DOLAR 35,6135 % 0.08
EURO 37,0209 % -0.24
STERLIN 43,8122 % -0.2
FRANG 39,2479 % -0.04
ALTIN 3.119,96 % 0,66
BITCOIN 101.631,18 -0.816

Uçak Araba Cep Telefonu Siha Elektrikli Oto Çalışmalarımız

Yayınlanma Tarihi : Google News
Uçak Araba Cep Telefonu Siha Elektrikli Oto Çalışmalarımız

Temmuz 2021 sonu itibariyle güzel yurdumuzun ormanlarının yanması/yakılması tartışmalarında yangın söndürme uçakları konusu sıklıkla gündeme geldi. Yaklaşık yüz yıl önce başlayan uçak üretme çalışmalarımızı baltalayanlar bu günlerde hiç de hayırla anılmadı.

Uçak Araba Cep Telefonu Siha Elektrikli Oto Çalışmalarımız-2

Uçak üretme serüvenimizden bahsederken Nuri DEMİRAĞ’dan bahsettiğimiz gibi elbette Vecihi HÜRKUŞ’dan da söz etmeden olmaz. Türkiye’nin ilk askeri ve sivil uçağını yapan, ilk düşman uçağı düşüren, pilot, uçak ve makine mühendisi olan Vecihi HÜRKUŞ, ilk uçuşunu 1914 yılında 18 yaşındayken gerçekleştirmiştir. Kafkas Cephesi’ndeki başarılı uçuşlarından dolayı, düşman Ruslar tarafından “kara tehlike” olarak adlandırılmıştır. Uçağı düşürüldüğünde, düşman eline geçmesin diye yakmış, Hazar Denizi’ndeki bir adada esir tutulurken sürekli kaçış planları yapmış ve Azeri Türklerinin yardımıyla bir arkadaşıyla beraber kaçmıştır. Kış mevsiminde, soğuk denizde olmalarına rağmen kaçışlarının bir bölümünü yüzerek gerçekleştirmişler ve karaya çıktıklarında İran’da olduklarını anlamışlardır.

Yürüyerek Erzurum’a kadar gelip buradan İstanbul’a ulaştıklarında savaş sona ermişti. Daha sonra Konya’da bulunur ardından İzmir’i savunmak üzere Garp Cephesi’nde görevlendirilir. Burada, Yunan Başkumandanlık Karargâhı’nı bombalayan Hürkuş’a Yunanlılar “Karabela” adını takmışlardır.

Vecihi HÜRKUŞ, Edirne de İtalyanlar tarafından terk edilen bir uçağı tamir ederek, orduya çalışır durumda teslim eder. “Vecihi K6” adlı bir uçak yapar ki bu uçak Avrupa’daki emsallerinin üzerindedir ve ülkemizin ilk yerli askeri uçağıdır. Fakat bu uçakla uçabilmek için izin alamamıştır. Hatta izinsiz uçtuğu için 15 günlük hapis cezasına çarptırılması üzerine, ordudaki görevinden ayrılmıştır.

Alman Junkers Uçak Fabrikası, Vecihi Hürkuş’a teklifte bulunur ve Almanya’ya gider. Yurdu döndükten sonra Kadıköy’deki bir keresteci dükkânını kiralayarak 3 ay içinde “Vecihi 14” adlı sivil uçağı üretir. Bu uçak, Türkiye’nin ilk sivil uçağıdır. Yine uçuş izni için uğraşır. Hava Müsteşarlığı, uçak muayene edecek vasıta ve imkânlarının olmadığını bildirir. Uçağını söküp trene yükleyerek, muayene için Çekoslovakya’ya götürerek, uçuşa uygun olduğunu tespit ettirir. Sonraki günlerde Kalamış Koyu’ndaki hangarlarda 6 uçak daha üretir. Ne var ki sonrasındaki kazalar ve parasızlık nedeniyle okulunu kapatmak zorunda kalmıştır.

İlk hava yolları şirketi olan “Hürkuş Havayolları Şirketini” kurar ama bürokratik engellerle karşılaşır. Dönemin yönetimi Vecihi Hürkuş’un Almanya’dan aldığı diplomayı “iki yılda uçak mühendisi olunmaz” diye geçersiz sayar. Uçakları sabote edilir, bazıları tahrip edilir. Kargo taşımacılığı yapmak ister yine engellenir ve en sonunda zirai ilaçlama yapmaya başlar. Yüksek meblağlarla borçlandırılarak uçaklarına el konulur. Hatta “gâzi maaşına” bile el konulmuştur. (1)

Mutlaka filmlere ya da dizilere konu olabilecek, değme romanlara taş çıkaracak bir hayat yaşamış olan Hürkuş’un hayatı çok daha kapsamlı yazılarla ancak aktarılabileceği için şimdilik nokta koyalım ve otomobil üretme çalışmalarımıza geçelim.

