Sivas‘ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında dava açılan 9’u avukat, 13 sanığın yargılanmasına başlandı.
Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu avukatlar Halil İbrahim D, Fatih S, Ömer N. ve Erdal Ö. ile kamu çalışanı Murat G, tutuksuz sanıklardan avukatlar R.H, R.Ö, D.F.T, E.C, İ.Ö. ile kamu çalışanları İ.B. ve H.P. katıldı.
“Avukatlar imamı” olarak değerlendirilen ve Silivri 7 nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan Yunus B, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemiyle (SEGBİS) katıldı. Duruşmada sanık avukatları ve sanıkların yakınları da hazır bulundu.
Mahkeme heyeti, kimlik kontrolünün ardından 64 sayfalık iddianameyi okudu.
“Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme”, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”, “Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” ve “Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçlarından yargılanan tutuklu sanıklardan Yunus B, savunmasında kendisini SEGBİS üzerinden çok iyi ifade edememesinden dolayı bundan sonraki duruşmalara Sivas’tan katılmayı talep etti.
Üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmeyen ve Bylock kullandığı tespit edilen eski öğretmen Yunus B, eline silahı sadece askerlik yaptığı dönemde 15 gün aldığını söyledi. Kendisine iftira atıldığını öne süren Yunus B, “Örgüt yöneticiliğini kabul etmiyorum, soyut ifadelerle iftira atılamaz. Hiçbir sohbette bulunmadım. Doktorlar imamı Ferda T’nin ifadesindeki gibi insanları numaralandırmadık. Avukatlarla tanışıklığım mesleğimle ilgili, 2012 yılından sonra tanıştığım avukatlar var. Çünkü kardeşi avukat olan öğrencilerim vardı.” dedi.
Sosyal paylaşım sitesi hesaplarından “cemaat” adına hiçbir paylaşımda bulunmadığını ve kentte tanınan bir öğretmen olduğunu dile getiren Yunus B, hiçbir zaman kod adı kullanmadığını öne sürdü.
Örgütle bağlantısı olduğu değerlendirilen Ülfet Hukuk Derneğinin yürüttüğü bir SODES projesinde proje danışmanı olarak görev aldığını anlatan Yunus B. dernekte bazı zamanlar dini sohbetler düzenlendiğini ancak “cemaat” ve siyasetle ilgili konuların konuşulmadığını belirtti.
– “Darbe gecesi eşim ve çocuklarımla televizyon izliyordum”
Burs ve himmet adı altında kimseden para almadığını savunan Yunus B, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) soruşturması nedeniyle tutuklandıktan sonra avukatlarla hiçbir bağlantısının kalmadığını söyledi. Suç sayılabilecek hiçbir sohbete katılmadığını öne süren Yunus B, savunmasında şunları kaydetti:
“Kolluk kuvvetleri soruşturmayı bilinçli olarak yönlendirmiş, adıma bir kumpas kurmuştur. Öğretmenlikten ve proje koordinatörlüğü yapmaktan başka hiçbir görevim olmadı. Bank Asya’ya para yatırmadım, 2011’de cemaatle bağlantılı dersaneden ayrıldıktan sonra onların kurumuna çocuklarımı bile göndermedim. Aktif Eğitim-Sen’e üye olmadım, ByLock kullanmadım. Hatta herkesin katıldığı Türkçe Olimpiyatlarına bile katılmadım. Bana karşı hazırlanmış bir komplo söz konusudur. Darbe gecesi eşim ve çocuklarımla birlikte televizyon izliyordum. Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine ilk günden itibaren tutuklanana kadar meydanlardaydım. Hayatım boyunca hep darbelerin karşısında olmuşumdur. Somut hiçbir delil yoktur, bu şartlar altında şahsıma hiçbir ceza verilemez.”
Şüpheli durumunda olan insanların Etkin Pişmanlık Yasasından faydalanmak için kendine iftira attığını da öne süren Yunus B, kimseden talimat almadığını ve kimseye de talimat vermediğini söyledi.
ByLock ve örgütün diğer haberleşme programlarını kullanmadığını savunan Yunus B, avukatlar imamı olmasının söz konusu olmadığını ve kimsenin telefonuna hiçbir program yüklemediğini öne sürdü.
– “Tamamen dini duygularla hareket ediyorduk”
ByLock kullandığı tespit edilen ve Ülfet Derneğinin kuruluşunda yer alan tutuklu avukat Halil İbrahim D. ise Etkin Pişmanlık Hükümleri kapsamında örgüt hakkındaki tüm bildiklerini emniyetteki ifadesinde ayrıntılı olarak anlattığını söyledi.
Derneğin yürüttüğü SODES Projesi kapsamında devleti zarara uğratmadıklarını savunan ve varsa bu zararı ödemeye hazır olduğunu ifade eden Halil İbrahim D. şöyle devam etti:
“Darbe teşebbüsüyle kesinlikle bir ilgim yok. Zaten ben bu yapıyı silahlı bir örgüt olarak görmedim. Tamamen dini duygularla hareket ediyorduk. Suç niteliği taşıyan hiçbir faaliyetimiz olmadı. 17-25 Aralık’tan sonraki süreçten sonra dağılma söz konusu oldu. Buluştuğumuzda dernek faaliyetlerini devam ettirdik. SODES projemiz devam ettiği için de bir süre derneği kapatamadık. Dernek, Fetullah Gülen’in talimatıyla kuruldu ancak biz hukuk alanında çalışmak ve Sivas’a hizmet etmek için bu derneğe üye olduk.”
– “Sanık olarak bulunmaktan utanıyorum”
Ülfet Hukuk Derneğinde bir dönem başkanlık yapan ve evindeki aramada Fetullah Gülen’e ait ses kayıtlarının olduğu CD ele geçirilen tutuklu avukat Erdal Ö. de savunmasında bu CD’nin bilgisi dahilinde olmadığını öne sürdü. Sohbetlere gittiğini inkar etmediğini dile getiren Erdal Ö, “Bu sohbetlere giderken cemaati terör örgütü olarak görmedim. Dernek başkanı olduktan sonra derneği kapatmak için çalışma başlattık. Derneğin kapatılması dışında herhangi bir faaliyette bulunmadım. Herhangi bir cemaat propagandam da olmamıştır.” ifadelerini kullandı.
Tanık olan meslektaşlarının dernek başkanlığı yaptığı için kendisini “cemaate” yakın olduğunu düşünmüş olabileceklerini belirten Erdal Ö. “Ama ben derneğin anahtarını bile almadım. Bu dernekte 13 avukat vardı ve bu kadar avukat da toplanıp devletin 10 bin lirasını dolandırmayla uğraşmaz. Yani mantığa aykırı. Burada avukat olarak bulunurken şimdi sanık olarak bulunmaktan utanıyorum. Bu savunmayı yapmaktan da utanıyorum. Bu suçlamalar bize çok uzak. 15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün gerçek yüzünü göremedik, dini duygularımız istismar edildi. Hiç kimse bu dernekte terör örgütü veya cemaat propagandası yapıldığını söyleyemez.” diye savunma yaptı.
Erdal Ö, savunmasının yeterli görülmemesi halinde soruşturma aşamasında Etkin Pişmanlık Hükümlerinden faydalanmayı ve tahliyesini talep etti.
Diğer sanıkların da savunmalarını yaptığı mahkeme devam ediyor. (AA)
Büyük Sivas Haber