Değerli Büyük Sivas okurları bu yazımızda sizler için Sivas Ağzı olarak bilinen ve sadece Sivaslıların anlayabileceği kelimeleri ve anlamlarını derledik.
Sivas Ağzı! Sadece Sivaslıların Anlayacağı Kelimeler ve Anlamları
Abrası olmak | Bir sıkıntının üstüne sıkıntı gelmek |
Ağartı | Süt, yoğurt gibi yiyecekler |
Ağlenmek | Araba için: durmak, eğlenmek |
Aleşmek | Bir yerde oturmak, yerleşmek, durmak |
Ahıldane | Herkese akıl veren, bilgiçlik satan |
Ahraz | Dilsiz |
Aktarmak | Sacın üzerinde yufkayı döndermek, pişirmek |
Alayı | Hepsi, tümü |
Al karısı | Lohusalara geldiğine inanılan efsanevi yaratık |
Anışdırmak | Anlaşılması için dolaylı yoldan hatırlatmak |
Arık | Zayıf |
Arlanmak | Utanmak |
Atlı | Edepsiz |
Avgun | Su taksimatının yapıldığı oyuk taş |
Avkalamak | Elleri ile sarsmak |
Avuz | Memeli hayvanın doğum sonrası ilk sütü |
Ayıtlamak | Ayıklamak |
Aynı gelmek | Mektubun cevabı gelmek |
Ayrıksı | Uyumsuz |
Azınsımak | Az bulmak, yeterli bulmamak |
Babalanmak | Zıkkımlanmak anlamında yemek |
Bacılık | Ahret kardeşliği |
Bad | İnce bulgurla yapılan etli dolma içi |
Bağdaş kurmak | Bacaklarını dizden bükerek altına alıp oturmak |
Batal | İri, büyük |
Bayah, bayahtan | Az önce, demin |
Bekitmek | Sağlamlaştırmak, tutturmak |
Beslek | Hizmetçi, besleme |
Bezirgân pilavı | İçine soğan, yağ, kıyma konularak yapılan bulgur pilavı |
Bezmek | Usanmak |
Belemek | Çocuğu kundaklamak |
Bıldır | Geçen yıl |
Bibi | Hala |
Bir cimcik | Bir fiske tuz için kullanılır. Çok ufak tefek insana da denir. |
Bir goşam | İki avuç dolusu |
Bişgel | Çabuk pişen yiyecek veya iyi pişmiş yemek |
Bişirim | Pişirim. Pişirmelik kadar olan, bir pişirim gibi |
Bun | Bunalma hali, sıkıntı |
Burunlamak | Kıymet vermemek |
Büngüldemek | Kaynamak |
Cambaz | Hayvan alıp satan kimse |
Camuz | Manda |
Can leğeni | İçinde ölü yemeği yapılan büyük leğen |
Cazı | Suratsız, geçimsiz ve kötülük yapan kadın |
Ceht | Bir şeyi yapmaya kararlı olma |
Cingan | Çingene |
Ciyiş | Yakın akraba veya komşu yaşlı kadın |
Cıbır | Yoksul, parasız |
Culuk | Hindi |
Cücük | Civciv |
Çalınmak | Bir şeyi etrafta acele ile aramak |
Çeç | Savrulan samandan ayrılmış buğday yığını |
Çecik | Tülbenti başın etrafına sararak bağlama tarzı |
Çemkürmek | Azarlamak, saygısız konuşmak. Küçük köpeğin havlaması |
Çemrenmek | Paçaları sıvamak |
Çepük | Alkış |
Çelpeşük | Çalpak iş, karışık, dolaşık |
Çevrüntü | Elekte ortada toplanan ot tohumu, saman ve toprak |
Çığırmak | Çağırmak, türkü söylemek |
Çığrık | Çıkrık, eskiden yün eğirmek için kullanılan araç. |
Çıngı | Kıvılcım |
Çıtlatmak | Bir şeyi üstü kapalı anlatmaya çalışmak. |
Çimmek | Yıkanmak |
Çir | Ekşi kaysı kurusu |
Çor | Hastalık, dert |
Çöçelenmek | Konuşamamak, bir iş yapamamak |
Çöğlenmek | Bir tarafı eğilip devrilmek |
Çördük | Küçük yabani armut |
Çullu | Varlıklı |
Çulsuz | Fakir, berduş |
Dadanmak | Alışmak |
Dalamuk | İnce yapılı, narin |
Darazımak | Elbisenin dikiş yerinden eskiyerek incelmesi ve açılması |
Darıkmak | Darda kalmak |
Dartılmak | Kibirlenmek. Dartıla dartıla iş görmek: Yavaş ve salınarak iş görmek |
Dayak | Destek |
Deli depek | Dengesiz insan |
Dene | Dane, buğday |
Depme | Yünden dokunmuş büyük un çuvalı |
Devlik görmek | Kış hazırlığı yapmak |
Devrisi gün | Ertesi gün |
Dındıklamak | Fazla incelemek |
Dilmek | İnce doğramak |
Dinelmek | Ayakta durmak |
