DOLAR 38,1588 % 0.3
EURO 43,6101 % 1.61
STERLIN 50,0663 % 1.39
FRANG 46,8609 % 1.36
ALTIN 3.959,33 % 2,26
BITCOIN 84.229,99 -0.529

Sokaklar Karışsa Sevinecek Vekiller Var

Yayınlanma Tarihi : Google News
Sokaklar Karışsa Sevinecek Vekiller Var

Cemil Duymaz‘ın 04 Ocak 2018 tarihli “Sokaklar Karışsa Sevinecek Vekiller Var” başlıklı köşe yazısı;

SOKAKLAR KARIŞSA SEVİNECEK VEKİLLER VAR

Dünya yeni bir düzen kurma telaşında. Daha doğrusu Amerika kendi güdümünden çıkan ve çıkarlarına aykırı olan ülkeleri ve yönetimlerini ayak oyunlarıyla dizayn etme derdinde. Bu projenin kenarında ( aslında tam da merkezinde) İsrail var. Özellikle yahudiler Büyük İsrail Devleti’nin kurulması için dünyanın yanıp kül olmasının ya da masum insanların canlarının önemsiz olduğunu “sivillere idam cezasını” kanunlarına eklemeye çalışmakla gösteriyorlar. Hatta bu yasayı savunan Evimiz israil partisi başkanı ve aynı zamanda içişleri bakanı olan zat “bir israillinin kanı tüm insanlardan daha değerlidir” diyerek olayın çerçevesini çizebiliyor. Biri kendi ülkesinin daha da zenginleşmesi için “demokratik görünümlü sömürgeler” kurma ve çoğaltma derdinde, diğeri ise vaat edilmiş topraklara kavuşma ve tüm insanları kendine köle etme derdinde… Her iki kafaya da destek olan kitleler, ülkeler, yönetimler mevcut. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ya da Mısır gibi bizden görünen ama onların kayığına binenler… Ve tabi bizim ülkemizde de bu kayığa binmekten büyük keyif alanlar…

Özellikle Ortadoğu’daki gelişmelerin bizi yakından ilgilendirdiği herkesin malumu. Bölgedeki yangının bize de sıçraması için dua edenlerde… Son günlerde İran’ın karışması “sırada ki ülke Türkiye mi” sorusunun gündeme gelmesine neden oldu. Ekonomik sorunları bahane eden İranlılar’ın sokağa inmesi ve atılan sloganlar ve harekat tarzı bana nedense Gezi olaylarını anımsattı. 30 yakın isim öldü ve şimdilik olayların bittiği açıklandı ama özellikle Amerika ve israilin gösterileri olumlu olarak değerlendirmesi sonrasında ki günlerde sokakların yeniden karışacağını gösteriyor. Tabi ki dışarıdan olayların büyümesi için destek var, tabi ki İran’da rejimin değişmesini isteyenler var. Hiçbir ülkenin kendi iradesi dışında yönetimin değişmemesi gerektiğine inanıyorum. Ama ortada bir tezat yok mu sizce? Biliyorsunuz şah devrildikten sonra Humeyni İran’a geldi ve İran İslam Cumhuriyeti kuruldu.Kuruldu da devrimi organize eden CIA değil miydi? Obama görevinin sonlarına doğru bunu itiraf etmedi mi? Yani İran aslında Amerika’nın güdümünde değil mi? Şimdi bazıları çıkıp “ Ama İran, Amerika’ya hep kafa tutuyor “ diyebilir. Görünürde kafa tutuyor da sonuç ne?

Anlayacağınız Amerika, mevcut yönetimin miadının dolduğunu düşünüyor ve değişimi İran sokaklarından başlatmaya niyetli. Çünkü talep sokaktan geliyorsa bu demokratik(!) bir istektir ve muhalifler “kazandık” şarkılarını söylerken, operasyonu başarıyla organize eden güçler şöminenin başında viskilerini yudumlayıp,bir başka ülkeye operasyon çekmenin planını yapıyor olacak.

