Kamuoyunda sık sık duyulan ve adeta canı sıkılanın artık kurar olduğu, meşhur ifadeyle SETEKA’larımız (okunduğu gibi yazdım) yani Sivil Toplum Kuruluşları ‘mız hakkında bir yazı kaleme almak gerekiyor…
Sivas’taki Sivil Toplum Kuruluşları Gerçekten Sivil mi?
Uzmanı olunmayan, alakası bulunmayan, adının önünde sadece bilmem ne STK’sı ifadesi bulunduğu için Sivas’ta, her yere, her şeye konuşan bir hal almaya başladı artık STK BAŞKANLARIMIZ ve üyeleri…
Kimisi hayvan sever, kimisi islami, kimisi ise Konsey kılıfında, bir şekilde herkes Sivas’a yapılacak olan teknolojik hızlı trenden, içinde namaz kılınacak olan Camiye kadar her STK, her konuda bir şeyler söyler oldu.
Garip olan şu ki aslında çok sesliliğin zenginlik olması gereken bir yerde, biz bu durumu apaçık karıştırıyor olduk artık.
Sivil toplum kuruluşlarının malumunuz resmi kurumların dışında kalan ve bunlardan bağımsız olarak çalışması gereken, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi faaliyetleri, ikna ve eylemler için mücadele eden vs. kuruluşlar olması gerekiyor. Ayrıca Devletin gücünün yetersiz kaldığı konularda araştırma ve hizmet sağlayarak açığın ve gecikmenin kapanmasına yardımcı olmaları, toplumsal bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları yapan yani özetle halkın çıkarlarını ve haklarını korumaları gerekiyor.
Peki Sivas’taki STK’larımız yukarıda tanımlandığı gibi mi? Bu amaçlarla mı hareket ediyorlar?
Cevap HAYIR!
Sivas adeta son yıllarda STK çöplüğüne dönmüş durumda… Kayıtlara göre bin küsür STK’mız var Sivas’ta…
Sivil Toplum Kuruluşlarının Sivas’ta, ne mensubu olan üyelerine, nede topluma bir faydalarının olmadığı ise aşikar.
STK’larının sağlamış olduğu ünvan, makam ve araç gereçlerle, yani koltuktan aldıkları güçle bir çok BAŞKAN meydanlarda arzı endam etmekten başka bir şey yapmıyor. Mikrofon uzatıldığında yüksek sesle nutuk atmaları da cabası…
Bol dedikodu, bol bol goy goy. Arada kahvaltı, bazen ise akşam yemeği. Hatta kendini aşıp BRUNCH yapanlar bile var Sivas’ta. Sosyal medyada boy boy…
Asıl kaygı verici durum ise şu.
SİVİL dediğimiz bu isimlerin bir çoğu aslında SİVİL değil.
Devletin müdürlerinin ve memurlarının Siyaset yapma arzusunu farklı bir kılıfa sokarak, adına STK dedikleri ve kendilerini de SİVİL olarak tanımladıkları yerler Sivas’taki STK’lar…
Adını sık duyduğunuz derneklere ve yapılara bakın, analiz edin, bir çoğunun başında aslında SİVİL olamayan Sivil Toplum Kuruluşu Başkanı MEMUR’ların olduğunu göreceksiniz.
Sivas umarım yukarıda ki tanımlara uygun örneğin sadece Cami Yapma ve Yaşatma Derneklerinin, Sivas’a yapılacak olan Cami hakkında fikir beyan ettikleri günleri görür…
Bir soru soralım!
Sorumuzun cevabını ise STK’larımızda bulunan Siviller versin…
Belkide hayatında hiç Cuma Namazına dahi gitmemiş birinin Sivas Kent Meydanına Cami yapılmasıyla alakalı fikrinin bir önemi var mıdır sizce?
Birde tavsiye de bulunalım!
Bırakın Hızlı Tren nerden geçecek buna mühendisler karar versin. Cami de nereye yapılacak buna da en iyi Cami Cemaati bilir sanki… Camiye en çok gidenler onlar çünkü… Cuma günleri birbirinin sırtında namaz kılanlar da onlar çünkü…
Ne demişler EŞEK ölür kalır semeri, İNSAN ölür kalır eseri…
Bırakın da devletimiz ve insanlarımız, çocuklarımıza ESER’ler bıraksın. Tıpkı, dedelerimizin bizlere bıraktığı Paşa Cami, Ulu Cami gibi…
Not : SETEKA şeklinde yazılan ifadeyi yanlış yazılmış olarak lütfen algılamayınız. Sadece, “SE” “TE” “KA” diye ağzını doldurup, bir çok ortamda bastıra bastıra bu ifadeyi kullanan STK’larımızın Başkanlarına atıfta bulunulmuştur.
Büyük Sivas / Buğra Özdal