Dingildemek | Oynamak |
Dirliksiz | Geçimsiz |
Dolak | Başa veya dize dolanan uzun yün örgüsü. |
Donak | Giyim, kuşam, süs |
Donanmak | Giyinmek |
Döşürmek | Toplamak |
Döşürüksüz | Tertipsiz, iş bilmeyen kadın |
Dulda | Güneş ve rüzgâr etkisinden korunan yer |
Duluk | Yanak |
Düğülcek | Bulgurun en ince kısmı. Çorbası yapılır |
Düremeç | Ekmek arasına peynir vb. Konularak hazırlanan yiyecek |
Düve | Bir yaşındaki inek |
Düven | Döğen. Biçilmiş ekinleri sürmek için kullanılan altına çakmak taşları konulmuş ve öküzler tarafından çekilen tahta. |
Düzayak | Merdiveni olmayan, bir katlı ev. |
Eccük | Azıcık |
Eğin | Sırt |
Eke toka | Bilmiş, büyümüş |
Ekis nükte yapmak | Alaycı ve kırıcı konuşmak |
Eksük görmek | Evin ihtiyacını veya evlenecek kızın ihtiyacını almak |
Ekti oğlak | Anası ölen yavru başka bir hayvana alıştırılırsa bu yavruya denir. |
Elçim | Yün tararken, bir taramalık için ele alınan yün. |
Elleşmek | İlişmek |
Em | Merhem, ilaç |
Eme | Babanın kız kardeşi |
Emiceklik vermek | Umut vermek, güvendirmek |
Evme | Acele etmek |
Erinmek | Üşenmek |
Farfara | Çok konuşan, ağzı kalabalık |
Fing atmak | Ordan oraya durmadan gitmek |
Firik | Sapıyla yakılan Buğday başağının pişen daneleri |
Farımak | Yaşlanmak, kocamak |
Fetil | Taze yemek için yapılan kalın yufka ekmeği |
Gabala | Toptan |
Gadinge | Yenge. Amca, dayı veya yakınların eşleri |
Gamga | Odun parçası. |
Garametli | Talihsiz, kadersiz |
Geçmiş | İhtiyarlamış, kocamış. Helva için: fazla kavrulmuş |
Gelberi | Tandırdan kül çekmeye yarayan demirden alet |
Gejgere | İki kollu küçük sedye |
Gevşemek | Geviş getirmek |
Gicişmek | Kaşınmak |
Gıdik | Keçi yavrusu |
Gılik | Ortası delik ekmek |
Görümcağız | Küçük görümce |
Gursaklı | Kursaklı, izzet-i nefisli, gururlu |
Gübür | Çöp, pislik |
Gümen | Şüphe, bilinmeyen |
Gümenli | Hamile |
Güvermek | Otlar için: yeşermek. Bir yere çarpma sonucu vücudun morarması |
Güvertme | Ufak çocuklarda çıkan küçük çıban |
Harar | Yünden dokunmuş çuval |
Hasput | Kağnı tekeri |
Hasuda | Aside. Un, yağ, şeker ve su ile yapılan hafif bir tatlı |
Havflenmek | Korkmak |
Hayvah | Eyvah |
Hedik | Haşlanmış buğday. Diş hediği: Diş buğdayı |
Helki | Su kovası |
Herslenmek | Hırslanmak, kızmak |
Hırtlak | Gırtlak |
Hızan | Yoksul |
Horam | Bir elin kavrayacağı ot |
Hozan | Ekin biçildikten sonra tarlada kalan kısmı |
Ihmak | Çökmek |
Ismarıç | Başkası için alınacak şey, sipariş |
İki tek | Az |
İleğen | Leğen |
İndiriş etmemek | Tenezzül etmemek |
İskemi | Sandalye |
İşkillenmek | Şüphelenmek |
İşmar | Göz kırpma, işaret |
İt dirseği | Arpacık |
Ivga vermek | Kışkırtmak |
İyeşmek | Sürtüşmek, zıt gitmek |
Kanatlı | Evin iki yana açılan sokak kapısı |
Kanayak | Kadın |
Kanlı | Katil |
Karış | Beddua |
Karmak | Arkasından konuşmak |
Kârınsıma | Kâr sayma |
Katık | Ayran |
Kavramak | El ile ekin yolmak |
Kavum hısım | Akrabalar |
Kavurma herlesi | Unu yağda hafif kavurup, tuz ve su konularak yapılan çorba |
Kaygana | Koyuca yapılan yumurta herlesinin yağda kızartılmasıyla hazırlanan yiyecek |
Keçe delen | Çok kuvvetli ve devamlı yağan yağmur |
Kehle | Bit |
Kelecoş | Peskütan ile yapılan bir çeşit koyuca çorba |
Kelik | Eski ayakkabı |
Kemçük | Dişsiz |
Kenger | Sütünden sakız yapılan ot |
Kesek | Tarlada iri ve sert olan toprak parçası |
Kesmük | Savurma sırasında buğdayla karışık olan saman |
Keşik | Sıra |
