DOLAR 33,9818 % 0.11
EURO 37,7251 % -0.39
STERLIN 44,7272 % -0.19
FRANG 40,3201 % 0.25
ALTIN 2.728,39 % -0,66
BITCOIN 53.852,00 -4.116

Muhammed Saygı “‘Yumuşak g’ gerçekten çok mu yumuşak?”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Muhammed Saygı “‘Yumuşak g’ gerçekten çok mu yumuşak?”

Telaffuz, okuma özelliği dikkate alınarak yapılan seslendirmedir. Doğru telaffuz için öncelikle sözcükleri temiz bir şekilde çıkarmak gerekir.

Muhammed Saygı “‘Yumuşak g’ gerçekten çok mu yumuşak?”

Sözcükleri temiz bir şekilde çıkarmak demek, pürüzsüz söyleyiş demektir. Lâfz kökünden Arapça asıllı bir söz olan “Telâffuz” için, sözlüklerde “Söyleyiş” dışında kayda değer bir karşılık bulunmamaktadır.

Her dilin alfabesinde yer alan seslerle söz ve sözcüklerin seslendirilmesi arasında farklar vardır. Bu farklar, doğru söyleyişi ortaya koyan birer göstergedir.

Telaffuzda aslolan, ses kusurlarını ortadan kaldırmak ve her sesi doğru yerden çıkararak yani hakkını vererek seslendirmektir. Alfabedeki her harfin tek ses olduğunu düşünerek yapılan telaffuz, söyleyiş kusurlarının ilk sebebidir.

Hiçbir alfabenin, bütün sesleri kapsaması düşünülemez. Türkçe, genellikle yazıldığı gibi okunan nadir dillerden biridir. Ancak harflerin karşılığı olan sesler, birden fazla olduğundan, okunuşta yazıma bağlı kalmak, bizi söyleyiş bozukluklarına yani telaffuz yanlışlarına düşürebilir.

Örneğin a sesinin kapalı, açık ve ince olan biçimleri vardır.
Hala ile hâlâ,
Ferağ ile ferah sözcüklerindeki a sesleri birbirinden farklıdır.

Eylem sözcüklerinde ise çekim ekleri, sözcüklerin kök dışındaki hecelerinin okunuşunu değiştiren bir faktördür. Bu, İstanbul ağzıyla söyleyişin bir gereğidir. Örneğin, “Gelmeyeceğim” kelimesi “gelmiycim” yazımına yakın bir şekilde seslendirilir.

29 harfli alfabemizde kaç ses ile konuştuğumuzu biliyor musunuz?

Bakınız, 29 harfli alfabeye sahip olan Türkçemizde, günlük kullanımda 40 ses, medya ile ilgili kullanımda 45, doğadaki seslerin de yer aldığı tiyatrodaki kullanımda ise 84 sesimiz bulunmaktadır.

Böylesine ses zengini olan Türkçeyi, dilimize yabancı olanların doğru telaffuz etmesi, zor bir iştir. Kaldı ki okullarda “Türkçe yazıldığı gibi okunur” tezinden hareketle verilen eğitimi alan çocukların, doğru telaffuzdan uzaklaştıkları bir gerçektir.

Yeri gelmişken söylemek de fayda var, okullarımızda en azından haftada iki saat temel diksiyon dersi verilmiş olsa konuşma birliğinin sağlanması açısından önemli bir adım atılmış olur.

Hoş gerçi! Diksiyon sanatı ile uğraşan hocalarımız ile okuldaki öğretmenlerimiz arasında konuşma dili konusunda zaman zaman tatlı tartışmaların yaşandığına şahit oluyoruz.

Örneğin, diksiyon kuralları gereği yumuşak g seslendirilmez. Fonetikte bu harfin belirgin herhangi bir sesi bulunmamaktadır. İsteseniz de böyle bir ses çıkmaz. Sessizler grubunun yarı ünlü sayılan, konuşurken kullanmadığımız bir harftir “Yumuşak G”. Yazarken kullanırız ama konuşurken diğer harfler gibi bir ses olarak ağzımızdan çıkmaz.

Adı üstünde yumuşak g! A, b, c, ç, d, e, f, g diyoruz yumuşak g’ye gelince yumuşak g diyoruz. Bu harfi “yumuşak” kelimesi ile ifade edebiliyoruz diğer ünsüz harflerimizde olduğu gibi yanına “e” sesi getirip seslendiremiyoruz.

Bunu söyleyen bir diksiyon eğitmenine de; “Vay efendim, ne demek yumuşak g’nin sesi yok” diyerek başlanıyor ve gırtlak da kullanılarak uygun bir ses bulma çabasına giriliyor ama bu çaba nafile.

Bu konuya hazırlanırken bazı kıymetli öğretmenlerimizin yumuşak g sesini birinci sınıftaki çocuklarımıza öğretirken nasıl telaffuz ettiğine ve nasıl bir ses çıkardığını duymak için birçok video izledim. İnternette bol bol var sizler de izleyebilirsiniz. Ve yumuşak g’nin sesi adı altında çıkarılan ses maalesef ki tam bir garabet.

Örneğin; papağan diyecek papağğğan papağğğğan
Ağaç diyecek ağğğğaç ağğğğaç

Tamam, anlıyorum yumuşak g sesi öğretilmeye çalışılıyor ama demem o ki öyle bir sesimiz yok.

Kulağı tırmalayan birkaç örnek daha vereceğim, konunun daha iyi anlaşılması açısından.

Şu elimdeki nesneyi alıp çocuklara bazen soruyorum; bu nedir diye?
Çocuklar doğal olarak buna kağğğğııttt kağğğıtt diyor.
Bu kelimenin doğru telaffuzu “kâ:t”tır. (: işareti kendinden önceki sesi bir ses uzatır anlamını taşır)
Yağışa, yağğğğıışş yağğğışş diyor. Doğrusu “yâ:ş”tır.
Çünkü çocuk öyle öğrenmiş. Ve hayatı diksiyon eğitimi ile kesişmediği sürece hep öyle bilecek ve öyle söyleyecek.

Diksiyon eğitimi içinde en fazla zorlandığımız nokta alışkanlıkları değiştirmemiz. Yaşantınız boyunca hep doğru olarak bildiğiniz bir bilginin, bir gün yanlış olduğunu öğrendiğiniz de, doğrusunu kullanmanız oldukça zordur, çünkü geçmişten gelen bir alışkanlık vardır ve yeniyi öğrenip, kullanabilmek, eskiyi tamamen hayatımızdan çıkarmak ile mümkün olur.

Öğrencilerin veya o şekilde öğrenen yetişkinlerin birçoğu, öğrendikleri bu yeni bilgileri hayatlarına yansıtmakta oldukça zorlanmaktadır, çünkü eski alışkanlıkları arkalarında bırakmak hiç de kolay değildir.

Unutmamalıyız ki, yazı dilimiz ile konuşma dilimiz arasında farklılıklar bulunmaktadır.

Rahmetli Barış abimiz ne diyordu; yumu, yumu, şak, şak… Yumuşak G.

Hepinize armağan olsun bu şarkı, kalın sağlıcakla.

Yararlanılan kaynak: Konuşturan sözlük (Şener Mete)

Haber Merkezi / Büyük Sivas Haber

YORUM YAP