Hüseyin Aktaş’ın “Şiddet Erdemi Yok Eder” isimli köşe yazısı;
“Şiddet Erdemi Yok Eder”
İnsan, güven verendir, iyilik edendir, vefa gösterendir! İnsan, iyiliklerle yüreklere yürümesini bilendir!.. İnsan, adalete tutunan, merhamete tutunan, zulümattan kaçınandır!.. İnsan, söz vermeli ve verdiği söze sadakat göstermelidir! İnsan, umutsuzluğa düşmemelidir. Her an umuda yelken açmasını bilmelidir! İnsan, haklı bir davaya inanmalı, inandığı bu davada samimi olmalı, ciddiyetini muhafaza etmeli ve inandığı gibi yaşamalıdır! İnsan, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamalıdır! İnsan, yük almasını bilmeli hiç kimseye yük olmamalıdır! İnsan, ne aldatır. nede aldanır. Aldatmaktan da aldanmaktan da Allah’a sığınır! İnsan, ayrıştırıcı/ötekileştirici değil uzlaştırıcı/birleştiricidir! Garezler dostluğu bitiren kötü bir haslettir. O yüzden de insan garezleri gönülden söküp atmayı bilmelidir! İnsan, Ömer olmayı bilmelidir. Ömer’ler beklememelidir! İnsan, okumalı kitabı, okumalı hayatı, okumalı insanı, okumalı evreni, doğayı ve tabiatı, okumalı olayları. Hemde vahiyle okumalı! Cahit ZARİFOĞLU’nun dediği gibi: “İnsan sevmeli; Bazen bir insanı, Yahut da bir ağacı, Ya da kanadı kırık bir kuşu!..” Kıyame Suresi, 36.Ayette Rabbimiz buyuruyor ki: “İnsan; başı boş, sorumsuz bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi sanır?” İnsan olan insan nasıl unutur Aylan bebeğin acısını. Aylan bebek Suriye’deki iç savaştan kaçan bir ailenin bebeğiydi. Henüz 3 yaşındaydı, cansız bedeni Muğla’nın Bodrum ilçesinde kıyıya vurdu. Onun kıyıya vuran cansız bedeninin resmi dünyayı derinden etkilemişti. İnsan olan insan nasıl ırkcılık denilen illete kapılabilir ki? 9 yaşındaki Vail El Suud eğitim gördüğü okulda diğer öğrenciler tarafından Suriyeli olmasından dolayı dışlandığı ve görevli bir öğretmen tarafından azarlandığı için intihar etmiş. İnsan nasıl seyirci kalabilir Vail’inin bu dramına? Dün Aylan bebeğin kıyıya vuran cesedi bugün sırf Suriye’li olduğu için horlanan ve ardından intihar eden 9 yaşındaki Vail’inin ölümü bir gerçeği daha gözler önüne seriyor:
YÜREKSEL KURAKLIK KÜRESEL KURAKLIKTAN BİN KAT DAHA BETERDİR!
Irkcılık, mezhepcilik ve terör büyük bir illet ve pis bir hastalıktır. İnsana yaraşır bir durum değildir. Toplumların baş belasıdır. İnsan, tutuşmuyorsa tutuşturamayacağını bilmeli! İnsan bilmelidir ki şiddet erdemi yok eder! İnsan, aydınlandıkça aydınlatmak ister! Nasıl göz ardı ederiz şu ilahi ihtarı? “Ey insanlar! Allah’ın (yeniden diriltme) vaadi gerçektir, sakın bu dünya hayatının sizi ayartmasına ve Allah hakkındaki (kendi) çarpık düşüncelerinizin sizi saptırmasına izin vermeyin!” Fatır Sur, 35/5 Başkan Theodore Roosevelt’in de bir sözünde belirttiği gibi, “Bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek, topluma bir bela kazandırmaktır! ” Buradan çıkan netice şudur: Doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı, doğru ve iyi olanı yapacak bir karaktere sahip olmaktır. Duam oki : Rabbim bizi sadece bedeni kölelikten değil ruhi, fikri ve zihni kölelikten kurtaran İslam’la şerefyab olan karakterli kimselerin etkinliğini artır!.. Amin