildir.

Çocuğunuz bunu yapabiliyorsa onun dünyasına girebiliyor olduğunuzu düşünebilirsiniz. Bir başka gösterge de çocuğunuzla ilgili özel ve önemli konuları, üzerinden zaman geçtikten sonra kendisinin dışındaki başka kişilerden öğreniyorsanız etkileşiminizde bir aksaklık olduğunu düşünebilirsiniz. Her iki durumda da ilişkinizin dinamiklerini değerlendirin.

Onunla ilişkiniz nasıl bakalım; O sizinle herhangi bir konuda konuşurken, her söylediğine söyleyecek bir sözünüz mü oluyor yoksa her ne söylerse söylesin can kulağı ile yani onun gözünde dünyası nasıl görünüyor anlamaya çalışarak dinliyor musunuz, değerlendirin. Bir arada olduğunuz zamanlar da en çok kim konuşuyor, o mu yoksa siz mi, değerlendirin ve bırakın o konuşsun.

Onun size anlattıklarına karşılık, kendi hayatınızdan ve geçmiş deneyimlerinizden söz ederek mi karşılık veriyorsunuz yoksa konuşmasını teşvik edici şekilde mi davranıyorsunuz, değerlendirin ve onu teşvik edin.

O konuşurken kendinize dışarıdan bir gözle bakın ve beden diliniz nasıl fark edin, otorite edasında mı yoksa samimi içten ve anlamaya çalışan bir özellikte mi (ona doğru dönmüş, hafifçe ona eğilmiş ve hiçbir şeyle ilgilenmeden tüm dikkatinizi ona veriyor şekilde) değerlendirin ve içten, samimi, ulaşılabilir olun.

Söylediklerini daha tamamlanmadan yarıda kesip hemen önerilerinizle geçiştirmeye mi çalışıyorsunuz yoksa onun için ne anlama geldiğini öğrenmeye mi çalışıyorsunuz, değerlendirin ve öğrenmeye çalışın.

Onunla konuşurken sizin oluşturmaya çalıştığınız gündem sadece derslerine ve akademik başarısına mı ilişkin yoksa hayatında dersleri dışında başka neler olup bitiyor öğrenmeye ve onun açısından anlamaya yönelik mi, değerlendirin ve konuşmalarınızda hayatının diğer alanlarına da yer açın.

Demem o ki; Onu, insan yerine koyun ve can kulağı ile dinleyin yeter, İnanın yeter!…

Büyük Sivas Haber


YORUM YAP