Memleketimizde otomobil üretme çalışmaları, uçak üretimlerimizden ortalama otuz yıl kadar sonrasına dayanmakta. Yani uçak üretmiş bir ülke olmamıza rağmen, otuz yıl daha geç, otomobil üretme çalışmalarına başladık.

1958’de İstanbul Şişli’de Türk girişimciler küçük bir atölye açtı. Burada Nobel 200 adlı 3 tekerlekli küçük bir otomobil Alman lisansıyla üretildi. Bu girişim sınırlı kalmıştır.

Türkiye de yerli otomobil konusundaki fikir ve ilk önerinin eski başbakanlardan Merhum, Mağfur Necmettin ERBAKAN tarafından yapıldığı, 1961 yılına ait Bakanlar Kurulu tutanaklarından tespit edilmiştir. (3)

Yıl 1961’e geldiğinde yerli otomobil üretmeye başlamış ve filmlere de konu olduğu gibi “Devrim” adını verdiğimiz otomobilleri kısa bir sürede üretmeyi başarmıştık. Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, ilk yerli otomobilin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına yetiştirilmesi talimatını verdi. Üretim için adres Eskişehir Demiryolu Fabrikası’ydı. Zaman kısıtlıydı. Türk mühendisler ve işçiler gece gündüz demeden çalıştı. Yaklaşık 4 buçuk ayda(129 günde) tamamen Türk sermaye ve Türk mühendisliği ürünü olan “Devrim” adlı otomobilin üretilmesi başarılmıştır. Bugün yollarda göremesek de bundan tam altmış yıl önce otomobil üretmeyi de başarmıştık.

Ancak Cumhuriyet Bayramı töreninde, her nasılsa “Devrim” bir süre yol aldıktan sonra benzini bitti ve durdu. Cumhurbaşkanı Gürsel “Garp kafasıyla otomobil yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk” dedi. Cumhurbaşkanı o gün alanda bulunan Devrim 2 adlı diğer yerli otomobille geçit törenine katılsa da gündemde hep benzini biten Devrim kaldı. Bu olay yerli otomobile karşı olumsuz propaganda aracı olarak kullanıldı. Yerli otomobile bakış değişti. Devrim’den sadece 4 adet üretildi ve yerli otomobil girişimi sona erdi.

Otomobil üretmiş bir ülkenin, bu girişimini sona erdiren, evlere şenlik öyküsüne bakar mısınız… Deryaları aşıp, derede boğ(dur)ulmak bu olsa gerek. Ne olmuş yani benzin konulmamışsa. Hep diyoruz ya “Bizim bize yaptığımızı işgal kuvvetleri bile yapamadı” diye. Tabi ki benzin konulmaması bahane edilerek, Türkiye’yi uçuracak bir girişim daha tıpkı uçak üretme çalışmalarımızda olduğu gibi baltalandı ve “Batıya” mecburiyetimiz devam ettirilmiş oldu.

OYAK bünyesinde kurulan Türk Otomotiv Endüstrileri de yerli üretim için hevesliydi. Yabancı firmalarla işbirliği girişimleri yapıldı; ancak “Zafer” ismiyle planlanan yerli otomobil projesinden ne hikmetse daha sonra vazgeçildi. Türk Otomotiv Sanayi 1967 yılında bugün az sayıda da olsa hâlâ yollarımızda gördüğümüz Anadol markasının yabancı ortaklıkla seri üretime başlamasıyla başka bir evreye geçti. O tarihten itibaren dünyanın önde gelen otomobil markaları ile ortaklıklar kuruldu. Türkiye, otomotiv endüstrisine kendini kanıtlasa da ulusal ekonominin geliştirilmesi konusunda bir derdi olmayan, yabancı sermayenin jandarmalığını yapan “komprador burjuvazi” nedeniyle, “Devrim” gibi bir yerli otomobil üretimi hep hayal olarak kaldı.

Es-selam.

D E V A M E D E C E K

Büyük Sivas Haber


YORUM YAP