“Bir operasyonda bize çekin be abi” diyenler var içimizde. Chp milletvekili Tuncay Özkan’ı bilirsiniz. Nasıl bilirsiniz diye sormayacağım ama bir toplantı da yeni dünya dizaynı ile ilgili analiz(!) yaparken Arabistan, İran derken sıranın Türkiye’ye geleceğini ve sonrasında ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti hükümetinin siyasi yaşantısının sona ereceğini söyledi. O söyledi ve toplantıyı takip edenler deli gibi alkışladı. Yani milyonlarca insanın iradesinin değil Amerika’nın ne irade göstereceğinin daha önemli olduğunu ve ülkenin yeni yönetiminin Chp’ye verilmesi halinde barış havasının eseceğini söyledi. Kaçıranlar internete girdiğinde o

konuşmayı izleyebilir. Bu bakış açısı bana nedense milli mücadele döneminde birilerinin İngiltere hükümetiyle iletişime geçip “İşgal ettiğiniz Osmanlı topraklarını yönetmek için mahir valilere ihtiyacınız var, uygun bir yer verilirse o göreve bende talibim” şeklinde yazılan mektup aklıma geldi. Yani halkını değil verilecek koltuğu düşünenlerin zihniyeti hep aynı ve asla değişmiyor!

Türkiye’de sokakların karışmasını dört gözle bekleyenler,bu ülkeye dışarıdan kimse müdahale edemez, buna niyetlenenler de gereken cevabı öyle bir alır ki, ne bir daha böyle bir düşünceyi akıllarından geçirebilirler ne de sığınacak bir yer bulabilirler. Gerçi ülkesine bu denli bağlı olanlar yine bizim pek muhterem muhalefet vekillerimizin hoşuna gitmiyor. O nedenle darbe girişimini kapsayan ve tartışmalara neden olan Khk için Chp Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan “Benim bir sürü itim var, bunları salarım sokağa ve onlara af bile getirebilirim mantığıdır” deme gafletinde bulundu. Yahu bu bakış açısı mı ülkeyi yönetmeye talip. Oy benim güzel ülkem çok insan yetiştirdin ama “adam” yetiştirme konusunda çok da başarılı olmadığımızı üzülerek görüyorum.

OSMAN YILDIRIM’IN İNCİTEN CÜMLESİ

Son günlerde sosyal medyada Sivas Ticaret Odası başkanı Osman Yıldırım ile ilgili bir görüntü geziniyor. Eğlenceli bir ortamda Yıldırım “ bir daha dünyaya gelsem Müslüman olarak gelmem” şeklinde bir cümle kuruyor. Görüntülerin tamamının değil bir kısmının servis edildiğini söyleyenler ve Yıldırım’ın yaşantısında birçok insana yardım ettiğini, burslar verdiğini ve algı operasyonu yapıldığını söyleyenler var. Tamam hepsini kabul edelim. Yıldırım o görüntüde belki de iyi niyetli bir söylemin finalinde yakalandı ve görüntüler servis edildi diyelim. O zaman şu soruyu soralım ve birlikte düşünelim. Velevki Yıldırım o ortam da 3 saat boyunca fıkıh dersi vermiş olsun ve tüm dünya Müslümanlar’ının yaşadığı sıkıntılara isyan etsin. Buraya kadar herşey güzel ancak “bir daha dünyaya gelsem Müslüman olarak gelmem “ cümlesi tüm güzelliği birden kötü bir resme çevirmiyor mu?

Kimileri Yıldırım’ın Sivas için değil kendi için çalıştığını düşünebilir kimileri de Sivas’a en iyi hizmet eden isimlerin başına Osman Yıldırım’ın ismini yazabilirler. Bir dönem televizyonunda çalıştığım ve ekmeğini yediğim Osman Yıldırım’ın iyi ya da kötü biri olduğunu söyleyebilmek biraz tanıma ve baktığınız açıya göre değişir. Ama değişmeyecek şey dünyaya bir daha gelmeyeceğimiz ve giderken neleri yanımızda götüreceğimizdir ki buna kurduğumuz cümleler de dahil. Talihsiz bir konuşma yapılmış ve insanlar incinmiştir ki bu incinme bireysel değil kutsiyet ile ilgilidir. O nedenle kendiyle barışık olan ve yaptığı bir hata varsa buna dair özür dilemeyi bir erdem olarak bilen sevgili Osman Yıldırım’ın bu konuyla ilgili bir açıklama yapmasını beklemek abesle iştigal değildir, vesselam.


YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.