Kete | İçine kavrulmuş un konularak yapılan yağlı börek |
Kıyımsız | Cimri |
Kızıllanmak | Kıskanmak |
Kızı olacağı | Üvey kızı |
Kivra | Kirve, sünnet babası |
Kor (Kör) | Çukur, mezar |
Kömbe | Eskiden külde pişirilen yağlı kalın çörek |
Köp | Kağnının, öküzlerin kuyruklarının altına gelen kısmı |
Köremez | Süt yoğurt karışımı bir yiyecek |
Kötülemek | Sağlığı bozulmak, hastalanmak |
Közlemek | Ateşte kızartmak |
Kurcalamak | Karıştırmak |
Kuşhana | Ağzı kapaklı, büyük bakır sahan |
Küflet | Ev halkı, külfet |
Kürük | Eşek yavrusu |
Mahana | Bahane |
Malamat | Etrafa rezil olmak |
Mısmıl | İyi, temiz |
Mundar | Murdar. Pis, temiz olmayan |
Mundar etmek | Bir şeyi ziyan etmek, bozmak |
Müzevir | Fitneci |
Nâlet | Lânet |
Natır | Kadınlar hamamında hizmet eden kadın görevli |
Nekes | Cimri |
Nemârek | Neyime gerek |
Nemrut | Asık suratlı, çehresiz |
Nörüyon | Ne (iş) görüyorsun? Ne yapıyorsun? |
Onmak | İyi gün görmek, mutlu ve zengin olmak. |
Ovmaç | Yufka ekmeğin parçalanmasıyla yapılan yağlı yemek |
Oynaş | Dost |
Öcbelemek | Israr etmek, üstüne düşmek |
Öndüç | Ödünç |
Özelemek | Yoğurdu karıştırarak ezmek |
Partalcı | Palavracı |
Pehli | Eti kızartılarak yapılan patlıcan yemeği |
Pepe | Kekeme |
Peskütan | Yoğurdun az un ile pişirilmesiyle hazırlanan kışlık yiyecek |
Pıskırık | Aksırık |
Pin | Kümes |
Puhari | Baca |
Rapata | Tandıra hamur yapıştırmaya yarayan tutacak |
Sâbi | Küçük çocuk |
Seğirtmek | Koşmak |
Seyip | Başıboş |
Sınamak | Denemek |
Sınıkçı | Kırık, çıkıkçı |
Sınmak | Kırmak |
Sille | Tokat |
Sitil | Kova |
Soharıç | Soğan, yağ ve kıymanın beraber kavrulmuş şekli |
Sohum | Lokma. ağza sokulan ekmek parçası |
Sokranmak | Söylenmek |
Sorutmak | Ayakta durmak |
Sünmek | Uzamak |
Süyem | Baş parmak ile, işaret parmağı arasındaki uzunluk |
Şeremet | Eline çabuk |
Şire | Şıra. Tatlılara ekilen şerbet |
Şişek | Yaşına değmiş dişi koyun |
Şişmek | Şımarmak |
Taze gelin | Yeni gelin |
Tirit | Yemeğin yağlı suyu |
Tohma | Karın şişiren, rahatsızlık veren yemek |
Tokaç | Yün, halı ve kilim yıkamak için kullanılan, bir ucu yassı tahta |
Toklu | Yaşına değmiş erkek koyun |
Tökezimek | Bir yere ayağı takılmak |
Tummak | Suya batmak |
Tutam | Bir elle tutulan kadar |
Tutmaç | Kesilmiş hamur, mercimek ve yoğurtla yapılan çorba |
Ucun ucun | Azar azar |
Uğmaç | Ekmek ovularak yapılan yiyecek |
Uğundurma tutturmak | Birini aç bırakmak |
Umma | Lohusaların göğüslerinin şişmesi |
Urum | Anadolu |
Uruplağ | Eski bir tahıl ölçüsü. (Arpa için yaklaşık 13 kg. Buğday için 16 kg |
Üğürlenmek | Kendi kendine söylenerek nazla sallanmak |
Üleş | Leş |
Ürümek | Havlamak |
Variyetli | Zengin, varlığı yerinde olan |
Vergili | Evlenmek üzere sözü verilmiş kız |
Yağarnı | Sırt |
Yahşi | İyi, güzel |
Yal | Köpek yiyeceği |
Yarımağız | İsteksiz |
Yarımlağ | Yarım uruplağ |
Yaşmak çalmak | Ağzı örtecek şekilde baş bağlamak |
Yavan | Yağsız, tatsız, tuzsuz |
Yayan | Yürüyerek |
Yeğnik | Hafif |
Yekinmek | Birden kalkmak |
Yemeni | Deriden yapılan hafif ayakkabı |
Yeygü | Hayvan yiyeceği |
Yoğşumak | Hamurun açılacak kıvama gelmesi |
Yumak | Yıkamak |
Yumuş | Emir |
Yük kemeri | Yüklük. Yatak yorgan konan dolap |
Yüz yavuncusu | Yüze gülen |
Zelve | Öküzün boyunduruğunun çıkmaması için takılan eğri deynek |
Zerze | Halkalı kapı demiri |
Zilingir | Uykusunu alamamış |
Zürriyet | Döl, soy |